O gün bugündür CHP’li kurmaylar ve vekiller, kamuoyu önünde sürekli parti içi tartışmalarla gündeme gelmektedir. Kendi içindeki polemiklerden fırsat bulup da ülke meselelerine kafa yoramayan CHP’liler bu iç kavgalardan epey yorulmuş durumdalar. Kamuoyu da, bu iç çekişmelere o kadar alışmış durumda ki; artık, bu taht kavgaları milletin ilgisini hiç mi hiç çekmemektedir. Eğer böyle giderse Türk solu için 2015 genel seçimleri yine hezimetle sonuçlanacaktır.
Gelelim ana muhalefete muhalif olan güruha… Bu ne ironidir ki: Türkiye’de muhalefet yapmayı beceremeyen bir partiye karşı, kendi içinden yine kendilerine muhalif olan bir grup çıkıyor. Paradoks çözülesi değil…
Emine Ülker Tarhan başkanlığında kurulan Anadolu Partisi… İsim çok güzel, amblem; güneş ve ayçiçeği motifleriyle halka dönük bir mana uyandırıyor. Ama gel gör ki bu oluşum; özünde ne kadar halka dönük, ne kadar aydınlığı çağrıştırıyor? Bu noktada Cenap Şahabettin’inin Tiryaki Sözleri’nden bir vecize nakletmeden geçemeyeceğim. “Kadınlar kitaplar gibidir; cildine değil mündericatına (içeriğine) bakınız.” Bu cümleden olarak Emine Ülker Tarhan ve avanesi bu partinin adının ve ambleminin ifade ettiği mananın içini ne kadar doldurabilecekler?
Anadolu Partisi! Neden başarısız olur?
Bir: Emine Ülker Tarhan, Muharrem İnce, Süheyl Batum, Nur Serter… Bu isimlerin millet nazarında çağrıştırdığı intiba kucaklayıcı değil ayrıştırıcı, toplayıcı değil, dağıtıcıdır.
İki: Bu kişiler partinin en radikal, en soyutlanmış, en keskin kanadını oluşturuyor. Parti bu anlamda çok dar ve küçük bir kesimin isteklerine hitap ediyor.
Üç: Bütün başarısızlık ve tutarsızlığına, kendi söylem ve eylem çelişkisi ve tenakuzlarına rağmen, Kılıçdaroğlu’ndaki yumuşak söylemlerin ve halka inen ifadelerin hiçbiri bunlarda mevcut değildir.
Dört: Yanlış bir karar da olsa, muhafazakârların oyunu alabilmek adına Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesine şiddetle karşı çıktılar. Yani bu kişilerin muhafazakârlarla ve onların değer yargılarıyla ilgileri de yoktur.
Beş: 14 parti ve şu kadar sivil toplum örgütünün desteğini alarak yüzde 38 alan Ekmeleddin Bey’e karşı çıkan bu kafadarlar, sadece CHP’den aday çıkarsalardı acaba kaç puan alacaklardı. Bu noktada da Kılıçdaroğlu’dan daha kötü durumdalar. Yani kötünün kötüsü konumundalar.
Altı: Şahıslar bazında ise Süheyl Batum, Nur Serter, Hüseyin Aygün gibi isimlerin geçmişte, milletin değerlerini hiçe saymaya, hafife almaya varan eylem ve söylemlerini sayarsak buraya sığdıramayız. Parti, içindeki bu sabıkalılarla ancak deniz kenarındaki birkaç “meyhane müdavimi”nin oylarını almaktan öteye geçemez.
Yedi: Doksan küsur yıllık CHP, yüzde 20’ler bandında tırmalarken, bu oluşum kaç puan alacağını zannederek, hangi iktidar sevdasına kapılmıştır?
Sekiz: Bu oluşumun milletin değerleriyle alakalı olmadığı ortadayken, “takiyye” yapmaları da fayda vermeyecektir. Yani “Biz dini, maneviyatı, gelenekleri, inançları önemsiyoruz demelerini millet yutmayacaktır.Zira takiyyecinin bile bir samimiyeti olmalıdır. Maalesef ki millet sizde bu samimiyeti bile görmeyecektir.
Dokuz: Muhalefet demek, iktidarın uygulamalarına karşı Taksim’de, Soma’da, Ok Meydanı’nda, Gazi Mahallesi’nde ve bilumum CHP ve müsteşriklerinin önderliğiyle yapılan provokasyonlarla halkı iktidara karşı kışkırtmak değildir. Bu partinin mensupları bundan sonra da, bu kaostan besleneceklerini hissettirirlerse sıfırı tüketirler.
On ve son: Bu oluşum, 15 yılı aşkındır tek başına iktidar yüzü göremeyen solu, bölmekten ve bünyeyi kemiren kurtları artırmaktan başka işlev yapamayacaktır.
Netice itibariyle bütün kamuoyu, meydan yerinde bir ölü doğuma şahit olmuştur ve olmaktadır. Bu ne yazık ki, prematüre doğum bile değildir. Bu yüzden de, cenaze en kısa sürede kaldırılmalıdır ve 2015 Genel seçimlerinde defnedilecektir.
Belki siz okurlara alakasız gelebilir ama CHP’nin hali pür melalinin bugünlerini müşahede ederken nedense aklıma Neyzen Tevfik geldi ve birkaç kıta ve beytini sizlerle paylaşmak istedim;
Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler.
Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus dediler.
Künyeni almak için partiye ettim telefon,
Bizdeki kayda göre, o şimdi mebus dediler.
Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca,
Kürsî-i liyakat pezevenk, puşt olanandır!
“Fırka parti diye halkın boğazından sıkarak
Olmuş idi on senedir milletin mengenesi
Kazdığı câh-ı belâya (belâ kuyusu) gene kendi düştü
Örsünü, kıskacını s…min çingenesi…”
Yine dönemin başvekiline de ironi yaparak yazdığı dörtlük;
“ Fabrika yaptı Sümerbank bez için,
Çok muazzam bir eser bu, lâf değil!
Dil işinde “ehl-i dil” tezden dedi,
Sı..tı Cafer, bez getirsin Başvekil!”
“Türkü gene o türkü, sazlarda tel değişti;
Yumruk gene o yumruk, bir varsa el değişti!