Merhaba Sevgili Ogün Haber okurları, yeni bir haftada daha sizlerleyiz. Efendim geçen hafta malumunuz mübarek Kurban bayramı idi ve hepimiz bu güzel bayramı kendimizce yaşadık. Büyüklerimizin elinden öptük, küçükler ellerimizden öptü ve bayramı bir şekilde idrak ettik. Bu vesile ile bendeniz geçmiş Kurban bayramınızı bir kere daha kutluyor, ülkemize barış ve huzur getirmesini diliyorum.
Bayram vesilesi ile beraber olduğum sevgili yazar arkadaşım Nalan Erbaş, benimde yıllar öncesine dayanan dostluğum olan büyüğüm değerli sanatçı Orhan Gencebay’a yaptığı ziyaret ve sohbeti anlatınca kendisine "Haydi Nalan bu hafta Portreyi sen yaz, hem Portre asli yerine dönsün, hem de bu senin kaleminden bu büyük sanatçıyı dinleyelim" dedim. Sağ olsun kabul etti ve yazdı. Şimdi sizlere zevkle okuyacağınız, sevgili Nalan Erbaş’ın kaleminden Bir Portre ve Orhan Gencebay…
Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük 'değer'lerden birisi Orhan Gencebay
O halkın gözünde sanatçı kimliğinin yanısıra bir "gönül adamı"..
Bir insanı tanımanız için onunla vakit geçirmeniz gerekmiyor. Zaten, herkesin böylesine büyük bir değeri yakından tanıması imkansız.
Ancak onun sözlerinden, bestelerinden, hayata bakış açısını iyi-kötü tahmin edebiliyorsunuz. Sözleri, şiirleri, besteleri ve yaşam tarzıyla etrafa saçtığı pozitif enerjisini hissedebiliyor ve kimliğinide anlayabiliyorsunuz.
Röportaja gittiğimizdeki bizleri karşılama şekli bile onun insan tarafının ne kadar duyarlı, nezaketli, zarif ve gelenekçi olduğunu gösteriyor. Kendisine duyduğumuz saygının meğer ne kadar yetersiz kaldığını bizleri ağırlama şeklinden anlayabildik ve böylesi bir gönül adamı tarafından onore edilmenın hazzını yaşadık.
Yetişmiş olduğu kültür, aldığı eğitim ve ruhundaki lezzet onun diğer sanatçılardan çok daha farklı olduğunu hemen gösteriyor. Aile yaşantısına verdiği önem ve çocukluğundan almış olduğu edeple ruhunu bütünleştirmiş olması Orhan Gencebay'ın eserlerindeki "vazgeçilmez"i oluşturuyor.
Bizlere, insan ruhunun hiç bir zaman değişmediğini, sevginin ve nefretin yüzyıllar önceki hissi nasılsa şimdi de aynı olduğunu söylediğinde biraz şaşırdık. Fakat düşündük ki "sevgi" aynı sevgi, "nefret" aynı nefret.. Konuştukça çoğalan derin bilgisine hayran olmamak elde değil. Sayın Orhan Gencebay'ın insanı bu kadar güzel anlamış ve araştırmış olması takdire şayan geldi bizlere. Aslında çok şaşırmamak gerekir. Değilmi ki tüm eserlerinde sevgileri, acıları, ağıtları, umutları, umutsuzlukları, yangınları, dilekleri en akılda kalıcı sözlerle ve yüreklere kazınan ezgilerle süsleyerek beynimize yerleştirmiş..
Bir insan bu kadar duyguyu hissetmeden nasıl yazar diye düşünüyor insan ister istemez. Hissediyor çünkü insanı araştırıyor ve çözmeye çalışıyor.
Orhan Gencebay'ın ulaştığı noktaya henüz ulaşabilmiş Türk bestecisi henüz yetişmemiştir. Orta Anadolu ritmini bozlaktan damıtır, country jazz sıcaklığında dantelleştirir, bağlama solo ile batı normlarını sentez yapar ortaya işte böyle şaheserler çıkarır. Bilgiyle harmanlanmış duygu yoğunluğundan oluşan tüm eserleri de o yüzden kemikleşmiştir ülkemizde.
O araştırmacı kimliği ve işine aşık olan bir insan olarak ülkemizin müzik kültürüne büyük katkıda bulunmuştur.
Eğitimin her alanda olduğu gibi müzikte de "şart" olduğuna inanan ve bu uğurda eğitime bir çok katkıda bulunan Gencebay, memleketinde de okullar yaptırarak eğitime maddi anlamda da destek olmuş sanatçılarımızdandır.
Sanat, her duyguyu içinde barındır, o yüzden sanatçılar diğer insanlara nazaran daha naiftirler. Orhan Gencebay da bu duygu oldukca yogunlaşmış ve bu yüzden aşk'a, sevgi'ye, ihanet'e, terkedilmişliğe en güzel ve en yalın sözlerle beste yapmış bu sayede öğütler vermiştir.. Sosyal sorumluluğunu, sanatçı kimliğiyle örtüştürmeyi başaran nadir insanlardan biridir. Gencebay, insanların sevgisini ve güvenini besteleriyle kazanmış biri olarak sosyologların inceleyip hakkında kitaplar dolusu "insanlık tarifi" yapması gereken bir ekol'dür.
Bir çok şarkısında inceden sosyal mesajlar veren, şu anki Türk müziği'nin omurgasını oluşturmuş besteleri bir yana, güfteleri çok daha ilgi çekici yaşayan bir müzik efsanesidir. "Sevemedim karagözlüm" adlı eseri dünyada en çok başka sanatçılar tarafından söylenmiş eserdir. Saymakla bitmeyecek esere imza atmış bir "dev"dir Orhan Gencebay.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde eserleri tutkuyla dinlenmiş bu sayede ülkemizi tanıtım adına da vatanına hizmetleri olmuştur. Akdeniz ülkelerinde, Ortadoğuda, Asya'da, Avrupa'da dinlenmiş ve adaptasyonları yapılmıştır.
Bilim, felsefe, astrofizik konularını çok iyi araştırmış biri olarak fikirleriyle insanları şaşırtmayı başaran ve hala kendisine bir şeyler katıp bunları halkıyla paylaşmak için çabalayan bir dünya adamı'dır ORHAN GENCEBAY..
Her duygunun bir hastalık olduğunu düşünürsek, Orhan Gencebay'ın eserlerinin, "AŞK"… tarih boyunca bütün anlatıların en gözde konusudur. Orhan Gencebay, Karacaoğlan’dan daha mahçup, Elvis’ten daha mütevazidir. Gencebay’ın şarkı sözlerinde, bazı dizeler şimşek gibi parlar: “her şey hak’tan amma zulmetmek kuldan / gönül bir zalimi sevdi ne yapsın?” ya da “bir zamanlar benim sevgilimdin / yanımdayken bile hasretimdin / şimdi başka bir aşk buldun / mutluluk senin olsun…” gibi..
Aşk'ın gerekirse sevdiğinden vazgeçmek olduğunuda anlatır dizelerinde..
Bestelerini bir başucu şiir kitabı olarak okumak üzere bastırmasını dört gözle bekliyoruz.. Çünkü; Orhan Gencebay herşeyden önce muhteşem şiirlere imza atmış bir "şair"dir.
Orhan Gencebay, daha öncede dediğim gibi başlı başına araştırılması gereken özel bir insandır. Sanatçı kimliğinden çok hümanistliği, bu halkın gözünde takdir edilmenin ötesinde sevgi seliyle ödüllendirilmiştir.
Sayfalarca anlatsak ta sadece 10'da birini ifade edebileceğimiz Türkiyenin önemli şahsiyetlerinin başlarında gelen, değeri paha biçilemez, eşsiz ve veliahtsız bir sanatçıdır Orhan Gencebay..
Evet sevgili okurlar o güzel üslubu ile büyük sanatçı Orhan Gencebay’ı anlattı bizlere değerli arkadaşım Nalan Erbaş, kendisine bir kere daha teşekkür ediyorum.
Haftaya yeni Bir Portre’de buluşmak ümidi ile sağlıcakla kalın.