Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz…
Seçim sonuçlarına dair durum ve yorumlar bana diziden bir kesiti hatırlattı.
Dizide katı kuralları olan bir masa ve bunun etrafında oturan aileler var.
Masa etrafında oturanlar müşterek karar alırlar ve birbirine zarar veremezler.
Dışarıya karşı birliktelik sergilemek zorundadırlar.
Sevmeseler de birbirlerine tahammül etmek zorundalar.
Kısaca ortak çıkarlar esastır.
Çakırbeyliler ve Façalılar düşman iki aile,
Çakırbeylilerin hırçın çocuğu İlyas ile Façalıların bıçkın Behzat’ı birbirini öldürmeye and içmişler.
Fakat masanın başkanı Ünal bey ilginç bir adamdır.
Soğukkanlı ve diplomatiktir.
Aileler arasında gerginliğin artık savaşa dönüşeceğini görünce, ilginç bir manevra yapar.
Çakırbeyliler’in Hızır, İlyas ve Alpaslan’ıyla Façalıların Haşmet, Behzat ve Tahsin’ini aynı masaya oturtur.
İki aile de dişini sıkarak yanyanadırlar.
İlyas Çakırbeyli ile Behzat Façalı masada düşmanca bakışır ve konuşurlar.
Abiler daha soğukkanlıdır ve “masanın lideri Ünal Beydir ve herkes buna riayet edecektir derler.
Buna rağmen masada bile birbirinin üzerine yürüyen İlyas ve Behzat’ın fevri halleri üzerine Ünal Bey yüksek sesle;
“Herkes otursun,
Hepinizi bu masa etrafına alarak kendilerinizin ve ailelerinizin hayatta kalmasını sağlıyorum.
Herkes bundan sonra bu masanın ortak menfaatleri için çalışacak.
Düşmanlık, kutuplaşma, birbirinizle kavga bize faydadan ziyade zarar verir, masanın etkinliğini zayıflatacaktır” der.
Gerçekten de zor başlayan bu süreç birbirini tanımaya ve düşmanlığın törpülenerek, birlikteliğe doğru hızla ilerler.
Çakırbeyliler’in alaylı diplomatik annesi Façalılar’ın kızı Ömür’ü oğlu İlyas’a gelin yapmayı düşünerek hem düşmanlığı azaltmayı hem de birlikteliği güçlendirmeyi ister ve bu süreci başlatır.
Gelinen noktada ortak düşman dediklerine karşı İlyas ve Behzat dayanışma içinde eylemlere bile girişirler.
Şimdi bu diziden yola çıkarak 31 Mart seçimlerine gelecek olursak…;
Masa ve Ünal Bey konumunda; millet ve devlet,
Hızır ve Haşmet konumunda; partilerde akıl ve akılcılığı kaybetmemiş, soğukkanlı birkaç kişi,
Behzat ve İlyas ise; uzlaşmadan uzak, herşeyi kavga ve kamplaşma ile çözmeye çalışan ama bunu yaptıkça da sorunları ve düşmanlıkları daha da artıran, akılsız bir güç ve fevriliği prensip edinmiş, temelde iyi ama eylemleriyle zehir zararı veren, pire
için yorgan yakabilen bazı siyasi figürler,
Masanın diğer oturanları ise; diğer siyasi aktörler…
Millet bu seçim sonucuyla demiştir ki;
“Ey iktidar; oyunu azaltmıyorum ama Ankara ve İstanbul’u elinden alıyorum.
Hani muhalefetsizlikten yakınıyordun ya…
Hani muhalif bir otokontrol eksiğinden dem vuruyordun ya…
İşte sana muhalefet; yerel yönetimde o muhalefeti ben oluşturdum. İktidarda seninle devam, yerel yönetimlerde muhalefet…
Kibri bırakmalısın, kötü alışkanlıklarından vazgeçmelisin, hiçbir şeyi sana özel, verilmişlik gibi düşünmemelisin.
Belediyeler senin arka bahçen değildir.
Bu ikazımı ciddiye almazsan 2023’de esaslı tokat yersin.
Ey Muhalefet; hala zayıfsın ama iktidara ders, sana sorumluluk için önemli belediyeleri sana veriyorum.
Hani seni yok saydığımı düşünüyordun ya…
İşte sana büyük sorumluluk…
Ve üstelik belediyeler iktidara giden yolun en önemli başlangıç noktasıdır.
Sana verdiğim bu fırsatı iyi değerlendir.
İyi değerlendirmezsen 2023’de seni daha da küçültür ve yerel seçimlerde belediyeleri geri alırım.
İktidar ve muhalefet; şimdi ikinize birden söylüyorum;
Kutuplaşma, ötekileştirme, kamplaşma, kavga istemiyorum.
Devasa sorunlarımız var. Bırakın sen-ben kavgasını ve çözüme odaklanın.
Yoksa olan sadece size değil, millet ve devlete olacak.
Sizin yapamadığınız uzlaşmayı, ben zorla yaptıracağım.
Belediye meclisleri ve çalışmalarında sizi birbirinize mecbur ve mahkum ediyorum.
Birbirinizle çalışın, çalışırken tanıyın, hasımlıkla bir yere varılmaz.
Ve ortak menfaatiniz devlet ve milletin çıkarları olsun ve olmalıdır.
Sizi size bırakmam ve bırakmayacağım.
Asıl olan, milletin ve devletin meseleleri, menfaatleri ve güç birliğidir.
Bu milleti ve devleti sizlerin kişisel çıkarlarınıza, hırslarınıza, partisel menfaatlerinize kurban etmem.
Hepinizi aynı masa etrafında gibi; aynı belediye meclis sıralarına oturtuyorum. Hadi bakalım çalışmayın da göreyim.
Aksi takdirde bir sonraki seçimde masayı yıkar, yeni bir siyasa oluşturur, yepyeni bir masa kurarım.
Aklınızı başınıza alın; köprüden önceki son çıkışı geçtiniz ama köprüden sonraki ilk çıkış burasıdır. Gaflet içinde, kibir ve rehavetle, düşmanlık ve hasımlıkla onu da geçerseniz; ne haliniz varsa görün. Ben yapacağımı bilirim…
Sakın ola ki; benim basiretimi hafife almayın.
Millet olarak, hiçbir siyasi parti veya kişi vazgeçilmez değildir.
Ne partiler geldi, ne iktidarlar kuruldu, ne liderler muktedir oldular.
Ama dikkat ederseniz, bugün hiçbirisi yoklar.
Aslolan millettir, devlettir…
Gerisinde, hepiniz teferruatsınız.