Yaklaşık dört yıl önce 8 Kasım 2016'da ABD seçimleri vardı.
(ABD başkanlık seçimleri her 4 yılda bir (1792 yılından başlayarak) Kasım ayının ilk pazartesi gününü izleyen salı gününde yapılır. Bu formüle göre seçimlerin günü yıllara göre 2 Kasım ile 8 Kasım günleri arasında değişir.)8 Kasım'a 15 gün kalaya kadar Bayan Clinton hep öndeydi.
Ama son dönemeçte Trump öne geçti ve seçimde galip gelerek başkan oldu.
Bu iki lider kampanya döneminde ne diyorlardı;
Clinton; "Stronger Together -Birlikte Daha Güçlü"
Trump ise; "Make America Great- Amerika'yı Yeniden Muhteşem Yapalım"
Farkı görüyor musunuz…
Clinton, "Hep birlikte Amerika", Trump ise "Amerika'yı Güçlü Tut" vurgusu yapıyor.
Ki, Clinton akıllı, soğukkanlı, dengeli, deneyimli ve ABD'ye yakışan bir aday olarak telakki edilirken,
Trump; dengesiz, patavatsız, kıt zekalı, showman, kaba, kabadayı görünümlü birisi olarak istihza ile anılıyordu.
Ama sonuç; Clinton kaybetti…
Kim kazandı peki; ABD Derin Devleti…
Çok zamandır yazıp, sizlere göstermeye çalıştığım "Küresel Hakimiyet Savaşı ve kurulması planlanan Yeni Yüzyıl" planları 2016'nın kampanya döneminde görünürleşmeye ve ete kemiğe bürünmeye başladı.
Siz Trump'ın Amerika vurgusu içeren seçim sloganının arka plandan yoksun, büyük plandan bağımsız ve birkaç seçim organizatörünce hazırlandığını mı sanıyorsunuz…
Aslında orada yapılan vurgu; "Büyük Sıfırlama" ve akabinde "Tek Güç Amerika" algı ve olgusunun küresel hakimiyetidir.
Her şey o kadar ince ve derin hesaplanmıştı ki; bugünlere ve yarınlarda kurulacak, sıfırlanmış dünyaya işaret ediyordu.
Son yirmi yıldır hızlanan, Trump'ın başkan olmasıyla daha da hız kazanan ve Koronavirüs'le geri dönüşsüz ve artık gecikmeye tahammülsüzleşen bir evreye girdi.
Geldiğimiz nokta ise; tüm dünyanın "Koronalaşmış" bir savaş alanına dönüşmüş hali…
Peki Korona Pandemi'si yetti mi…
Yetmedi ve yetmiyor.
Korona her an –sözüm ona- mutasyona uğruyor ve tam artık bitiyor denirken bir anda yeniden hortlayıveriyor.
Neden peki.?
Çünkü; Yeni Dünya Düzeni'nin "Yeni Kitap"ı basım evresine gelmişken birileri boş durmuyor.
Bastırmamak ve "Yeni Yüzyıl"ı başlatmamak için her türlü bariyer ve engellemeyi yapmaktan imtina etmiyor.
Çünkü kahir ekseriyet ittifak etmiş olsa da; başta Aile
(Rohtschild'ler) olmak üzere onlarla işbirlikçi kişi, şirket, örgüt ve ülkeler boş durmuyor.
Duramazlar da…
Çünkü Aile onların varoluş nedeni,
Aile sayesinde semirip büyüdüler ve bugünkü güç ve kudrete sahip oldular.
Hal böyleyken Koronavirüs'ün bitmemesinin de nedeni aşikar.
ABD Derin Devleti ve müttefikleri durumu olabildiğince kullanarak azami zararı vererek maksimum faydayı elde etmeye çalışıyorlar.
Öyle de; Koronavirüs'ün belirleyicilik, etkinlik popülaritesinde durum nasıl...?
Hala yüksek, hala etkin ve hala kullanılabilirliği olan uygun enstrüman. Miyadı dolmadı daha yani, henüz.
Bunun için Amerika'yı ve Amerikan halkının bile Korona'yla imtihanından da imtina etmiyorlar.
Bugün itibariyle Çin, Japonya, Rusya, Fransa, Almanya ve İngiltere dahil; Amerika'da bile virüsün yeniden hortlaması tesadüfi değil.
Aslında, artık dünyanın en ücra ve önemsiz gibi görünen köşesinde olan bir olay bile tesadüfi değil ve olamaz.
İşte bu yüzden Korona etkisiyle, ABD'nin okulları açmayacağı ve eğitimi "online" şekilde sürdüreceği söyleniyor.
Bu demektir ki; Korona korkusu Amerika'da bile yeniden yükselmeye başlıyor.
Peki sadece Korona üzerinden mi devam edecek ve ediyor, bu savaş…
Tabi ki, hayır…
Daha önceki yazılarımda da söylediğim gibi artık öldürmeler, ölmeler, ani kalp krizleri, kaybolmalar şeklinde pek çok olay tezahür ediyor, edecek ve daha da artacak.
Mesela ABD derin devletinin Deutsche Bank üzerinden Aile'nin kollarını kırmak, güçsüzleştirmek ve yandaş para sahiplerini pasifize etmek amacıyla başlattığı soruşturma girişimine hemen cevap geliverdi.
Amerika'da Deutsche Bank soruşturmasını yürüten New Jersey Federal Yargıcı Esther Salas'a suikast düzenlendi. Oğlu öldürüldü ve kocası yaralandı.
Operasyon tamamen Aile
(Rohtschild) eliyle yapılan bir misillemeydi.
Önümüzdeki günler daha da hareketlenecek, sular ısınacak, ölümler artacak…
ABD derin devleti hedefe giderken mıntıka temizliği için tavizsiz ve müsamahasız hamleleri artırdıkça Aile de acımasızlaşacak ve yıllardır sahip olduğu küresel hakimiyet gücünü kaybetmemek için cinayet, itibar suikastı, tehdit ve her türlü belden aşağı vuruş içeren algı operasyonlarını sahaya sürmekten imtina etmeyecektir.
Hal böyleyken;
Korona henüz miyadını doldurmamış ve bitmeyecek gibi gard almakta ve ona göre planlama yapmak mutlak gereklidir.
Aksi takdirde bitti-bitecek gibi ve sadece, "sade bir virüs ve minimal tehlike" gözüyle bakmak ve düşünmek telafisi mümkün olmayacak zararlara sebebiyet verebilir.
ABD ve İngiltere başta olmak üzere Almanya, Rusya, Çin, Hindistan, Afrika ülkelerinde cinayet ve öldürmelerin artacağı ve farklı örgütsel ölümcül olayların yaşanacağı düşüncesindeyim.
Şimdi dört yıl önce "Amerika'yı Güçlü Tut" sloganıyla Trump'ı başkan yapan ABD Derin aklının yine bir Amerikan seçimleri arifesinde Trump'a söylettiği kampanya sözüne bakarsak hedeften milim sapma olmadığını, gidişatın bir ölüm kalım savaşı olduğunu görürüz.
"Amerika'yı büyük yapmaya devam edeceğiz ve sonrasında ABD'yi büyük tutmayı sağlayacağız…"
Ha bu arada, ben bunları söylerken Trump'ın Derin Devlet'e dair karşıt sözleri ve antipatik tavrı aklınıza gelebilir ve Trump ABD Derin Devleti'nin emellerinin başkanı ise bu sözler de neyin nesi diyebilirsiniz…
Ama emin olun hepsi danışıklı dövüştür.
Çünkü seçmen derin, gizli ve istihbarî söz, söylem ve kişileri pek sevmez.
O nedenle de Trump'ın tavrındaki bu boyutun esprisi Derin Devlet taktiğidir ve bir nevi "iyi polis-kötü polis" uygulamasıdır.
Ve öyle düşünüyorum ki; bu savaşın ve yazılan ama basımında engellerle karşılaşılanan "Yeni Kitap"ın, basılarak Yeni Yüzyıl treninin yola çıkabilmesi için ABD Derin Devleti bir dönem daha Trump'la devam edecektir.
Ama önümüzdeki günlere dikkat edin.
Olanlar, olacakların yanında önemsiz kalacaktır.
Pandemi bitmeyebilir, şekil değiştirebilir ve hatta bir yazımda bahsettiğim gibi milyonlar ölümlü hale gelebilir.
Sadece bununla da kalınmayıp hepimizin şaşkınlığa düşeceği yönetim değişiklikleri, siyasi suikastlar, şirketlerin iniş ve çıkışları, parasal el değiştirmeler, Akdeniz'in daha da ısınması, ülkeler arasında donmuş sorunların sıcak çatışmalara dönüşmesi da dahil; hemen her şeyin, olmaz-olamaz denebilecek her şeyin olabildiğini, olurlaştığını, yaşandığını görebileceğiz.
İnanın artık her şey imkanat dahilindedir.
Bu noktadan sonra duyacağım hiçbir şeye asla şaşırmam.
Çünkü tarihin örneğine şahit olmadığı ölçüde, kritik bir eşikte ve tarihte görülmemiş derece acımasız ve vahşi bir küresel av partisindeyiz...
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.