Yeni Dünya'mda ilk günlerim…


Merhaba sevgili Ogün gazetesi ve Ogün haber okurları, yeni bir haftada daha sizlerleyim. Bu hafta sizlere Ogün ailesine önümüzdeki haftadan itibaren yazıları ile katılacak olan Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Ayşe Karakoç’un bebeğin doğumla beraber ilk 20 gününü anlatan "Yeni dünya’mda ilk günlerim" yazısını Bir Portre ile sizlere ulaştırmak istedim. Sağ olsun sevgili hocamız bu düşüncemize, "Memnuniyetle bende sevgili okurlarımıza böylece merhaba demiş olurum" diyerek cevap verince bende yazısını hemen sizlere aktarmak üzere toparladım.

Bana oldukça ilginç ve bilgi yüklü gelen bebeğin ilk 20 günü bakalım sizlere özelliklede bebeği olacak annelere ne kadar eğitici ve ilginç gelecek merak ediyorum. Bu arada bir son not Ayşe hocamız özellikle bebeklerinizle ilgili tüm sorularınızı bekliyor ve önümüzdeki haftadan itibaren bu sorularınıza yazılarında cevap vermeye başlayacaktır. Fazla uzatmadan Bir Portre konuğum Yard. Doç. Dr. Ayşe Karakoç’un hepinizin zevkle okuyacağına inandığım yazısına geçelim…


Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Ayşe Karakoç’un bebeğin doğumla beraber ilk 20 gününü anlatan "Yeni dünya’mda ilk günlerim" isimli yazısında bilinmeyenlerin esrarını çözeceksiniz.

Yenidoğan dönemi; doğum sonu 0-28 günlük zaman dilimini kapsar. Yenidoğanın ilk saatleri, ilk günleri ve haftaları dış dünyaya uyum sağlama çabalarının en fazla olduğu zamanlardır. Bu nedenle; uyum sağlamalarını zorlaştıran çevresel faktörleri (oda ısısı, ışık, gürültü vb.) düzenleyerek bu stresli durumla baş etmelerini kolaylaştırabiliriz.



Merhaba..
Bu benim köşe yazısı olarak ilk deneyimim, her ne kadar bilimsel makale yazma konusunda deneyimli olsam da köşe yazılarında acemi sayılırım.. Neyse ki uzmanlık alanım olan yenidoğan bebek bakımı ve çocuk sağlığı ile ilgili konularda oldukça deneyimliyim. Umarım acemilik yazılarımı çabuk atlatırım…! Kişiyi en iyi kendi anlatır… Bu nedenle ilk yazımı yenidoğan bir bebeğin kendi ifadeleri ile yeni dünyasına uyum sağlama çabalarına ayırdım… Tabi biraz espri de ekledim…

Sevgili Günlük;
1. gün:
Böylesi kötü bir başlangıç beklemiyordum, burası çok soğuk,fazla aydınlık ve gürültülü.. Aman tanrım hortumu da kesmişler..(göbek bağı) Bu ne ya… daha ilk günden soğumaya başladım bu hayattan.. Bu arada anne sütü diye bir şey varmış nerde bulurum acaba bilen varsa söylesin çok acıktım.. Anne karnında bebek 36-37 C ısının yanı sıra ışık ve gürültünün sınırlandığı bir ortamda iken doğduğu an da en az 10 C daha soğuk, çok aydınlık ve oldukça gürültülü bir ortama gelir. Bu ani değişim bebeği strese sokar ve bu duruma uyum sağlamasının kolaylaştırılması gerekir. Bu nedenle bebekler doğar doğmaz sıcak örtülere sarılarak radyant ısıtıcılı bir yatağa alınır ve burada ilk kontrolleri yapılır. Doğar doğmaz en geç ilk 1 saat içinde (30 dk-1 saat) ilk emzirmenin gerçekleştirilmesi gerekir. Çünkü ilk 1 saat sonunda bebek yaklaşık 1-1.5 saatlik bir uyku dönemine geçer ve bu esnada emzirme başarılı olmaz.

2. gün:
Anne sütünün kaynağını buldum nihayet ama süt gelmiyor… Emiyorum emiyorum tık yok..başka yerde mi bu süt acaba..? Hani benim için sorun yok ama fazla emince meme sahibi kişinin canı yandı sanırım bağırmaya başladı... Ne bağırıyorsun be kardeşim açım ben aç… Neyse biraz daha emdim nihayet gelmeye başladı süt denen şey.. Çok yalnızım be günlük..hani içerdeyken de yalnızdım ama yediğim önümde yemediğim arkamdaydı en azından…bak yine aklıma geldi hortumu bile kesmiş şerefsizler ya.. Bu arada çok uykum geldi yine..zzzzzz…. Anne sütünün salgılanmasını sağlayan hormonlar bebeğin emmesi ile harekete geçer. Bu nedenle bebek ilk günlerde her istediğinde (en az 12 kez/gün) emzirilmelidir. Ne kadar çok emzirilirse anne sütü o kadar çabuk salgılanmaya başlar. Yenidoğan bebekler günün yaklaşık 17-19 saatini uykuda geçirirler.

3. ve 4. gün:
Anne sütünü çok sevdim, bu dünyadaki tek dostlarım bu iki meme..iyi ki varsınız… Anne sütünden ayrılınca bağırıyorum geri geliyor.. Uyuyorum… uyanıyorum.. bir bakıyorum gitmişler.. Neyse ki bağırınca hemen geliyorlar..

5. gün:
Bugün 15 kez kaka yaptım..rekorumu geliştirmeliyim.. Dikkatimi çekti her yaptığımda hemen temizliyorlar.. sevdim bunu.. Bu arada dikkatimi çeken diğer bir konuda başımla ilgili.. Amma koca kafalıyım be arkadaş..pat o yana pat bu yana düşüp duruyor bir türlü hakim olamıyorum.. Dikkatli tutsalar da çatlatmasak bari.. Yenidoğanın ilk günlerdeki kakası “mekonyum” olarak adlandırılır. Siyaha yakın koyu renkli, kıvamlı ve yapışkandır. Bu nedenle bebeğin altı sık sık değiştirilmelidir, aksi taktirde temizlenmesi zor olur. Bebekler 1 aydan önce başlarını dik tutamazlar bu nedenle kucağa alındıklarında baş ve boyunlarından desteklenerek tutulmalıdırlar.

6. gün:
Ya arkadaş avucuma ne verseler tutuyorum.. böyle tik gibi bir şey.. Fark ettiler sanırım herkes parmağını veriyor avucuma..mecburen tutuyorum.. Alemin maymunu oldum iyi mi.. Bu arada ne çok uyuyorum ben böyle..bir türlü atamadım şu yorgunluğu.. Biraz daha anne sütü isteyeyim bari acıktım yine.. Ahh ahhh nerde o eski günler..ne güzel hepsi hortumdan geliyordu .. Şimdi işin yoksa em Allah em..şerefsizler kestiler hortumu ya… Bebekler bazı reflekslerle doğar, bunlardan bir tanesi de yakalama refleksidir. Avuç içlerine dokunulduğunda refleks olarak parmaklarını kapatırlar. Bu durum bebeğin merkezi sinir sisteminin sağlıklı olduğunun bir göstergesidir.

7. gün:
Bugün solaryuma girdim..sarılık denen fizyolojik durum nedeniyleymiş bu solaryum.. Çok uykum geldi yine benim yaa..

8. gün:
Bugün biraz daha iyiyim sanki..birazcık alışmaya başladım bu dünyaya.. Daha çok süt içmeye başladım mesela.. Ha birde kaka yapma işini tam alt açma anına göre ayarlıyorum ki etraf kirlensin, eziyet olsun… Napalım be günlük benim tek eğlencem de bu.. Doğum sonu 3. günden sonra bebekler de fizyolojik sarılık denilen bir durum görülebilir (48 saatten önce başlayan sarılık normal değildir patolojik sarılık olarak adlandırılır). Bu durum 7-10 gün sürebilir. Eğer kan değerleri belirli bir sınırın üzerine çıktı ise “fototerapi” denilen mavi ışıkla bebeğin sarılığı tedavi edilir. Ayrıca bu dönemde bebek iyi beslenirse ve kaka sayısı fazla ise sarılığa neden olan atık maddeleri vücudundan kolay atacaktır.

9. gün:
Çok fena hıçkırık tuttu bugün..geçsin diye nefesimi tutayım dedim beceremedim.. Neyse ki anne sütü içince geçti.. Her derde devaymış bu anne sütü, bugün bunu gördüm..

10. gün:
Sütten başka bir şey verdiler bugün bana.. Ne bu arkadaş ya ..yetti artık.. tam yeni alışmıştım süte dayadılar yine başka birşey vitamin mi neymiş.. (D vitamini) Bu arada anne sütü içerken aradan gördüğüm lavuk gündüzleri piyasada yok..sadece akşamları görünüyor..hadi bakalım hayırlısı..

11. ve 12. gün:
Al işte başladı yine arıza vermeye.. Sütten sonra çok feci karnım ağrıyor..eğiliyorum bükülüyorum bin bir şekle giriyorum geçsin diye.. Bari sırtımı ya da karnımı falan sıvazlayın be kardeşim.. Bütün gün gazdan kıvrandım,başıma bela oldu bu durum.. Yaygarayı bastım ben de..diktim herkesi hazır asker bütün gece.. Sonra bi saldım ki evlere şenlik..akabinde hemen uyumuşum ..gerisini hatırlamıyorum.. 10 günden itibaren bebeklerin kemik gelişimini desteklemek amacı D vitamini verilmeye başlanır. 15. Günden sonra bazı bebeklerde nedeni tam olarak bilinmeyen ama bebeğin dış dünyaya uyum süreci olduğu düşünülen gaz sancıları “kolik” başlayabilir. Bebeği rahatlatmak için her emzirmeden sonra gazı çıkarılmalıdır.

14. ve 15. gün:
Bugün annemin suratına kaka yaptım.. Ama ben masumum.. İnsan bebeği poposundan öper mi ya..ayıp olmuş mudur acaba? Neyse hiç kızmadı anne..sanırım beni çok seviyor…

16. gün:
Bugün benden biraz daha büyük biri geldi ziyaretime.. Sevmek amaçlı olsa gerek bi geçirdi hala başım dönüyor.. Sonradan öğrendim kuzenmiş gelen..yazdım bi kenara intikam alınacakkk…

17. gün:
Etrafı daha bi net seçmeye başladım.. Ama ellerime ve kollarıma tam hakim olamıyorum.. sallıyorum öylesine yüzüme gözüme geliyor.. Zevkli bir şey ama dikkat etmem gerek tırnaklar tehlikeli.. annem bugün tırnaklarımı kesmeye çalıştı, huysuzluk ettim.. keşke etmeseydim..bak çizdik tam gözün altını yine..karizma sıfır… Bebekler doğduklarında yaklaşık 20 cm mesafeyi (emerken annesinin yüzünü görme mesafesi) görebilirler. Bu alan ve uzaklık bebek büyüdükçe artar ve netleşir.

18. gün:
Torbalar taktılar ellerime..yüzüme gözüme çarpınca acıtmıyor artık..iyi geldi bunlar.. Sanırım onlar da beni seviyor, benim iyiliğimi düşünüyorlar.. Ama hala geldiğim yeri özlüyorum be arkadaş... geri gitme imkanım var mı acaba..

19. gün:
Nihayet o adamın neden sadece akşamları geldiğini öğrendim.. Meğer bana bakmak için gündüzleri işe gidiyormuş.. Aferin gözüme girdi şimdi bakkk..

20. gün:
Tabi yaaa.. annemin karnındayken de duyuyordum o adamın sesini şimdi hatırladım.. Ona da ilgi alaka gösterdim biraz.. Bağırmaya başladığımda bazen o alıyor beni kucağına.. Meme vardır diye saldırdım ama vermedi lavuk.. Bir ara meme açıkken kıstırdım ama emme olayından bir randıman alamadım..fark ettim ki meme yüzeyi annemden oldukça farklı.. İşitme, dokunma ve koku duyuları bebeklerde oldukça iyi gelişmiştir. Birçok kaynakta bebeklerin anne karnındayken bile anne-babasının ya da çok sık duyduğu kişilerin seslerini tanıyabildikleri belirtilir. Dokunma duyuları en fazla ağız çevresi, dudaklar ve alında gelişmiştir bu nedenle dudak çevresine dokunan her şeye emme refleksi ile karşılık verirler. Koku duyusu ile ilgili olarak ise; doğum sonu 5. günden itibaren bebeğin kendi annesinin süt kokusunu diğerlerinden ayırabildiği bilinmektedir.




OGÜNhaber