Ruth Bader Ginsburg…
Bu kadın geçenlerde 87 yaşında vefat etti.
Tüm Amerika bu ölümü konuşuyor.
Daha doğrusu ölümden ziyade sonrasını…
Bazılarımızın sandığı gibi;
Doğu Akdeniz'i, Suriye'yi, Çin'i, Rusya'yı, Avrupa ülkelerini ve hatta popülaritesi bitmeyen Pandemi'yi değil,
Ve hatta 35-40 gün kalmış ABD seçimlerini bile değil…
Bu kadının ölümü ve sonrasını konuşuyor.
Peki neden bu kadar önemli veya bu ölümün nesi önemli..?
"Supreme Court"
Yani ABD Anayasa Mahkemesi,
Amerikan yargısının en üst makamı,
Bizde TBMM'ye denk gelen ABD Kongre ve Senato'sunun da üstündeki en önemli merci,
Atanan üyeler ölene kadar o makamda kalırlar.
Veya kendi istekleriyle emekli olurlar…
9 Kişi. Amerikan Anayasal sisteminin dokuz temel taşı.
ABD lise öğrencilerinin isimlerini ezbere bilmesi gereken dokuz kişi.
Diğer bütün hakimlere "
hakemlik-hüküm" anlamında "
judge" denirken bu dokuz kişi aynı zamanda "
adalet" anlamına gelen "
justice" ünvanına da sahip.
Şimdi en önemli nüansa geliyorum.
Bu "
Supreme Court" denen mahkeme ABD seçimleriyle ilgili şikayetlerin de nihai karar vericisi…
3 Kasım-Salı günü ABD’nin Başkanlık seçimi var.
Ve şimdiden seçimlere şaibe karışıp sonucun mahkemeye gideceği söylenmeye başladı bile…
İşte Ginburg denen bu kadın seçim sonuçlarını nihai karara bağlayacak mahkemenin üyesi idi…
Kadının kendine haslığı yok mu..?
Elbette var.
Bu mahkemeye seçilen ikinci kadın üye.(daha sonra da atanan kadın üyeler oldu)
Trump’ın bile "
Muazzam bir hayattı, muazzam bir kadındı" dediği bir kadın.
RBG diye ünlendi,
Hakkında film ve belgesel yapıldı.
Ama şuanda tartışılan kadının ne kadar tarafsız, önemli ve popüler olması değil.
Yerine kimin geleceği…
İşte bu nokta şans her başkana gülmüyor.
Mesela bu kadın
Bill Cilinton tarafından atanmıştı.
Gorge W Bush,
Baba Bush,
Obama bu şansa sahip oldular ve bu mahkemeye üye atadılar.
Ama yine en şanslı kişi Trump gibi görünüyor.
İki üye atadı ve üçüncüsü de şimdi yolda…
Eğer Trump bu atamayı da yaparsa yüksek mahkemede Cumhuriyet'çiler 20-30 yıllık bir çoğunluk gücüne sahip olacak.
Yani üçe karşılık altı gibi…
Trump'ın hakkı mı, hakkı…
Senato'ya bir isim önerecek ve atama yapılacak.
100 üyeli senatoda 51 oy alması yeterli olacak.
Cumhuriyet'çilerin 53 üyeye sahip olduklarını da düşünürsek; mümkün mü, mümkün…
Fakat bir de "
Topal Ördek" durumu var.
(Amerikan siyasetinde görev süresinin sonuna gelen başkanlar için kullanılan bir kavram)
Seçime ramak kala böylesi "
yüksek ve yüce" bir makama atama yapmak etik değildir, ahlaki olmaz ve yapılmamalı, deniyor.
Hakkaniyet payı var mı..?
Ziyadesiyle var.
Giderayak böyle bir atama, En Yüksek Mahkemenin izzet ve azametine halel getirir deniyor.
Ama bence Trump bu fırsatı kaçırmayacak ve bu makam için Senato'ya yeni bir üye önerecektir.
İlginç değil mi..
Koskoca Amerika,
Dünya'yı yeniden dizayna çalışan, Yeni Dünya ve Yeni yüzyıl inşa eden Amerika, bu konuyu tartışıyor.
Bir de ne o öyle
; "kendi istekleriyle emekli olmadıkça ölene kadar görevde kalırlar" hükmü.
Olmaz olamaz.
Olmamalı değil mi…
Ama burası Amerika ve oluyor; olmaya da devam edecek.
Belki de bu sistem ABD'yi
Küresel Güç yapıyor.
Böyle böyle, "
Great Amerika" olmuşlar belki de.
Görünürde "
koskoca Amerika'ya bak, tüm gündemi bir mahkemeye üye atamak" gibi olsa da; galiba Amerika'yı Amerika yapan sır da, burada olsa gerek…
Bir nevi otokontrol ve check and balance sistemi…
(Check and balance ne demek?
-Yasama yürütme ve yargının birbirlerini sınırlandırması.
-Kuvvetler Ayrılığı yani denetleme ve dengeleme sistemi…)
Düşünmeye değer bir durum…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.