“Beyin fırtınası” son yıllarda hepimizin duyduğu, hatta sık sık kullandığı bir
uygulama haline geldi.
Bu süreç sağlıklı mıdır, yararları nelerdir, kişi sayısı süreci nasıl etkiler, ve kişiler bu süreçte nasıl davranmaya eğilimlidir sorularının cevaplarını araştırıp, sizlerle paylaşmak istedim.
Öncelikle şirketler genelde
yeni, daha yaratıcı, daha önce uygulanmamış fikirler üretmek veya tıkandıklarını hissettikleri
bir konuyu farklı bir bakış açısıyla değerlendirmek için bir araya gelip,
“brainstorming” yani
“beyin fırtınası” yaparlar.
Peki, beyin fırtınası gerçekten işe yarar mı?
Beyin fırtınası doğru yönetilirse;
1- Kişilerin iş tatmini ve işe bağlılıkları artar
2- Kişilerin iş/özel hayatlarında zamanla daha yaratıcı olmalarını sağlar
3- Grup içi iletişimi arttırır
4- Kişiler süreç sonunda üretilen çözümü daha çok sahiplenirler
5- Kişilerin eğlenerek çalışmasına yardımcı olur
Sizleri bilemem ama bu maddeler beni şimdiden fazlasıyla ikna etti bile!
Ancak içlerinden 3. maddeye dikkat çekmek istiyorum.
Beyin fırtınası deyince hepimiz bir grup insanın bir odada toplanıp, herkesin bir kelime ürettiği bir toplantı hayal ederiz. Oysa günlük hayatımızda hepimiz bireysel olarak beyin fırtınası yaparız. Kimimiz sözsüz bir müzik açarak düşüncelerini kovalar, kimi resim çizerek, kimi spor yaparak…
Herkesin kendi düşünceleriyle baş başa kalıp, fikir ürettiği an farklıdır. Ve bu süreçte kendini sınırlamadan, özgürce farklı fikirler arası geçiş yapar, düşünürüz. İşte bu bireysel olarak yaptığımız beyin fırtınasıdır.
Yani beyin fırtınası sadece gruplara özgü değildir!
Sizce beyin fırtınası grup halinde mi yoksa bireysel mi yapıldığında daha etkilidir?
Birçoğumuz bu sorunun cevabına düşünmeden grup halindeyken diyecektir. Çünkü ne kadar farklı kişi varsa o kadar farklı fikir üretilir.
Ancak araştırmalara göre kişiler beyin fırtınasını bireysel yaptıklarında daha üretken olurlar ve daha iyi fikirler üretebilirler.
Neden mi? Çünkü her birimiz,
grup içerisinde yargılanmaktan korkarız.
Her ne kadar beyin fırtınası süresince birbirimizi cesaretlendirmeli ve yargılamadan farklı fikirlere açık olmalıyız desek de kişiler birbirlerine karşı yargılayıcı bir tutum sergilemeyi sürdürürler.
Hatta kendi söz sıraları gelene kadar, yeni fikirler üretmek yerine, diğerlerinin ürettiği fikirlere odaklanırlar ve akıllarına gelen fikirle, duydukları fikirleri kıyaslamaya başlarlar. Birbirlerinin vücut dillerine ve ses tonlarına dikkat ederek, yargılanıp yargılanmayacaklarını kestirmeye çalışırlar; eğer yargılanacaklarını düşünürlerse fikirlerini söylememeyi tercih ederler. Yani bu noktada kabul edilme/ret edilme endişesiyle hareket ederler.
Genelde de oluşturdukları bu bireysel karmaşanın içerisinde, sıraları geldiğinde kendi fikirlerini unuturlar.
Kişiler en çok
karmaşık gruplarda fikirlerini ifade etmekten çekinirler.
Grup içerisinde farklı yaş/pozisyonlarda kişiler varsa veya grup içerisinde tek kadın/erkek varsa fikir beyanları daha da zorlaşır.
Kişi böyle bir ortamda
kendinden daha düşük pozisyondaki kişi tarafından “yetersiz” bulunmaktan, fikrinin “saçma” bulunmasından, hatta otoritesinin sarsılmasından korkar.
Fakat burada önemli olan
yargılamamak!
Bu nedenle yine de mümkün olduğunca kişiler farklı pozisyon/cinsiyet/yaştan olmalıdırlar.
Grubu mümkün olduğunca karmaşık tutmak kişilerin saplanıp kaldıkları düşünce kalıplarını yıkacak ve farklı fikirler oluşturabilmelerine yardımcı olacaktır.
Tabi grup sayısı da çok fazla olmamalı. Kalabalık, fazla dağılmaya ve karmaşıklığa sebep olacaktır.
Araştırmaların genel olarak önerdiği gruplar 5-7 kişiden oluşmaktadır.
Bireysel beyin fırtınası daha mı yararlıdır?
Kişi beyin fırtınasını kendi kendine yaptığında, başkalarının fikirleri hakkında ne düşüneceğini düşünmez, bu nedenle de düşüncelerini engellemez. Bu da kişiyi daha yaratıcı yapar.
Çünkü tamamen serbesttir.
Fakat grup olmak, kişinin düşünce
bulutunu genişletmesine yardımcı olur; bu da
daha farklı fikirler demektir!
Nasıl mı?
Biri bir fikirde tıkalı kaldığında, diğer kişinin farklı deneyimlerinden yola çıkarak oluşturduğu fikir, tıkalı kalan düşüncenin farklı bir noktadan ele alınmasını destekler.
Yani fikirler daha sağlıklı değerlendirilir.
Burada dikkatinizi çekmek istediğim nokta şu; bireysel çalışmaların grup çalışmalarından başarılı olmasının en büyük sebebi kişilerin
yargılanma korkusu. Oysa bu korkuyu bir kenara bırakırsak grup çalışmaları
her zaman daha başarılı sonuç elde etmemize sebep olacaktır.
Yargılanma korkusunu daha aza indirgemek ve daha etkin bir beyin fırtınası gerçekleştirmek için bu
sürecin doğru yönetilmesi gerekir.
Bir sonraki yazımda sizlere
beyin fırtınası nasıl yönetilmesi gerektiğini ve
nelerin yapılmaması gerektiğinden bahsedeceğim.
Bu arada bu yazıyı oluştururken yaptığım araştırmalarda rastlayıp sizinle paylaşmak istediğim bir diğer bilgi de beyin fırtınasının
çocukların dil berecileri ve hayal güçlerini geliştirmede de oldukça etkili olduğu!
Herhangi bir sorunuz ve tavsiyeniz olursa bana her zaman ulaşabilirsiniz.
Sevgiyle kalın...