Dalkavukluk Sınavı

Ahaliye duyurulur.

Ülkenin dört bir yanından dalkavuk olmak için insanlar gelir.

Padişah bunları tek tek huzuruna almaktadır.

Sonrası şöyle gelişir:

- Gel bakalım! Demek sen dalkavuksun öyle mi?
- Evet padişahım.
- Ama sen hiç de dalkavuğa benzemiyorsun.
- Olur mu padişahım. Ben dalkavuğun âlâsıyım. Ben...
- Çık dışarı. Öteki gelsin.
- Demek sen dalkavuksun.
- Evet padişahım.
- Ama sen hiç dalkavuğa benzemiyorsun.
- Hayır padişahım ben tam bir dalkavuğum. Bakın...
- Çık dışarı.

Bu konuşmalar benzeri minval üzere tekrarlanır.
Derken içeriye son dalkavuk adayı girer.

- Gel bakalım. Demek sen dalkavuksun.
- Evet padişahım.
- Ama sen hiç dalkavuğa benzemiyorsun.
- Öyledir padişahım. Ben hiç dalkavuğa benzemem.
- Dur bakayım yahu. Sen biraz dalkavuğa benziyorsun.
- Öyledir padişahım. Ben biraz dalkavuğa benzerim.
- Tamam, işe alındın!

Kralın biri ördek avında…

Av uşakları, çevredeki ördekleri ürkütüp, kralın önünden getirtiyorlar.

Sonunda kral, önünden geçen bir ördeği nişan alıp ateş ediyor, heyecanla yanındaki maskarasına soruyor:

-“Vurdum mu? Vurdum mu?”

Maskara, kralın vuramayıp ıska geçtiğini görür.
Ama mesleği maskaralık,
İlla ki yardaklanacak ya…

-“Majesteleri, zavallı ördeğin hayatını bağışlamak alicenaplığında bulundular…”

Dalkavukluk Osmanlıda bir meslekmiş.
Bir esnaf zümresiymiş.
Hizmet kalemleri ve fiyat tarifeleri bile varmış.
Kendilerini belli eden bir kavukları vamış.
Kendilerini gizlemezler ve  kendine has kavuklarıyla belli ederlermiş.
Sınavı bile varmış.
Bir nevi mülakat sınavı…
Ama Allah var, baya bir hakkaniyetli mülakatmış.

Filanın yakını, falancanın arkadaşı, bilmem kimden referanslı denmiyor; doğal performansa dikkat edilip tespite çalışılan bir mülakat.

Bu konuda dönemin padişahı 1. Mahmut’a Arzuhal bile yazıp şükranlarını, kaygılarını ve hatta meslek etiğine uymayanların içlerinden atılmasını arz etmişler.

Hatta Şakir Ağa diye birisinin başlarına başkan atanmasını bile istemişler.

Valla çok büyük saygı duydum.
Aynı zamanda onlar adına üzüldüm de…

Devrinde, bir meslek olarak icra edilip insanlara maişet olan Dalkavuk’luğun günümüzde işaret ettiği kişi ve kişilikleri düşününce, onlar adına çok üzüldüm.

Kemikleri sızlıyordur; Osmanlı devrinde yaşamış bugünün merhumu dalkavukların…

Görseler kesin isyan ederler ve dalkavukluğu hemen bırakırlardı.

Koltuğu kapmak ve korumak, cebini doldurmak için gelen ağam giden paşam diyenleri görünce kesin dalkavukluktan istifa ederlerdi.

Sel önünden kütük kapmaya çalışanları, gücün önünde eğilip bükülen, kral öldü yaşasın kral felsefesiyle hareket eden elastiki omurgasızları görünce kendi kabiliyetlerinden kuşkuya düşerlerdi.

Kendilerinin meslek ve iş olarak icra ettiği dalkavukluğun bir ruhsallık ve tıynet haline gelmiş olduğunu görünce yönetim kurulunu toplar ve kendi kendilerini lağverderlerdi kesin.

Biz böyle değildik; şeklimiz, tarzımız, gelirimiz, yediğimiz belli idi ama bugün alem pu.. olmuş, bugünkiler bukalemun gibi şekilden şekilde, renkten renge giriyor, artık biz yokuz derlerdi.

Biz padişahın dalkavuğu idik, bugünkiler ise patlıcanın dalkavuğu olmuşlar derlerdi.

Dalkavukluk bizim işimiz idi, bugünkilerin kişiliği dalkavuk olmuş der; terki diyar ve hatta terki dünya ederlerdi..
OGÜNhaber