Şimdi aklımıza şu sorular gelecek…
"Ondan ne çıkarım olabilir ki?
-O olmasa da bir hayatım var.
-O olmadan da mutluyum.
-O olmadan da bir şeyler yapabilirim'' vs vs.
O zaman hayatınız boyunca yalnız kalın. Değil mi? Bu da bir tercih en nihayetinde.
Eğer hayatımızda eş, dost, akraba, arkadaş kim varsa görüştüğümüz onlarla iletişimimizi doğru kuramıyorsak hiç kurmayalım daha iyi.
Hele ki çıkar ilişkisi hiç kurmayalım.
Çıkar ilişkisi olarak yaşadığımız her şey bize de karşımızdakine de zarar veriyor. Bunun yerine açık ve net olsak herkes çok daha mutlu yaşayacak aslında.
Çevremde en çok duyduğum yakınmalardan güvensizlik problemi.
Kimse kimseye güvenemiyor ama herkes herkesi çok seviyor.
Söz sevgiyi göstermeye gelince de herkese bir bahane geliyor. Önceden insanlar birbirlerine saygı duyardı.
Arkadaşlar birbirlerinin başarılarıyla övünür, sevinçleriyle mutlu olur, acılarıyla üzülürlerdi.
Bu göstermelik değil gerçek duygulardı. Çünkü çıkar ilişkisi yoktu kimsede. Herkes birbirini insan olduğu için ve birbirine sahip olduğu için seviyordu.
Şimdi ise herhangi birine güvenmek dünyanın en zor hissi haline geldi.
Etrafı çok kalabalık görünse bile yalnız olduğunu anlayan kişilerle doldu dünya.
Akrabalık ilişkilerine bile saygı kalmadı.
Herkes eleştirinin önce aileden, akrabadan geleceğini düşünür oldu.
Ailem benim arkamda durur, en gerçek en koşulsuz sevgi ailemin sevgisi diyemez olduk.
Neden böyle olduk biliyor musunuz?
Özellikle aile içerisinde çocuklar hep birbirleriyle kıyaslanarak büyütüldüler.
Bir çocuk diğerinin gösterdiği başarıyı gösteremiyorsa o çocukla örneklendirilerek kendi başarısızlığı yüzüne vuruldu.
Başarısızlıkla suçlanan çocuğun neye yeteneği olduğunu keşfetmek yerine bir başkasının başarısını onda görmeyi hedefledik.
Fark edemedik yaparken ama birbirine örnek verdiğimiz çocuklar yarış halinde büyüdüler.
Büyüdüklerinde ise bu hırsları hiç geçmedi. Birbirlerinin başarılarıyla övünür gibi görünseler de aslında tökezlediğinde içten içe mutlu oldular. Belki bunu kendilerine bile söyleyemediler ama bu duyguyu yaşadılar.
Sonra gerçek sevgi kalmadı…
Saygı kalmadı…
Birlik beraberlik hiç kalmadı.
Kimse kimsenin hayatını düşünmez oldu.
Herkes bir şekilde yaşama tutunmaya çalışırken, hedeflerine odaklanıp başarı elde etmeye çalışırken, birileri bir yerde hep isyan edecek bir şeyler buldu.
Hedefe giden yolda birbirine gerçekten destek olan dostluklar kalmadı.
Mutlu olmak için, günü atlatmak için sohbet kurulan arkadaşlıklarla doldu her yer.
Arkadaşlar birbirleriyle içten pazarlıklı hale geldi.
İşine yaradığı kadar sevdi insan karşısındakini…
Şimdi ise düşmanlıklar başladı. Çok samimi dediğin insanlar bir anda apayrı noktalarda buldular kendilerini. Gerçekten sevmeyi bilenlerin kalbi kırıldı, diğerleri yoluna devam etti.
Diyeceğim o ki sevgili dostlarım;
Bu hayatta gerçek olan tek şey sevgi.
Eğer sevmeyi bilirseniz insansınız.
Sevmeyi bilirseniz mutlusunuz.
En büyük acıyı bile sevgiyle atlatabilirsiniz.
Hastalıkları sevgi yoluyla tedavi edebilir, koşulsuz sevginin size hissettirdikleriyle gerçek mutluluğun hazzını yaşayabilirsiniz.
Eğer gerçekten sevebiliyorsanız sadece kendinizin değil bir başkasının başarısı ve sevinciyle de mutlu olabilirsiniz.
Unutmayın ki hayatımızdaki insanlar da bizim.
Bizim eşimiz, bizim dostumuz, bizim ailemiz…
Kimse bu dünyaya kazık çakmayacak.
Sahip olduklarımızın yalnızca somut şeyler değil hayatımızdaki insanlar olduğunu görmeliyiz.
Parayla satın alınan her şey bir gün çöp olur fakat insanlık, dostluk, aile asla kaybetmeyeceğimiz değerlerdir.
Hayatımızdaki herkese sahip olduğumuz için şükretmeli, onların hayatlarına saygı duymayı bilmeli ve gerçekten sevmenin eşsiz hissini yaşayabilmeliyiz.
Bu dünyadaki en kalıcı şeyin sevgi olduğunu unutmamalıyız.
Bir gün bu dünyadan göç ettiğimizde, sahip olduklarımız değil, ne kadar sevildiğimiz ve sevdiğimiz konuşulacak.
İnsanlığımız ve başkaları için duyduğumuz saygı, onlara verdiğimiz güven her zaman akılda kalacak.