İnsan hak ve özgürlüklerinin ayaklar altına alındığı ve her türden dinî ve ırkî aşağılamaların yaşandığı bölgelerden birisi de maalesef Doğu Türkistan.
Bunlardan daha acınası durum ise kan ve gözyaşının oluk oluk aktığı coğrafyaların ekser çoğunluğunun Müslüman coğrafyalar oluşturmakta.
Filistin, Arakan, Suriye, Libya, Irak, Doğu Türkistan,
Kırım, Karabağ, Güney Azerbaycan, Keşmir, Pakistan, Afganistan ise cabası…
Yeni bir yılı girdik ama bu haliyle "keşke girilmeseydi" demek geçiyor insanın içinden.
Başımızı iki elimizin arası alıp düşünmek için daha nelerin yaşanmasını beklemekteyiz.
Oyunu kurup kendi menfaatine göre dizayn edenleri sadece seyreden, dahası oyunu kuranların değirmenine su taşıyan bir
İslam dünyası ile karşı karşıyayız maalesef.
Bütün bu olumsuzluklar içerisinde bir tek cansiperane çaba gösteren devlet Ülkemiz olsa da, onun da başına ne gaileler açılmak istendiğini hep beraber maalesef yaşıyarak öğreniyoruz.
40 yıldır devam ettirilen PKK terörüne batılılar tarafından verilen destek, içeride 15 Temmuz hain darbe girişimi, hemen yanı başımızda Suriye'de yaşananlar, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs üzerinden oynanmak istenen oyunlar, Libya üzerindeki oyunlara müdahil olmak istememiz, Arap dünyası devletlerinin düşmanca tutumları, İsrail, AB, İran, Rusya, Çin ve ABD'nin ahenk içinde ülkemize karşı müttefiklik ve düşmanlıkları…
Saymakla bitmeyecek bunca gailelerle baş etmek zorunda olan, merhum İsa Yusuf Alptekin beyefendinin ifadesiyle "Aziz Türkiyemiz" tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar güçlü ve birlik olmaya mecburdur.
Mecburiyeti hem içeride halkı ve devletinin istikbali hem de dünyanın mahzun coğrafyalarında din ve soy kardeşlerine, dahası insanlığın onur ve şerefini ayaklar altına alanlara karşı mücadelesinde, tarihi tekerrür ettirmek adına, başarmak zorunda olmasından kaynaklanmaktadır.
Mecburiyeti Filistin, Arakan, Libya, Kırım, Suriye, Doğu Türkistan, dahası insanlık onur ve şerefi içindir.
Evet, yeni bir yıla girdik ama unutulmamalıdır ki;
Doğu Türkistan'da "Çinnazi" kampları hala faal,
Bu kamplarda tecavüzler sıradanlaşmış, akıl, izan ve vicdana sığmayacak işkence ve zulümler yapılmakta,
Doğu Türkistan'da yapılanlar yetmezmiş gibi Çin'in iç bölgelerinde inşa edilen Kamplara yüzbinlerce masum nakledilmiş durumda,
Kamplardaki insanlar hala "bedava iş gücü" olarak keyfi çalıştırılmakta,
İnsanlar, organları ticari bir meta olarak kullanılmak üzere tedrici olarak ölüme sürüklenmekte,
Doğu Türkistan'da ana-babası kamplara tıkılan çocuklar tam bir Çinli olarak yetiştirilmek üzere kreşlerde yatırılıp kaldırılmakta,
Doğu Türkistan'da hâla "kardeş aile projesi" kapsamında insanların evlerine Çinli istihbarat elemanları yerleştirilmekte,
Doğu Türkistan'da hâla "Türklük" ve "İslamiyet" "hastalıklı bir ruh hali" olarak değerlendirilmekte,
Doğu Türkistan'da hâlâ devlet eliyle terör estirilmekte, Müslüman-Türk olmak, bilaistisna, potansiyel "aşırıcı ve ayrılıkçı" olarak yaftalanmakta,
Doğu Türkistan'da hâlâ insanlar ailelerinden haber alamamakta, yurt dışında yaşayan Doğu Türkistanlılar aileleriyle görüşememekte,
Doğu Türkistan'da hâlâ, ne kadar insanın hapse atılıp, kamplara tıkıldığı bilinmemekte,
Doğu Türkistan'da mesleği kasaplık olanın dahi "bıçak veya satırları"na zincir vurulmakta,
Doğu Türkistan'da hâlâ genç kızlar rızaları dışında Çinli erkeklerle evlenmeye zorlanmakta,
Doğu Türkistan'da hâlâ, maalesef, camiler yıkılmakta, bar, pavyon, gece kulübü yapılmakta,
Buzdağının görünen kısmı bile olmayan bu insanlık dışı uygulamalar, maalesef Doğu Türkistan'da hâlen daha yaşanırken, yeni bir yıla girmenin Doğu Türkistanlılar adına bir anlam ifade etmeyeceğini bilvesile ifade etmek isterim.
Yeni yılla beraber, tüm mazlum coğrafyalarda olduğu gibi Doğu Türkistan'da da ümid ederim, insan hakları ihlallerinin yaşanmadığı bir dönemi hep beraber görmüş oluruz.