Çünkü hain, alçak ve kalleş 15 Temmuz saldırısı sonrası gelebilmesi muhtemel yeni tehlike ekonomi üzerinden idi. Hele de; Erdoğan’nın Başkanlık sistemini gündeme getirmesiyle birlikte, bunu engelleyebilecek en önemli “istikrarsızlık argümanı”nın mali ve finansal olması kaçınılmaz idi.
Silahlı Terörist Darbe Girişimiyle milleti dize getiremeyenlerin, ekonomik bozulma psikolojisi ve döviz yükselişiyle istedikleri sonucu elde edeceklerini düşünüyor olmaları en önemli alternatif idi.
Maalesef 15 Temmuz sonrası dövizde TL aleyhinde ciddi bir yükseliş söz konusudur. Bunun nedenlerini dile getirecek olursak:
• ABD’nin “doları geri çağırması” düşüncesiyle ilintili küresel bazda ülkelerin milli paralarının değer kaybetmesi. Bu bağlamda, FED’in bu politikaya uygun “referans açıklamaları” ve doları ABD’de temerküz ettirme isteği.
• Global düzlemdeki siyasi, askeri ve coğrafi istikrarsızlık, karışıklık ve paraya hükmedenlerin devletler-şirketler dilemması.
• ABD-Rusya-AB-Çin denklemindeki üstünlük çatışması ve bunun gelişmekte olan ekonomilere negatif yansıması.
• Özelde ise; ülkemiz çevresinde ve hinterlandında ortaya çıkan çatışmalar, Terör Örgütleri üzerinden vekalet savaşları, paranın sahiplerinin “bölgesel petrol ve doğalgaz” paylarının maksimizasyonu.
• Ama daha spesifik ve daha net nedeni ise; AB’nin, FETÖ’nün, Clintonist’lerin ve içerdeki İşbirlikçilerin 15 Temmuz başarısızlığı sonrası Türkiye’ye ve Erdoğan’a ayar vermek için planladıkları yeni darbe teşebbüsü amaçlamasıdır.
• Türkiye’ye saldıranlar durmayacaktır ve bir süre daha farklı kulvarlarda, çeşitli doneler ve silahlarla saldırmaya devam edeceklerdir. Bu yüzden iki ay önceki yazımda da bu saldırıların özellikle ekonomi ve finansal boyutla süreceğine ısrarla dikkat çekmiştim.
• Çünkü 15 Temmuz’da bu milletin tanklara, helikopterlere, uçaklara, askeri silahlı saldırılara göğüs gererek, meydan okuyarak pervasızca ölüme yürüyerek taviz vermeyeceğini gördüler. Ama, psikolojileri etkileyecek bir ekonomik sarsıntının ve “acaba kriz mi geliyor, krize mi girdik” algısının etkilerinin çok daha beter negatif sonuçlara sebebiyet vereceğini de düşünüyorlardı.
Şuanda tam da böylesi bir saldırıyla karşı karşıyayız. En önemlisi ise; bu saldırıya nasıl karşı duracağız ve mukavemet göstereceğiz.
• En önemlisi halkın psikolojisi iyi yönetilmelidir. Kriz algısı oluşmasına izin verilmemeli, hükümetin ve özellikle Erdoğan’ın bu duruma hazırlıklı olduğu, tehlikenin her boyutuyla kontrolde tutulduğu, atılacak ekonomik ve mali adımlarla gösterilmelidir.
• Şirketler ve Firmalar bazında döviz rezervleri gözlem altına alınmalı ve bu kişi veya firmaların ihtiyacı olanların haricindeki miktarlar piyasaları rahatlatıcı şekilde organize edilmelidir.
• FETÖ-AB ve FETÖ’yü elinde tutan gücün manipülasyonları aşikare edilmeli ve bu mali saldırının ülkeyi hedeflediği gösterilmeli, bir nevi “suçüstü” yapılmalıdır.
• Milletin dahil olacağı; altın alınması, dövizin bozdurulması, TL’ye özendirilmesi şeklindeki düzenleyici tavsiye enstrümanlar önemlidir ama yeterli değildir. Bu “milliliğin özendirilmesine” matuf çıkışlar sürerken, asıl düzenleyici adımlar radikal ve keskin şekilde atılmalıdır.
• Erdoğan’nın, ekonomi kurmaylarınca daha sık, düzenli ve doğru bilgilendirilmesi, bu çerçevede daha reformist ve yapısal önlemler paketinin açıklanması, taviz verilmeyeceğinin hissettirilmesi somut öneri ve adımlarla yapılmalıdır. Bu bağlamda, durumdan rant devşireceğini düşünenlerin
hesaplarının elinde patlatılması gereklidir.
• Krizden beslenmeyi düşünen sinsi ellerde (firmalar, kişiler, şirketler) saklı dövizin “devlet otorite ve gücü”yle görünürleştirilerek tedavüle sokulması; bu insanların ihanet zihniyetlerine ve süpekülasyon isteklerine aman verilmemelidir.
• Aynı zamanda, yurtdışından gelecek ciddi dövizin (on, yirmi milyar dolar olabilir) piyasaya pompalanarak, döviz artışından rant devşirmek isteyenlerin, pahalı aldıkları dövizin ellerinde kalarak manipülatif yaklaşımları boşa çıkartılmalıdır.
• Bu bağlamda; güçlenen Türkiye’nin varlık algısı ve Erdoğan’nın uluslararası kişisel itibarıyla dışardan gelecek dövizlerle, içerde firmalar üzerinden yapılacak operasyonlarla, milletin “milli refleksi” sonrası atacağı adımlarla, piyasaların döviz ateşi söndürülebilecek ve bu hain ekonomik saldırı da savuşturulacaktır.
• Bu ve benzeri adımlar ve hükümetçe alınacak “mali önlemler paketi” sonrası ve de ABD’de Trump’ın Ocak’da başkanlık koltuğuna oturmasıyla ülkemizdeki döviz piyasaları Şubat-Mart aylarında normalleşme seyrine dönecek ve şer odakları başarılı olamayacaktır.
FETÖ’cülerin ve dahili-harici işbirlikçi kriz sevdalılarının ellerini ovuşturduğu bugünlerde Erdoğan’nın farklı ve derin bir planının da olduğunu düşünüyorum. Özellikle “İçerdeki gizli ekonomik tetikçilerin” deşifresini yaparak, onlara ayar verme düşüncesi içinde bir stratejiyle hareket ettiği kanısındayım. Bu bağlamda; bugünlerde devlet aygıtınca ciddi ekonomik yaptırımlar ve önlemler içeren adımlar için hazırlandığı kanaatindeyim. Bu nedenle de; gizli FETÖ uzantılarının döviz yükselmesinden dolayı ciddi bedeller ödeyeceğini ve kendilerini “açık edecekleri”ni çok yakında göreceğiz.
Erdoğan, milletin “milli ekonomik refleksini” harekete geçirecek söylemlerle yetinmeyecektir. Eminim ve biliyorum ki; bir yandan da, “krize sebep olanların ve kriz fırsatçılarının” defterinin dürülmesi için çalışmalarını sürdürmektedir. Vakti geldiğinde bu “sinsi ekonomik tuzağı” bozacak zecri tedbirleri hepimiz göreceğiz.
Enseyi karartmayalım yeter…
Eminim ki; yaratılmak istenen algısal psikolojik çöküntüyle amaçlanan “Ekonomik Krizimsi Darbe Teşebbüsü” de boşa çıkacak ve ülke ekonomisini “teğet geçecektir”. Yeter ki; kötümserliğe düşmeyelim, psikolojimizi bozmayalım, dik ve diri duralım, saldırının amacını, niyetini, nerden ve kimden geldiğini gözden kaçırmayalım.
Bugün Sayın Cumhurbaşkanımın Kayseri turuna katıldım. Bu konuda ne kadar kararlı olduğunu beyanlarından bir kez daha görüp, izledikten sonra yazıma bir not eklemeye karar verdim.
“Dövizle oyun oynayanların oyuncakları elinde patlayacak.”
Benden söylemesi...
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.