Altın kural 'Saygı'

Saygı bu hayatta en önem verdiğim şeydir.
İnce çizgimdir.
Aile, eş, dost, çoluk çocuk, büyük küçük fark etmeksizin saygıyı önemserim.

Bana duyulan saygıyı önemsememin yanı sıra asıl önem verdiğim benim insanlara duyduğum saygıdır. Karşımdaki kim olursa olsun saygımı bozmam.
Ne yaşarsak yaşayalım o sınırı aşmam.

Kişinin sahip olduğu en önemli duygusu kendisine olan saygısıdır.
Kendine saygısı olan kişi bir başkasına saygısızlık yaparak saygın biri olamaz.
Başka birine yapılan saygısızlık kişinin önce kendisine saygısı olmaması demektir.
Kendine saygın varsa eğer değerini düşürmezsin.
Başka birine saygısızlık yaparak onun değerini düşürüyorsan eğer, senin yaptığın davranış karşısında öncelikle senin değerin düşer.

Kimseyi yargılamak kimseye kalmadı bu hayatta.
Herkes bu hayata ana karnından tek başına olarak doğuyor.
Büyürken tek başına öğreniyor.
Seçimlerini iç güdülerine dayanarak kendi yapıyor.
Kalbi ne istiyorsa oraya yöneliyor.
Hangi işi yapmak istiyorsa, nerede mutluysa onu tercih ediyor.

Tercihlerini, seçimlerini, öğrendiklerini tek başına yapabilen bir insanın hayatına kendi düşüncelerini sokarak saygısızlık davranışıyla müdahale edemezsin.
Zevkler ve renkler tartışılmaz derler ya…
İşte o hesap.

Mesela birine neden saygısızlık yaparız?
Genellikle bizim istemediğimiz bir durumla karşı karşıya kalmışızdır ya da karşı tarafa kabul ettiremediğimiz şeyler vardır, sırtına yüklediğimiz sorumluluklar, beklentilerimiz vardır ve bunlar bizim istediğimiz gibi olmadığında, tepki gösteririz.

Saygısızlık yalnızca birine hakaret etmek demek değildir.
Saygısızlık herhangi birinin yaptığı tercihler doğrultusunda bize uygun olmadığı kanaatiyle verdiğimiz yersiz tepkilerdir.

Nasıl ki herkes, kimsenin kendi hayatına müdahale etmesini istemiyorsa, karşımızdaki kişiye herhangi bir tepki vereceğimiz an'da asıl düşünmemiz gereken şey şu olmalı;
Bana ne?
Onun hayatından bana ne?

Hayatına fikirlerinizle müdahalede bulunmak istediğiniz kişileri kırmaktan başka işe yaramaz yersiz tepkileriniz.
Hayatta herkesin hayali var.
Herkes büyürken hayaller kurarak büyür.
Kimseyle bir şey paylaşmak zorunda değil insanlar. Ama içlerinde bir yerde mutlaka gerçekleştirmeye çalıştığı hayalleri vardır.

Ya doğru zamanı bekliyordur ya da ulaşmak için imkânı olmadığını düşünüyordur ve dile getiremiyordur.
Fakat herhangi bir konuda bir adım atan insanın karşısına geçip fikirleriyle alay etmek, ona inanmamak, destek olmamayı tercih etmekte aslında kişiye yapılan en büyük saygısızlıktır.

Ruhsal şiddet olarak adlandırdığımız şeyin başı da saygıdır aslında.
Bilerek ve isteyerek müdahale de bulunduğumuz insanların düşüncelerini önemsememek, o kişinin hayallerini yok saymak kişinin inancını yıkar ve bu da ruhsal dengesini bozar.
Ya yapamazsam korkusunu aşılarız karşımızdaki insana.
Hatta kendine güvenini bile tavrımızla yerle bir edebiliriz.
Bu da kişinin önce kendine özgüveninin sonra da saygısının bitmesine yol açar.

İnsan ilişkileri sanıldığı kadar kolay değil.
İnsan insanı kırıp dökmemeli.
İnsan en çok insana lazım bu hayatta.
İletişim kurabilmek içinse saygı en önemli şart.
Başta kendimize saygımızı, sonra başkalarına olan saygımızı kaybetmeyelim.

Söz konusu ne olursa olsun saygısızlık bir ilişkiyi bitiren en büyük unsur bunu unutmayalım.
İnsanoğlu değersizleştiğini hissettiği an bitirir tüm duygularını.
Hayatımızdaki insanların hayatlarına, düşüncelerine, karakterlerine saygı duymayı bilelim.
Kimse kimsenin hayatında zorla yok, karakteri hoşuna gitmiyorsa görüşmeyin fakat yargılamayın. Ya da kendi düşüncelerinin doğruluğunda ısrar edip saygısızlık yapmayın.

Hepinize en içten saygılarımla…
OGÜNhaber