Araştırma yapan öğrencilerin hemen hepsi bu çocukların gelecekte hiç bir şanslarının olmadığını dile getirmişlerdi.
Bundan tam 25 yıl sonra bir başka sosyoloji profesörü, araştırmaları esnasında bu çalışmayı buldu ve öğrencilerinden bu projeyi sürdürmelerini ve aynı çocuklara ne olduğunu araştırmalarını istedi.
Öğrenciler o bölgeden taşınan ya da ölen 20 çocuk dışındaki 180 çocuktan 176’ sının olağanüstü bir başarı gösterip avukat, doktor, ya da iş adamı olduklarını ortaya çıkardılar.
Hepsi başarılı olmuştu, uyumlu ve doyumlu bir hayata kavuşmuşlardı.
Profesör çok etkilenmişti. Bu konuyu izlemeye karar verdi.
Birer yetişkin olan o çocukların hepsi o bölgede yaşadıkları için, her biriyle buluşma şansı oldu.
"O koşullarda nasıl bu kadar başarılı oldunuz?" sorusuna verdikleri cevap hep aynıydı.
"Mahalle okulunda bir öğretmeniz vardı. Onun sayesinde."
Öğretmenlerin çocukların hayatında ne kadar önemli olduğunu bilmesine rağmen çok etkilenen profesör bu öğretmeni araştırmaya başladı.
Hâlâ hayatta olduğunu öğrendiği yaşlı öğretmenin izini bulması çok zor olmadı.
O yakınlarda oturuyordu.
Mahalleden taşınmamıştı.
Kendisini ziyaret etmek için evine kadar gitti.
Karşısında yılların yüzüne eklediği kırışıklıklara rağmen hâlâ dinç duran bir kadın buldu.
Aklı selim, pırıl pırıl parlayan gözleriyle profesörü karşıladı, yaşlı kadın.
Profesör kadına merakla:
"Bu çocukları kenar mahalleden kurtarıp, başarılı birer insan ve yetişkin olarak hayata nasıl kazandırdınız? Ne olur söyleyin. Bunun sihirli bir formülü var mı?" diye sordu.
Yaşlı öğretmenin gözleri parladı.
Konuşmaya başlamadan önce dudaklarının kenarında bir gülümseme belirdi.
Sonra konuştu:
"Çok basit." dedi. "Ben o çocukları sevdim…"