Avrupa'da yaşayan bir Uygur akademisyenden aldığımız görüşü sizlerle paylaşmak isterim:
"Tayvan'ı son yıllarda birçok defa ziyaret ettim, çeşitli sempozyumlara da katıldım. Tayvan halkı Çin’e göre daha insancıl, daha hoşgörülü ve demokrat bir halktır. Siyasete pek ilgi duymazlar, Doğu Türkistan’ı neredeyse hiç bilmezlerdi. Son yıllardaki olayların haberlere yansıması ile bizi tanımaya başladılar. Her ne kadar çoğu kişi bize üzüntü duysa da ne yapacaklarını bilmiyorlar. ÇKP’nin vahşiliğini lanetliyorlar sadece. Ancak bizim Uygurların kendimizi, tarihimizi, kültürümüzü, günümüzde neler yaşadığımızı daha çok tanıtmamız gerekiyor. Bunları yapabilirsek daha sıkı ilişkiler kurabilir ve bu sayede durumumuzu daha çok gündeme getirebiliriz. STK’ların bu konuda gelişme kaydettiği söyleyebilirim. Ben dahil, her sene Tayvan’daki STK’lar yurtdışındaki Uygurları davet ederek, kendimizi tanıtma fırsatı veriyorlar. Bu da iyi bir gelişmedir. Şu anda bizim yapacağımız önemli bir iş Tayvan veya başka bir ülke olsun hatta neresi olursa olsun kendimizi daha çok tanıtmamız gerekiyor. Uzakta bir Doğu Türkistan var, baskı soykırıma maruz kalan Uygur, Kazak vs. milletler var, bunu her zaman gündemde tutmamız gerekir”.
Bu doğru tespitlere katılmamak mümkün mü?
Bir de Tayvan'a sık sık ziyaret eden bir kardeşimizden Tayvan aktaralım:
"ÇKP yönetiminde yaşamış bir birey olarak, her zaman Tayvan’a bir merakım vardı ve son yıllarda birkaç defa ziyaret etme fırsatım oldu. Öncelikle her ne kadar Çince konuşsalarsa da düşünce yapıları tamamen Çin’le zıt. Ne yabancı hayranlığı var ne de düşmanlığı. İnsana daha samimi, gülüşleri daha gerçek. Tayvan’da oturmuş bir demokrasi sistemi var, halk olarak politikayı sevmelerse de son yıllarda Çin’in kışkırtıcı ve yayılmacı politikası yüzünden ister-istemez halk politikaya ilgi duymaya başladı. Son seçimde bağımsızlık yanlısı partinin kazanması bunu gösterdi. Doğu Türkistan deyince hemen hemen hiç kimse bir şey bilmiyor. Toplama kampları, Uygur veya Xinjiang derseniz bir şeyler söylerler. Bunu da sadece medyadan elde ettikleri bilgilerle. Doğru veya yanlış. Konunun uzmanı birkaç araştırmacı dışında, işgal altındaki bir ülke ve millet olduğumuzu bilmiyorlar. Bunun nedeni de Tayvan’da bu konularda yazı, kitap vs. yok. Olsa bile, bu türden bilgiler eski Tayvan’ı yöneten tek Çin yanlısı partinin (Guo-Min-Dang) söylediklerinden ibaretti. Artık Tayvan yerli halkının desteğini de alan hükümet, az da olsa insanları anlamaya başladı. Gördüğüm kadarıyla Doğu Türkistan’ı STK’ları devreye sokarak gündemde tutmaya çalışıyor. Şimdilik ancak bunu yapabiliyorlar. Çünkü karşısında kendisini de tehdit eden bir Çin var. Malum, şimdilik, savunması da ABD’ye bağlı bir politika ile, ancak bunu yapabilmekteler. Gördüğüm kadarıyla son zamanlarda STK’lar eliyle Doğu Türkistan konusunda atak davranmaya çalışıyorlar. Bu durumun göz ardı edilmemesi gerekir. Gelinen noktada halkın da daha fazla bu konulara ilgi duymaya başladıklarını söylemek mümkün. Bir Türk olarak şunu söyleyebilirim ki Tayvan, Türkiye ile ticari, tarım, inşaat sektörü, CİP üretimi vb konularda ilişkiyi geliştirmek, siyasi olarak da STK’lar eliyle, hiç olmazsa Türkiye’nin çıkarlarına ters düşmemek kaydıyla, ikili ilişkileri geliştirmekte fayda olduğuna inanıyorum”.
Çin'in tamamen yapmacık ve sahte gülüşlerle dünya insanlarının karşısına çıktığını zaten biliyoruz. Bilmeyenler de umarım her şey ellerinden alınmadan bu durumun farkına varırlar. Tayvan'da son seçimleri bağımsızlık taraftarı partinin kazanmasında Çin’in kışkırtıcı, tehdit ve yayılmacı politikalarının etkisi yadsınamaz bir gerçek. Anlaşılan bu politikalar Tayvan halkının tepkisine ve aynı duruma düşme ihtimaline karşı daha temkinli hareket etmelerine neden olmuş. Bu konjonktürel durum bağımsızlık yanlısı partinin seçimi kazanmasına yol açmış.
Sözün özü, anlaşılan, önümüzdeki dönemde Tayvan’ı biraz daha konuşacağız. "Türkiye-Tayvan ikili ilişkilerini geliştirmek Çin’i rahatsız eder" diyecek olanlara tavsiyemiz, kimin ne dediği veya düşündüğü değil, milli menfaatiniz neyi gerektiriyorsa onu yapın, şayet yapmazsanız Çin’in elinizdekini de almanın yolunu arayacağını unutmayınız. Şahsi kanaatim Türkiye-Tayvan ilişkileri önümüzdeki dönem geliştirilmeli, karşılıklı menfaate yönelik adımlar atılmalıdır. En azından ÇKP ile olan ilişkideki bir alıp dokuz vermektense, "fifty-fifty" güzel bir ilişki olabilir mi sorusunun cevabı aranmalıdır.