Tarih: 5 Temmuz 2009,
Yer: Urumçi, Doğu Türkistan…
ÇKP'nin güvenlik kuvvetleri Urumçi olaylarını bahane ederek, insan avına çıkmış, suçlu suçsuz demeden yaka-paça yakalanan herkes yerlere birer çöp torbası gibi serilmişti.
Tarih: 25 Mayıs 2020,
Yer: Minnesota, ABD…
İki fotoğraf arasındaki benzerlik; zulüm…
Fark ise;
Birincisinde herşey meçhul,
İkincisinde bütün ayrıntılar biliniyor…
Yaklaşık bir aydır, Minnesota eyaletinde bir polis memurunun George Floyd isimli zenci bir Amerikan vatandaşının boğazına basarak boğup öldürmesi konuşuyor.
Takibi neden konuşuluyor diyecek değiliz. Söylenenlere katılmamak da mümkün değil. Amerika'da zencilere vedahi Kızılderelilere yapılanlar yüzünden ABD'nin günahlarınaı anlatmaya ciltler dolusu eserler yetmez. Bu husuta günahları hiçbir çuvala da sığmaz. Hatta bundan dolayı kendilerine ne söylense yeridir de.
Lakin konu Doğu Türkistan oluncu "üç maymun"u oynayanların bu konuda söz söyleme hakları da olmamalı.
Zulüm engellenemezse bile en azından var olduğu haykırmak gerekir. Bu haykırış hiçbir zaman taraf tutarak, bir kısım devletlerin, kurum kuruluşların yaptığı gibi "benim tarafımda isen herşey mübah, değilsen nefes almasan da olur" mantığında da olmamalı. Haksızlıklara karşı susup dilsiz şeytan olmamak adına zulüm nerede ve kimden gelirse gelsin, avazımız çıktığı kadar haykırmalıyız.
Evet, bu iki fotoğrafı yan yana koyup, aynı tepkiyi veremeyenler, vicdanlarını sorgulamamalılar.
Yine bu iki fotoğraf hakkında farklı yorumlar yapanlar ise insanlıklarını sorgulamamalılar.
ABD’de yaşanan bir vahşettir ve bunu “ben insanım” diyen herkes telin etmelidir. Bundan dolayı ABD yönetimine de her türlü eleştiri hakkına sahip olmalıdır.
Peki, Doğu Türkistan’da yaşananlara ne diyeceğiz, nasıl değerlendireceğiz?
Amerikalı zenci George Floyd’un en azından ismini biliyoruz, olayın gelişim şeklini de, naaşının alilesine verilmesni de, vahim olaya tepkileri de. Hem de günlerdir her ayrıntısına kadar konu yazılı ve görsel basında tartışılmakta.
Fotoğrafta görülen Doğu Türkistanlı’nın ismi bilinmemekte, yere bir çöp torbası gibi yatırılıp, elleri arkadan bağlanıp, kaçmasın diye pantolonu sıyrılıp, Çinli görevlinin bir kahraman edasıyla üzerine basıp, silahını da yerde yatan meçhul şahsa doğrultup bundan zevk alması maalesef Minneseto merhum George Floyd!un milyonda biri kadar konuşulmadı, hala da konuşulmamakta. Dahası bu meçhul şahsın, nereye götürülüp, nelere düçar olduğu yani ölü mü, sağ mı olduğu dahi bilinmemkte.
Veya aşağıdaki fotoğraflarda da görüldüğü gibi George Floyd'a yapılan menfur olaydan herhangi bir farkı olmadığını söylemek mümkün olabilir mi?
Bu iki fotoğraf arasında aynı tepkiyi ortaya koyamayanların, ama ellerinden kalemi eksik etmeyenlerin, ekranlarda gün aşırı mangalda kül bırakmadan konuşanların, en azından bana, verebilecekleri insani bir değer olmadığını ifade etmeliyim.
Şayet güzel ve yaşanılabilir bir dünya hayali olanlar varsa; zulme ve zalime hep birlikte karşı çıkması, zulüm Çin'den de Ameirka'dan da, Avrupa’dan da, Afrikadan'da velhasılı nerede olursa olsun, nereden gelirse gelsin aynı hassasiyetle aynı tepkiyi verebilmek gerekir.
Bunu başaramadığımız takdirde, hegemon devletlerin "senin teröristin, benim teröristim" ayrımcılığındaki gibi, insanlara zulüm ve haksızlık konusunda da aynı ikircikli hallerini görmeye devam edeceğimizin bilinmesini üzülerek ifade etmeliyim.