Bahçeli ve 50+1
Herkes Bahçeli'den "Hodri meydan; o halde, haydin erken seçime…" çağrısını bekliyor.
Ama, ben bunu beklemiyorum.
Bahçeli sürprizleri sever ama bence sabırlı oluşu daha önemlidir.
"Şeytan azapta gerektir" sözü misali, Ak Parti'ye kabir azabı çektirmeyi tercih edecek ve etmektedir.
Bu bağlamda, "erken seçim" beklentisini boşa çıkartacak; ama Ak Parti'yi, daha büyük ve daha ölümcül bir kazana atacaktır.
Bu, "50+1" kazanıdır.
Bunu nasıl gördük?
Erdoğan'ın "50+1"i değiştirmeye dönük kamuoyu oluşturucu hamlesine, "…bu oran, sistemin nişanesi ve olmazsa olmazıdır…" diyerek karşılık vermesi, Ak Parti ve Erdoğan'ı tamamen sandığa gömme isteğinin net bir nişanesidir.
Çünkü Ak Parti+MHP'nin % 40ları geçemeyeceğini/50+1'e ulaşamayacağını, Bahçeli göremiyor mu sizce!..
Çok ve oldukça net görüyor.
Ama vurdu mu; yaralı ve yarım bırakmak istemiyor.
Tek planı var; tek ve net bir hamleyle, Ak Parti ve Erdoğan'ı tarih yapmak…
***
Ak Parti ve Türk Ekonomisi'nin hali…
Bir gün, Brejnev'in içinde bulunduğu tren, aniden durmuş.
Brejnev "Ne oldu yoldaşlar?" diye sormuş.
Yanındakiler, "Raylar bitti!" demiş.
Brejnev;
"Hemen birileri aşağıya inip treni sallasın da, yolcular yola devam ettiğimizi sansın!" demiş.
Ak Parti/İktidar yöneticilerinin beyanatlarını görünce, "harç bitti yapı paydos" noktasına gelindiğini,
Raylar bittiği için vagonları sallamaya başladıklarını ve hatta, buna artık kendilerinin bile inanmadıklarını görüyorum.
Bu durumu Ak Parti Grup Başkanvekilinin "biz bu sistemle seçime gireceğiz ve hedefimiz %75" şeklindeki, muhalin muhali ve fantastik açıklamasından da anlıyoruz.
Çok yakın zamanda, Ak Parti içinde var olan homurdanmaların aykırı sese dönüşeceği ve akabinde, epeyce bir istifanın geleceği kanaatindeyim.
Çünkü vagonları sallayarak, yolcuları (milleti) kandırmanın artık mümkün olmadığını, beyhude çaba olduğunu ve ekonomik krizle zirve yapan sıkıntıların kapatılamayacağını, kendilerinin de gördükleri apaşikar…
Deniz kurudu,
Raylar bitti.
Vagon sallamayla "…mış gibilik" buraya kadarmış!..
Not: Ekonomik gidişat bugün-yarın bir kelle alabilir. Hafta sonundan önce birinin alınıp, başka birinin göreve geldiğini görebiliriz.
***
Türk Tipi'leştirilmiş Başkanlık Sistemi…
Başkanlık Sistemi, sistem olalı böyle işkence görmedi.
Eğer ki, Başkanlı Sistemi'nin en kısa zamanda, dört başı mamur şekilde en kötü ve en zavallı hale düşmesine bir örnek istense; kesinlikle Türkiye ve Türk Tipi Başkanlık sistemi gösterilir.
Biri çıksa ve Başkanlık Sistemi'nin nasıl kötü olabileceğini üzerine bir çalışma yapsa; Türkiye örneğinden hareketle, inanın, bunun kitabını yazar.
Bir şeylerin kitabını yazmak moda ya, nasılsa….
***
Son bir şey…
Bugün markete gittim,
Daha doğrusu, nesli tükenmekte olan bakkala…
Karı-koca ödeme yapmak üzereydi.
Aldığı ürünleri poşete koyan abla; "…bunun fiyatı kaç oldu.." diye sordu.
Göz göze geldik.
"…Valla, bu kadar da olmaz ki!.. Her geldiğimde fiyatlar değişiyor. O nedenle sordum…" dedi.
Dayanamadım; "Cumhurbaşkanımız bugünkü grup konuşmasında ekonominin kötü olmadığını, limanlarımız yük gemileri, havalimanlarımız kargo uçaklarının gelip gitmesiyle vızır vızır çalıştığını…" söylüyor dedim.
Rize'li olan Bakkal kardeşimiz;
"Bir de aklımızla dalga geçmezler mi!..
Artık, her defasında fiyatların yine arttığını söylemekten utanıyorum!.." dedi.
Bakınız, buradan söylemek istiyorum.
Özellikle de, her şeye rağmen alkış tutanlara ve "gidişatta ne var ki…" gibi yaklaşanlara sesleniyorum.
Turpun büyüğü heybede!..
"En kötüsünü yaşıyoruz.
Ve en kötüsü de buysa, daha ne olacak ki", diyorsanız; çok büyük yanılıyorsunuz.
Bizi öyle günler bekliyor ki;
Eğer gözünüzü açıp görmezseniz,
Veya, bakıp da görmüyorsanız,
Yaşayacak ve göreceksiniz!..
Hep beraber-hepimiz yaşayıp göreceğiz.
Yuvarlak ve geniş zaman kipiyle söylemiyorum.
Zaman vererek hem de; Ocak ayına bile varmadan ne kastettiğimi çok iyi göreceksiniz!..
İşte o zaman, giren tam girmiş olacak; girenin çıkması çok zor olacaktır!..