Türkiye İŞİD’e silah yardımı yapıyor demek için,
Türkiye’nin Suriye politikasına dair yöntemlerini eleştirdiler,
Türkiye’nin Filistin, Mısır ve diğer Ortadoğu yaklaşımını eleştirdiler,
Türkiye’nin AB politikasını eleştirdiler,
Türkiye’nin Rusya ve İran politikasını eleştirdiler,
Türkiye’nin Çin politikasını eleştirdiler,
Türkiye’nin son beş yılda hemen her politika ve refleksine eleştiri getirdiler…
Güya;
Türkiye’de
“eksen kayması” varmış,
Türkiye
“Batı Bloğundan” uzaklaşıyormuş,
Türkiye
“muasır medeniyet” hedefinden uzaklaşıyormuş,
Türkiye
“Ortadoğu’laşıyormuş”,
Türkiye
“Teröre Destek” veriyormuş,
Türkiye diktatöryal’leşiyormuş,
Türkiye demokrasiden uzaklaşıyormuş,
Amaç;
Tüm bunlarla yaratılan
“sanal gerçeklikle” Türkiye’yi terör destekçisi gösterip saldırmak,
Türkiye’yi uluslararası arenada müttehem duruma düşürmek,
“bağımsız karar”lar almasını engellemek ve
“sömürge” zihniyetini sürdürmek.
Ama tutturamadılar,
Türkiye’yi ve Erdoğan’ı Lahey’de Uluslararası mahkemede sanık sandalyesine oturtamadılar,
Terör üzerinden vekalet savaşı yaparak Ortadoğu’yu ateş çemberine çeviren
“Terörist Devletler” bu kampanyalarında başarılı olamadılar.
Ama durmadılar da…
15 Temmuz’la yine geldiler,
Bu defa hukuki, diplomatik ve
“evrensel cilalı kavramlar”la da değil,
Tankla, topla, bombayla, kurşunlarla, katliam ve katilleriyle geldiler,
Öldürerek geldiler,
Aleni savaş tamtamlarıyla geldiler,
Yine başaramadılar,
Kaybettiler…
Bize oynanan oyunlar şimdi de Katar’a oynanıyor,
“Kurt kuzuya seni yiyeceğim, suyumu bulandırıyorsun demiş,
Kuzu: ben senin aşağı kısmından su içiyorum, nasıl bulandırabilirim ki,
Kurt: Annen bulandırıyor demiş.
Kuzu: annem öldü, nasıl bulandırabilir,
Kurt: seni yiyeceğim ya… bir bahane bulmam lazım demiş”
Güya Katar
Teröre destek veriyormuş,
İran’a göz kırpıyormuş,
Müslüman kardeşleri,
Hamas’ı filan destekliyormuş…
Katar feryat ediyor, çırpınıyor…
Ben bu dediklerinizi yapmıyorum diye.
Ama dinleyen kim…
Gözü dönmüş
“Büyük Mafya” karar vermiş Katar’ın da
“Harac’ını” yemeye,
Amerika bir kere karar vermiş ve göz koymuş Katar’daki zenginliklere,
Arabistan diye de bir tetikçi bulmuş kendine,
Bre Arabistan,
Daha geçen yıl 11 Eylül saldırılarını senle ilişkilendirerek ABD’deki 750 milyar dolarına
“çökmek” isteyen bu ABD değil mi idi..!
Seni
“Terör Destekçisi” ilan etmeye çalışan bu
Amerika değil mi idi…!
Ama pardon…
750 milyar yerine
“alışveriş” kisvesiyle 380 milyar
“rüşvet-haraç” vererek kurtardın,
Sonra da birkaç
“çakal” toplayarak Katar’a saldırayım;
“Büyük Şeytan”a verdiğim haracı kurtarayım, hem de efendimi memnun edeyim dedin…
Benim üzerimden
“Efendim ABD”de Katar’a ayar versin, hizaya getirsin ve iktidarım pekişsin dedin.
Yazık, çok yazık sana ve senin kanlı, kalleş, komşunu sattıran iktidarına,
Olmayan isnatlarla, suçlamalarla, verdiğin haraç ve aldığın emirle komşunu düşman ilan ediyorsun,
Komşun Katar’ı
“kuzu” yapıp
“kurt”un pençesine bırakıyorsun,
(Kurt derken de, böylesi asil bir canlıya bir nevi hakaret ettiğimin farkındayım. Sadece anekdot Kurt üzerinden anlatıldığı için kullandım. Yoksa Kurt’un asaleti ile Büyük Şeytan’ı asla özdeştirmiyorum)
Şimdi
“haraç” verme sırası maalesef Katar’da,
Ama akıllarla dalga geçilen komiklik de burada,
El Kaide’yi, İŞİD’i, PKK’yı, FETÖ’yü ve dünyanın pek çok bölgesinde, pek çok Terör Örgütünü planlayıp doğuran ve besleyen ABD, Katar’a teröre destek vermek iddiası üzerinden geliyor,
Ama bunların yapısı böyle,
Önce dünyayı terörize ederler,
Sonra da
“demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve terör” üzerinden nizam vermeye kalkarlar,
Arabistan gibi uşaklar da olduğu sürece bu emellerine ulaşırlar.
Önce olmayan gerçeklik ve suçlamalarla, yaptıkları
“algı operasyonuyla” sanal gerçeklik içeren
“Terör Destekçiliği” yaftası oluştururlar,
Sonra da saldırırlar,
Tıpkı Afganistan’da, Irak’da, Suriye’de, Filistin’de, Ukrayna ve diğer mağdur ülkelerde olduğu gibi…
Hadi göreyim seni o halde;
Saldır Çin’e,
Saldır Rusya’ya,
Saldır Kuzey Kore'ye...
Yemiyor değil mi…!
Onlara göstermelik diklenmeler, efelenmeler, kükremeler,
Katar’a ise
“Haraç” saldırısı…
Diplomasi bitmiştir, uluslararası hukuk iflas etmiştir, Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlar isimden ibaret kalmıştır.
Artık gücü yetenin yetene saldırdığı bir dünya yaşıyoruz,
Önce algı oluştur,
Düşman yarat,
Sonra süslü
“diplomatik, politik, terorik” uluslararası efsunlu siyasal kavramların gölgesinde harekete geç ve saldır.
Sonra ise; işgal et, kaos oluştur, yönetimleri değiştir,
Ve o ülkenin tüm zenginliklerine çök...
İşte onların uluslararası
“yüce adaleti” budur...
Etraf ise ağzından salya akan
“çakal” dolu...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.