Maliye Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan Niğde'de esnafla buluşuyor ve soruyor;
"Nasılsınız iyi misiniz işleriniz nasıl?"
Sonrasında oldukça manidar ve gerçekten "Allah sizi bildiği gibi yapsın" denecek şu diyalog yaşanıyor:
Esnaf:
Kiraları arttırmasalar, yüzde 100'de yapmasalar iyi olacağız, bugün kiramız arttı moralimiz düşük.
Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan:
Öyle mi, Allah yerini doldurur ya…
Esnaf:
İnşallah…
Kiramız yüzde yüz arttı.
Kiralar yüksek…
Diğer esnaf:
Yeni Çarşı'da böyle, yüzde 85 ‘den aşağı artış yok…
Mahmut Gürcan:
İnşallah mülk sahibi olun.
Bak ben size öyle dua edeyim; kiralar düşük olsun diye değil,
İnşallah mülkünü alırsınız.
O da olur,
Allah yardımcınız olsun…
Kim bu adam?
Maliye Bakan Yardımcısı,
Yani, ekonominin ve devlet hazinesinin başındaki birkaç kişiden birisi,
Yani, "kiralar yüksek-zor durumdayız" diyen esnafın derdine çare bulması gereken koltukta oturan muhteremlerden birisi!
Peki, asli görevi işini yapmak ve esnafı bu hale düşürmemek olan bu muhterem ne diyor?
İşi Allah'a havale ediyor,
Topu Allah'a atıyor,
Kirada zorlanıyorum diyen esnafa "inşallah mülk sahibi olursun" gibi akla ziyan bir laf edebiliyor.
Yani, "hadımım" diyen birine "kaç çocuğun var" diye sormak kadar abes ve dalga geçer gibi "mülk sahibi olursunuz inşallah" diyebiliyor.
Yahu arkadaş,
Bu nasıl bir aymazlık,
Bu nasıl bir ciddiyetsizlik…
7 yaşında ilkokul bire giden çocuğa "kirasını ödeyemeyen bir esnaf, işlettiği dükkanın mülkünü satın alabilir mi" diye sorsan;
"Abi,
Sen ne diyorsun ya; dalga mı geçiyorsun" der ama bizim muhterem öyle bir huşu içinde, derin ve deruni şekilde söylüyor ki; sanırsın, birazdan yanında getirdiği valiz dolusu doları verecek ve "al bu paralarla mülkü satın al" diyecek!
Bir de,
Allah'ın seçilmiş bir kuluymuş gibi,
Hatta bir kul olmaktan öte, Allah'ın mübareklik sıfat ve payesi verdiği bir seçilmiş gibi,
"Ben size öyle dua edeyim" demesi yok mu;
Resmen esnafın aklıyla dalga geçmektir,
Hatta bundan öte, kiradan şikayet eden o esnafın halini ti'ye almaktan başka bir şey değildir…
Yahu el vicdan be muhterem,
El insaf!
Vatandaşın derdine deva olmuyorsunuz,
Yapmanız gerekeni yapmıyorsunuz,
Allah'ın yap dediğini yapmıyor,
Ahaliye zulmediyor,
Allah'ın idarecilere yüklediği sorumluluğu umursamıyor,
Yapmadıklarınız yüzünden ahaliye bedel ödetiyor,
Sonra çıkıp, işi Allah'a havale ediyorsunuz!
Ve bunun adına da, dua etmek diyorsunuz.
İnşallah'a Maşalah'a sığınıp,
Dua dua diyorsunuz…
Aslında yaptığınız nedir biliyor musunuz,
Allah'a ve emirlerine rağmen Allahçılık,
Dinin emir ve buyruklarından uzak bir dincilik,
Gerçekten ve bugünden kopuk bir tarihselcilik,
Maça sıkıştıkça, zorda kaldıkça ve söyleyecek söz kalmadıkça yapılan bir Emevicilik…
Ben de soruyorum o halde Muhterem;
Sen kimsin de, Allah senin duanı kabul etsin,
Senin ne özelliğin var!
Sen söylemsel Müslümanlıktan öteye geçmeyen,
Çok din diyerek dindar olduğunu düşünen,
Çok Allah diyerek, Allah'a yakınlaştığını sanan,
Ahlakı bırakan sadece ahlakçılık oynayan birisin!
Sen, en basitinden yapman gerekeni bile yapmıyor,
Sadece kendine çalışıyor, nefsini yüceltiyor,
Ve üstüne üstlük, ahalinin düştüğü zor durumla dalga geçiyorken;
Sence, Allah ne yapar bilir misin,
Ben söyleyeyim;
Kimin duasını kimin bedduasını makbul göreceğini öyle iyi bilir ki; aklın şaşar,
Ve senin, "dua seramonin" döner dolaşır gelir ve başında öyle bir patlar ki;
İşte o zaman dünya kaç bucakmış görürsün,
O Allah var ya; o Allah,
Senin feleğini şaşırtır!
***
Yıl 1991,
Enflasyon yüzde 71,
20 Ekim seçimlerinden birkaç gün önce,
Rahmetli Demirel konuşuyor:
"…Doğrudur,
Türkiye'nin birinci sorunudur enflasyon,
Halkın birinci sorunu geçim sıkıntısıdır.
Esasen enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır.
Enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir.
Ahlakı bozar. Borcu olan borcunu ödeyemez, alacağı olan alacağını alamaz!
Enflasyon hırsızlıktan, soygundan fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar.
Toplumun içini bozan bir olaydır enflasyon.
Onun için batılılar, enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler!
Tek kollu canavar derler…"
***
Neden İlhan Kesici dedim…
Bir-iki ay önceki bir yazımda, muhalefet blokuna başkan adaylığı için İlhan Kesici ismini önermiştim.
Geçen gün Meclis'te 2023 bütçesinin kapanış konuşmaları vardı.
CHP adına İlhan Kesici konuştu.
O konuşmayı dinleyin,
Dinleyin ki, Türkiye'nin neleri kaybettiğini, nerelere geldiğini, neye ihtiyacı olduğunu, kim veya kimlerin derde deva olacağını ve benim neden İlhan Kesici ismini önerdiğimi çok iyi anlayacaksınız!
Millet yoruldu,
Ahali kutuplaştırılmaktan bıktı,
İnsanlar canından bezdi,
Hayat gailesi öyle bir hale geldi ki; vatandaşın mecalini tüketti.
Hal böyleyken, iktidarın yapması gereken şey; hiçbir şey…
Çünkü sorunun kaynağı sorunu çözemez!
Muhalefete-Millet İttifakına gelince;
Yapılması gereken sen-ben kavgası değil; sağduyu davası olmalıdır.
Aklı selimi öncelemek,
Milleti gözlemek,
Herkesi ve her kesimi bir araya getirecek,
İhtirastan uzak ama kararlı,
Zarif, soğukkanlı ve mutedil ama yönetimde tavizsiz,
Herkese yakın ama eşit mesafede durabilen İlhan Kesici veya ona mümasil bir ismi aday göstermek millete olan en büyük borçlarıdır!