"Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir." (Albert Einstein..)
ABD ve Batı iki yüzlü mü.?
Evet.
Samimiyetsiz mi.?
Evet.
Konu Türkiye ve Türkler olunca hakkaniyetsiz mi.?
Evet…
Ama Rusya nasıl.?
ABD'den, Batı'dan farklı mı.?
Daha mı insancıl, hakkaniyetli ve barıştan yana..
Alakası yok.
Rusya ve Putin iki yüzlü bile değil; binbir surat hatta yüzsüz…
28 Eylül'de Ermenistan saldırıları başladığında yazmıştım.
"
Her ne kadar memnuniyetsizlik duyuyormuş gibi görünse de, Ermenistan saldırıları Rusya'sız olmaz, olamaz.Putin'siz değildir. Tipik bir Rus oyunudur…" diye.
Azerbaycan'ın Ermenistan saldırıları karşısında işgal altındaki topraklarını geri almak için başlattığı harekatta ateşkes ilan edildi.
Ateşkes görüşmeleri sürerken Ermenistan'ın sivil bölgelere saldırısı devam etti.
Sonuncusu da Gence'ye yaptığı füze saldırısı…
Tespitlerimi paylaşmak istiyorum.- Sorunu başlatan Rusya sorunu çözmek için masa kurdu.
Masada Türkiye var mı.? Yok.
Yani "
bölgeye kimseyi sokmam. Sorun varsa ancak ben çözerim" mesajı veriyor.
- "
Ermenistan da, Azerbaycan da benimdir. Döverim de, severim de… Süreçte İran'la bile konuşurum ama Türkiye ile konuşmam. Sizin tek millet iki devlet demeniz benim için bir şey ifade etmez.Kafkaslar benden sorulur." mesajını gözlere sokuyor.
- Rusya ve Putin'in amacının, karıştırıp, çatıştırıp, destabilize edip daha fazla güç devşirmek olduğu burada da görülüyor.
Daha önce Ukrayna'da yaptı, Gürcistan'da yaptı, Belarus'ta yapıyor. Tipik hibrit Savaş (böl-parçala-yut) stratejisinin yansımasını yaşıyoruz.
- Rusya hangi ülkede karışıklığı derinleştirdiyse, sonrasında daha fazla askeri güç transferi ve etkinlik artırımına gitmiştir.
Suriye de dahil pek çok bölgede bunu yaptı, bu yol ve yöntemi izledi/izliyor.
- Rusya ve Putin bir taşla birkaç kuş vurmacıdır.
Bugün de, bu savaş-krizle hem Azerbaycan'ı zayıflatma-karıştırma, hem Ermenistan'da Paşinyan'ı indirme veya teslim alma amacındadır.
Eminim ki; masada ateşkes görüşmeleri sürerken ve sonrasında, hem "
durun artık, silahları susturun" derken; öte yandan, Ermenistan'a da "
arada füze-roket atabilirsin" demiştir. Hatta Ermenistan’da sahip olduğu askeri güçlerce kendisi bile yapmış olabilir.
Putin bunu yapar mı.? Fazlasıyla yapar.
- Lavrov'un ateşkes açıklamasına dikkat edin.
Minsk Grubuyla çözümden bahsediyor. Türkiye'nin adı bile geçmiyor.
Hani biz bölgede her konuyu istişare edip ABD ve Avrupa'ya gerek kalmaksızın sorunları çözebilirdik. Bunu Putin Efendi de hep dile getiriyordu.
Ama öyle değil.
Adam yüzsüz, riyakar ve sinsi.
Azerbaycan'ın topraklarını almak için başlattığı harekat sürecinde, adeta Türkiye'yi ve Azerbaycan'a desteğini izledi, gözledi ve test etti.
Son kertede "
konuya el koyuyorum ve sadece ben…" dedi.
- Bahsettiğim yazımda geldiğimiz noktada Ermenistan Azerbaycan'ın ekonomik ve askeri gücündeki gelişim ve büyümeyi bile bile, böyle bir saldırı "
akılsızlığını" nasıl yapar demiş ve arkasında Rusya ve Putin'in olduğunu söylemiştim.
Şimdi bu durum aşikarelik arzetmeye başladı.
İnce bir "
aklın" ve stratejinin sonucu saldırdı, Ermenistan.
- Temmuz'da, ilk Tovuz bölgesine başlayan saldırıyla birlikte soru işaretleri üşüştü, beynime.
"
Aptalca ve hesapsızca" olamaz, dedim.
Ve son on beş günlük süreçte görülen sessizlik de hep canımı sıkmıştı.
Ateşkes'e rağmen Ermenistan'ın sivil bölgelere saldırısına dair Uluslararası Kamuoyunun sessizliği daha çok canımı sıkıyordu.
Soru işaretlerimi artırıyordu ve artırıyor.
Hayra delalet bir durum değil.
- Geldiğimiz nokta; sorunun tarafları sorunu çözecek(miş)…
Bunlar Ermeni Lobisinin en güçlü olduğu ülkeler.
Kaldı ki, Rusya ve Putin'in konuyu Minsk Grubuna (Fransa-ABD-Rusya) bırakacağını da düşünmüyorum.
Mesaj sadece Türkiye'ye; "
Minsk Grubuyla bile görüşebilirim ama seninle değil… İşime geldiği an seninle görüşüyormuş gibi yaparım…"
- Bu arada özellikle ABD neden sessiz.. Sadece seçime gittiği için mi..?
Alakası yok.
Onların da mesajı Türkiye'ye; "
Siz Rusya ile iş tutarsanız, S-400 alır, nükleer santral kurar, Suriye'de bensiz çalışır ve işbirliğinizi derinleştirmeye giderseniz; Putin ve Rusya'nın yüzsüzlüğünü, böyle görürsünüz. Rusya ile ilişkilerini zayıflat ve olman gereken yere gelmek zorunda kal…"
"
İki arada bir derede" durum…
Geldiğimiz nokta:Türkiye kamu diplomasisi başlatmalıdır.
Türkî Cumhuriyetleri, İslam Ülkelerini, Avrupa'yı, Birleşmiş Milletleri hareketlendirmeli ve Ermenistan'ın sivil bölgelere saldırılarını anlatmalıdır.
Peki zaten bunların hepsi yaşananları ve Ermenistan'ın terör eylemlerini görmüyorlar mı..?
Evet her şey aleni ve ortada.
Biliyor ve görüyorlar.
Ama yine de birinin bunları hareketlendirmesi lazım.
İslam ülkeleri de Türk Cumhuriyetleri de, çağırmadan gelmezler.
Bunları mecbur bırakmak ve kamuoyu oluşturmak şart.
Çünkü yine haklıyken haksız konuma düşmeye, mazlumken unutulmaya terkedileceğiz.
Çünkü Azerbaycan halkı demoralize, mutsuz, üzgün ve çok kızgın.
Hal böyleyken, işgaldeki topraklarının kurtarılma ümidi belirmişken, o güç ve inanc yeşermişken "
masada kaybetme travması" nüksederse, bu durum yeni toplumsal travmalara yol açacaktır.
Bu piskoz sadece Azerbaycan'da değil, bizde, Kıbrıs'ta, Kırgızistan'da ve diğer Türk-İslam coğrafyalarında da görülecektir.
Bu noktada Erdoğan'ın akıl ve akılcı davranıp Putin'in, Ermenistan-Azerbaycan üzerinden neyi planladığını, nereye varmak istediğini, Türkiye ve Kafkasya'ya dair nasıl bir sinsilik içinde olduğunun farkında olduğu kanaatindeyim.
Doğu Akdeniz'de oyun bozucu refleksin Rusya-Putin ve Kafkasya için de realize olabilirliğini düşünüyorum.
Ve son olarak; Suriye, Libya, Kafkasya, Doğu Akdeniz'de yaşananlar sonrası Putin ve Rusya'nın Stalinist refleksinde hiçbir şeyin değişmediğinin, Rusya'nın Çarlık ve Sovyet Rusya'sından farklı olmadığının ve 250 yıldır süregelen Rus politikasının aynen devam ettiğinin anlaşıldığı ve görüldüğü kanaatindeyim.
İlk cümleyle bitireyim.
"Yaşanan her olayda Rusya'dan farklı refleks ve davranış beklemek deliliktir…"
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.