Derin Amerika ile Kraliçe beraber hareket etmede karar kıldı.
II Elizabeth çok direndi. Badireler atlattı.
Rothschild Ailesi ölümcül uyarılarda bulundu.
Fakat an itibariyle Kraliçe aile'den ayrıldı.
Peki aile boş durur mu.?
Bu radikal tercihin Kraliçe'ye bir bedeli olur mu.?
Muhtemelen olabilir. Ama bu savuşturulabilir bir saldırı mı yoksa Kraliçe için ölümcül mü olur; onu zaman gösterecek.
Önümüzdeki günlerde Kraliçe'nin sağlık durumu ve buna paralel temyiz ehliyeti tartışmaya açılırsa,
Kraliyet'in ve de Kraliçe'nin konumu bilinçli bir manipülasyonla gündeme getirilip; ne gerek var kabilinden konuşulmaya başlanırsa,
Son kertede; Kraliçe ani bir rahatsızlıkla ölürse; hiç şaşırmam, şaşırmayın.
Tüm bu ihtimallere rağmen Kraliçe artık aileyle değil.
Dünyanın en büyük ittifakı olan Rockefeller & Rohtschild ittifakı da bitti.
Rockefeller grubu artık Derin Amerika ile yanyana.
Rothschild'ler yalnızlaşıyor.
Başbakan yaptıkları Boris Johnson bile artık Kraliçe ile beraber.
Peki Jonhson bu noktaya nasıl geldi.?
Önceleri koronavirüsle adeta dalga geçen ve sanki bunun bir algı operasyonu olduğuna ve küresel operasyon boyutuna gönderme yapan Johnson neden çark edip de, kendisini destekleyip belediye başkanı, sonra dışişleri bakanı sonra da başbakan yapan aileye sırtını döndü…
Bunda acaba virüs testinin pozitif çıkmasının payı var mıydı.
Duyumlarıma göre vardı. Derin Amerika Johnson'a; adeta "zehir de benim, panzehir de… virüs de benimdir, anti vürüs de..." mesajını verdi.
Sanıyorum ve düşünüyorum ki; Başbakan önce virüslendirildi, "İtaat ediyorum, sizinleyim" dedikten sonra da virüsten arındırıldı.
Dolayısıyla da Johnson artık Derin Amerika'yla.
Keza İngiltere'nin özellikle Dışişleri bakanları Rothschild'lerden bağımsız olmazdı.
Ama şuanki bakan Dominic Raab onlardan değil.
Pompei'nin kankası…
Bunun yanında ana hedeflerinden birisi de FED'i ailenin elinden almak olan Derin Amerika, derinden derine Londra'da da ekonomi ve finans hamlelerini sürdürüyor.
İngiliz Merkez Bankası başkanlığına aileye uzak, Kraliçe-Derin Amerika'ya yakın bir ismin getirildiği söylentiler arasında…
Ama Prens Charles hala aileyle beraber.
Ailenin Avrupa'daki en belirgin adamı hala Macron.
Önümüzdeki günlerde Derin Amerika'dan Fransa-Macron'a ve onun hinterlandı ülkelere dönük hamleleri gelebilir ve hatta kesin gelir.
Çin, Derin Amerika'nın yaptırım, tazminat ve hatta sıcak savaş tehditlerine rağmen geri adım atmıyor.
Çünkü Çin, ailenin devleti gibi.
Putin'in ülkesi ise ailenin arka bahçesi gibi olmasına rağmen Derin Amerika ile de iş tutma çabasında.
Her ne kadar rahat gözükse de; Putin'in oldukça sıkışık ve darda olduğu düşüncesindeyim.
Kendince sinsi bir strateji ile her iki güçle de dirsek temasında ve bunların birbirini yemesi, yıpratması sonucunda aradan sıyrılacağını düşünüyor olsa da; Putin'in evdeki hesabının çarşıya uymama ihtimali çok yüksek.
Çünkü Derin Amerika'nın uyguladığı petrol stratejisi hala sürüyor ve Putin'in ekonomisi her geçen gün kan kaybediyor.
Keza buna bir de, Putin'in yayılmacılığı ve Rus Hibrit savaş stratejisiyle ülkelerde paralı-sözleşmeli asker taktiğinin getirdiği maliyet eklenirse; Rus ekonomisinin bu yükü kaldırabilme kapasitesi çok düşük.
Bu arada Akdeniz ve mücavir ülkelerde olanlar da bu gelişmelerden bağımsız değil.
Hatta işin göbeğinde, mihenk noktasında.
Pek dikkat çekmedi ama; Erdoğan-Trump görüşmesi sonrası Libya için ortak çalışma kararı alınması oldukça manidar ve önemlidir.
Önceki bir Libya konulu yazımda bahsettiğim gibi; bu müşterek çalışma yaklaşımı bölgede hem Türkiye karşıtı ittifakı zayıflatacak, Rusya'nın Suriye üzerinden Akdeniz'de üslenmesinden sonra Libya'da da üsler kurmasına ve güçlenmesine engel olacak ve hem de Fransa'nın ve ailenin has oğlanı Macron'u biraz daha pasifize edecektir.
Böylelikle Derin Amerika Akdeniz hakimiyetinde aileyi etkisizleştirmiş olacaktır.