Bu coğrafyada züğürt tesellisi çoktur.
Ya mutlaka bir atasözü vardır veya tarihsel bir hikâye yahut uydurma bir terane…
Bir seçim oldu ve AK Parti kaybetti,
Ama yeni nesil güzellemeciler, modern dalkavuklar, madyatize kaselisleri durur mu?..
Hemen yeni bir tarz, yeni bir trend oluşturdular:
"Hafifletmecilik"…
Yani?
Yok efendim "Halk sarı kart göstermiş.",
Vay efendim "Bu yenilgiyle iktidarın sakalı kesilmiş!",
Aman efendim "Halk kaşlarını çatmış ve fabrika ayarlarına dön!" demişmiş...
Metaforlar, aforizmalar, nostaljiler havada uçuşuyor.
"Aslında…" diye başlayan cümlelerle yenilgi küçültücü, hezimeti önemsizleştirici ve kazananı unutturucu laflar ediliyor!
İçinizden "Yahu bunlar hiç utanmıyor mu?" dediğinizi duyar gibiyim.
Ne gezerrrr…
Çünkü ut sahibi olan ve utanmayı bilenler utanır!
Duyduk ki iktidar özeleştiri yapıyormuş.
Erdoğan, "Ne oldu-ne olmadı da sonuç böyle oldu?" sorusuna cevap arıyormuş.
Sayın Cumhurbaşkanı yorulmasın,
Yenilginin nedeni ay gibi aşikâr: Amerika'yı yeniden keşfe ne gerek?
Ben söyleyeyim:
Seçimin hemen ertesi günü hatta seçim gecesinden itibaren hafifletmecilik-basitleştirmecilik akımını sahneye süren hafifmeşrep yazar, yorumcu, siyasetçileri kapı dışı edip hastır çekin; yeterli!..
Bunlar semirmişlerdir ve kilo olarak ağırdırlar ama meşrep olarak maşraba gibidirler ve hafiflik en büyük övünç vesileleridir.
Kafaları kocamandır ama kafalarının içi boştur,
Bedenlerinin en öne çıkan tarafı mide ve işkembeleridir,
Bu yüzden konuşurken bol bol işkembe-i kübra'dan sallarlar!
Bu taife yarasa gibidir,
Gün ve güneşten kaçtıkları gibi gerçekten de rahatsız olurlar.
İç aydınlığı için karartmacılığı,
Özeleştiri yerine yenilgiyi önemsizleştirmeyi öne çıkartırlar.
Bunlar kıl kurdu gibidirler,
Bünyenin mide-karın ve bağırsak kısmında yer edinirler ve orada ne varsa onunla beslenirler.
Öyle doyumsuzlar ki yedikleri kazuratla yetinmezler mideyi bile delip kanama geçirtirler ama umurlarında bile olmaz!
Bunların dini, imanı, kitabı paradır, güçtür, popülaritedir.
Bunlar neon ışıklar altında kendini en güzel sanan siyasal konsomatrislerdir.
Bunlar şarlatanlığı yorumculuk, cerbeze ve demagojiyi savunuculuk, konuşturmamayı veya doğruları gargaraya getirmeyi galibiyet sayan ve "Nasıl koyduk ama…" diye fiyakalanan bit lavralarıdır.
Kaliteden korkan bu çeşitler bataklık olmayan yerleri bile ağızdan attıkları dışkılarıyla bataklığa çevirirler ve sadece kalitesizlik alanında neşv-ü nema bulurlar.
Uzatmayayım,
Eğer AK Parti ve Erdoğan, sahici bir özeleştiri içindeyse hemen önlerine baksınlar.
Kim, hezimeti hafifletiyorsa,
Kim, yalakalığa tam yol ileri diyorsa,
Kim, sarı kart-sakal tıraşı-fabrika ayarı gibi mesellemeler yapıyorsa sorun ordadır, sebep onların utanmazlığındadır, hezimet onların fiillerindedir!
Bunu yapsalar düzelir mi?
Pek sanmıyorum.
Sakal tıraşı 2019 yerel seçimlerinde yapılmıştı.
Bu defa kol kesildi…
2019'da "Erdoğan giderse kim gelecek? Bu, Kılıçdaroğlu mu yönetecek ülkeyi!" deniyordu,
Yani alternatif yoktu.
Ama ahali zeki, çözümcü, kronik teslimiyetçiliğe karşı.
Galiba düşündü taşındı; ya imam olacaksın ya imam bulacaksın diyerek,
İmam oğlunu buldu,
Getirdi,
Ve al sana alternatif, dedi…
Ne olur? Ne olmaz?
Olan bir şey olmamış gibi olmaz.
"…bu Ekrem denilen arkadaş…" diye müstehzi bir şekilde bahsedilen arkadaş, sadece bir isminden ibaret değil artık.
O, iktidarı üç defa yenen ve yenilgi kompleksine sokan bir baş belası,
Üstelik belediye başkanlığının ötesine geçen bir lider,
Ve, geçmişin değil bugün ve yarınların lideri…
Günün Sözü
Büyük düşünür-ekonomist-feylosof ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut demiş ki:
"Sizinle bir cümle paylaşacağım, not edin, tartışacağız, göreceğiz.
Ekrem İmamoğlu Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti için bir milli güvenlik sorunudur!"
Yahu Muhterem,
Heykeli dikilesi yüce insan!
Sen, dolar 3 lira seviyelerindeyken, "Dolar 5 lira olacak 6 lira olacak diyenler neredesiniz. O günlerde tweet atanlar, adamsanız çıkın bir özür dileyin." demiştin.
Sana güvenip not etmiştik ve senin notuna güvenmiştik.
Bugün dolar kaç?
Sağında sıfırı olan 3'ü geçti!
Bak Muhterem,
O yıllarda Sayın Cumhurbaşkanımız ne demişti; iyi dinle!
"Para, tıpkı bayrak gibi,
Tıpkı milli marş gibi bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler.
Paranın itibarı milletin itibarıdır."
Cumhurbaşkanımızın sözlerini tersinden okursak;
Paranın itibarsızlığı bir milli güvenlik sorunu imiş!
Hal böyleyken sen şimdi kalkmış İmamoğlu milli güvenlik sorunu diyorsun!
Sen, bir değil-iki değil-üç değil; tam 11 kat yanılmış birisiyken,
Senin neyine inanalım,
Neden ve niçin inanalım!
At yalanı seveyim inananı!
Kaldı ki,
Sen milli güvenlikten ne anlarsın ki…
Senin için milli güvenlik, lisede kapağını bile açmadan angarya ders olarak gördüğün Milli Güvenlik Kitabı'ndan ibaret olsa gerek!
Senin fikrine, cümlelerine, not edin gibi afili sözlerine itibar edenlere benden bir tavsiye:
Yiğit Bulut bir şey diyorsa tersini yapın,
Yiğit Bulut "bunu not edin" diyorsa tersini yapın,
Hatta Yiğit Bulut'un saçına sürdüğü jöleyi bile siz saçınızdan uzak tutun!
Çünkü bu zat ve zerzevat hafifmeşrepliğin kitabını yazar!