Halk TV-“Bilirkişi” Davası,
Yargılanan 5 gazeteci,
Beraat etmişler…
34 gündür tutuklu Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş da tahliye olmuş.
Sürekli açılan,
Ve artarak devam eden marjinal soruşturmalar sayesinde artık şaşırmaz olmuştuk.
Ama şaşırdık.
Ne için?
Beklenmedik bir beraat ve tahliye kararına…
Aklıma iki şey geldi.
Birincisi:
Yeni bir çözüm sürecindeyiz.
Yarın-birgün,
Çok muhtemeldir ki bazı davaların düşürülmesi,
Aranan veya tutuklu bazı şahısların affı,
Veya birileri için “Umut Hakkı” sözkonusu olacaktır.
Acaba,
Bu ve benzeri beraat ve tahliye kararları, alınacak muhtemel kararlara zemin hazırlamak için mi?
İkincisi:
Galiba, gerçekten ve hala “Ankara’da hakimler var!”
Üzülesi Vicdansızlık:
Muhalif bir vekil;
“Adam beraat etti ama hiç yere 34 gün yattı!
İktidar vekili;
“…neticede tahliye oldu ya işte!”
Merak ediyorum;
Kendisi 34 gün değil de sadece 34 saat tutuklu kalmış olsa yine böyle söyleyebilir miydi?
*************
Vedat Milor ve Kent Lokantası
Adam gurme…
Kent lokantasında yemek yemiş,
Lezzet iyi demiş…
Ticaret Bakanlığı,
Yememiş içmemiş; bu bir “örtülü reklam” olabilir demiş,
İdari inceleme başlatmış…
Zaten olmasa şaşardım…
Böyle bir soruşturmayı görünce,
Aklıma şunlar da gelmedi değil:
Acaba,
—“Bu kadarı da olmaz yani,
Böyle soruşturma mı olur!” diyenlere de; soruşturmayı eleştirmekten soruşturma açılır mı?
—Kent Lokantaları ve Et-Süt Kurumu önünde ucuz yemek ve ucuz et için uzun kuyruklar oluşuyor.
Kuyruğa girenlere “Devletin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyiften” soruşturma açılır mi?
—Kent Lokantalarını haber yapanlara da, “örtülü reklam” soruşturması açılacak mı?
Vedat Milor soruşturması ses getirince,
Ticaret Bakanı açıklama yapmış:
“Haber köpürtmeye çalışıyorlar,
Mağduriyet edebiyatı,
Halkımızın hizmet almasından gocunmayız,
Bu soruşturma kanuni bir görev…”
Yahu Muhterem!
Neden böyle oldu biliyor musun;
Algı olgunun önüne geçtiği için,
Ve hem de sizin sayenizde…
Gerçeği önemsizleştirip algıya sarılan,
Ve algı operasyonları çeken hep sizdiniz.
Hayat böyledir; yediğin hurmalar gün gelir, seni tırmalar.
İşte bak; “kanuni görev” kimin umurunda…
Çünkü “kanuni görevleri” istisna, keyfi pratikleri “temel uygulama” haline siz getirdiniz.
Buyurun;
İşte eseriniz…
Ne oldu?
Zorunuza mı gitti…
Ak Parti’ye bir tavsiye:
İçinizdeki İrlandalılara,
Durumdan vazife çıkartanlara,
Kral’dan çok kralcılara,
“En AKP’li benim” demeye çalışan makamcı-rantist dalkavuklara ve onların yalakasal eylemlerine meydan ve yol vermeyin!
Bumerang Etkisi ve dost ateşinden başka bir işe yaramıyor!
**************
CHP’nin İrlandalıları
Adnan Beker-Milletvekili
CHP’ye geçti.
Önceki yazımda çok yanlış bulduğumu ben de söylemiştim.
Hala da aynı fikirdeyim.
CHP içinden de eleştiri geldi.
Manidar olan ise,
Eleştirilerin en ağırını,
Son seçimlerde CHP’nin 39 milletvekilini DEVA-Gelecek-Saadet gibi partisine verenlerden gelmesi oldu.
Devir ve deyimler değişti galiba…
Artık,
En günahsız olanın yerine, günahı en büyük olanın en ağır taşı atması moda…
Evvel yoğ idi, iş bu rivayet yeni çıktı…
**********
Kardeşlik Destanı
Celal Adan
MHP’li Meclis Başkan Vekili.
Yeni çözüm sürecine bir isim vermiş:
Kardeşlik Destanı…
Yine bir abartı,
Ve yine bir insan üstü kahramancalık…
Muhteremler!
Söyleyeyim;
Kimse kimsenin kardeşi filan değil,
Kimse kimseye kardeş olmanın meraklısı da değil.
Herkesin zaten bir kardeşi var ve kafi…
Kaldı ki,
Bence, Kürtlerin “kardeşlik” beklentisi filan da yok.
Eminim ki;
Yıllardır “Kürt kökenli vatandaşlarımız”, “Kürt Kardeşlerimiz” diye lütfedici ve ezikleyici hitaplardan bıkmışlardır zaten.
Halbuki
Kürtlerin ve bu ülkede yaşayan diğer herkesin açık talebi son derece basit:
Eşit Yurttaşlık/Anayasal Vatandaşlık…
Kimse, destan-mestan yazılmasını beklemiyor.
Yesevi’nin nefesi Mevlana’nın sesi ile kardeşlik destanı imiş…
Vay be…
Neden hep bir kan bağcılığı içeren kavramsallaştırma içindeyiz?
Yoksa en beceremediğimiz şey kardeşlik de; o yüzden mi ısrarcı bir kardeşlik vurgusu içindeyiz?
Neden hep geçmişe atıf yapıyoruz da en basit bir gelecek projeksiyonu aklımıza gelmiyor?
Halbuki,
Aynı Mevlana demez mi:
“…Ne kadar söz varsa düne ait;
Dünle beraber gitti cancağızım.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…”
Yoksa bugünkü beceriksizliğimiz ve yarına dair güvensizliğimiz yüzünden mi sürekli tarihsicilik yapıyor,
Nostaljik şarkılar ve marşlar söylemeyi tercih ediyoruz?
*************
Bakırköy Belediye Meclisi
Ahmet Kurtuluş
CHP’li Belediye Meclis Başkanı
AKP’li Belediye Meclis Üyesi Elif Bilgili konuşuyor.
Başkan “süren doldu” diyor ve mikrofonu kapattırıyor.
Elif Hanım şiddetle itiraz ediyor.
Bunun üzerine,
Meclis Başkanı Kurtuluş şöyle diyor:
“Şunu çıkartalım ya! Atalım dışarı Allahaşkına!
En son bu noktaya geldik!”
Meclis Başkanı’nın yaptığı tam bir terbiyesizlik!
Lam’ı Cim’i yok; saygısızlık ötesi bir davranış…
Hakkında hemen soruşturma açılmış.
“AKP’li bir Meclis Başkanı yapsa idi soruşturma açılır mıydı” gibi laflar falan da sakın etmeyin.
Soruşturma gayet de isabetli olmuş.
Hele bir de, soruşturma sonrası “böyle bir hakkım var” demesi yok mu; tam özrü kabahatinden beter bir davranış.
İyi o halde; karısını döven biri de çıkıp “dinen, karımı dövmeye hakkım var” desin; biz de “eyvallah paşam; öyle diyorsan öyledir” deyip kenara çekilelim!
Öyle mi!..
Hadi oradan! Hadi oradan!..