“Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölü demeyiniz. Zira onlar diridirler. Fakat siz bunu anlayamaz, idrak edemezsiniz.”
Kimse kızmasın; benim için aslolan vatandır, vatan için şehitlik makamına erenlerdir.
Ve Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi “Mevzu bahis vatan ise, gerisi teferruattır.”
Terörü lanetliyorum.
Terör nerden, kimden ve nasıl gelirse gelsin lanetliyorum.
Terörün sağı, solu, dinlisi, dinsizini ayırt etmeksizin lanetliyorum.
Bu bağlamda Ankara’daki terör olayını da asla tasvip etmiyorum ve şiddetle, en ağır şekilde lanetliyorum, kınıyorum ve telin ediyorum. Fikri, ideolojisi, siyasi görüşü ne olursa olsun, kişisel ve siyasi düşüncelerime tam ters ve zıt kutupta da olsa şiddeti ve böylesi bir katliamı asla tasvip etmiyorum.
Ankara’da yapılacak miting'in niteliği, kurgusu ve amacının ne olduğu günler önceden belliydi ve maalesef ne acıdır ki amacına da ulaştı. Devlete, millete, vatana, hükümete düşmanlık etmek için sipere yatmış olanların ekmeğine yağ sürdü. Olayın hemen akabinde söylenen sözler, gösterilen tepkiler, hedef alınan değerler dikkate alındığında, bu olayla nerelere varılmak istendiği gün gibi ortadadır. Ama bunlara rağmen bu olayı, yapanları, tertipçilerini ve olayın pimini çekenleri şiddetle lanetliyorum.
Ülkemiz bu olayın sebep ve sonuçlarıyla meşgulken bazı önemli şeylerin pas geçilmesini de asla istemiyorum. Bu yüzden de, dikkatleri çekmekte fayda görüyorum.
Ramazan bayramından beri onlarca şehit verdik. Askerimiz, polisimiz şehit oluyor, gazi oluyor ve cansiperane mücadelesine devam ediyor. Dün üç yaşındaki yavrusu ve hamile karısının yanında bir polisimiz ve bugün iki askerimiz şehit oldu.
Bu noktadan hareketle yoğun ülke gündemi içinde şehitlerimize olan hassasiyetimi ve onların şahadetleriyle ilgili duyarlılığımı en üst düzeyde dile getirmek istiyorum. Kimse kızmasın ama benim için aslolan vatan için, devlet için ve ülkenin birlik beraberliği için canını veren, mücadele eden ve bu uğurda gözünü kırpmadan şehit olanların yeri tartışmasızdır.
Evet provakatif olarak çok planlı ve kalleş şekilde ülkemizi, devletimizi, hükümetimizi zora sokmak için Ankara’da olan olay ve ölenleri asla göz ardı etmiyorum olayı lanetliyorum. Ama kimin ne için öldüğü, hangi amaçla can verdiği, ve vatan olgusuna nasıl baktığı benim için önemli, olmazsa olmazdır.
Ne acıdır ki; şehitlerimiz için kılı kıpırdamayan HDP’lilerin, Paralel Yapı mensuplarının ve kimi medyanın ilgisi nedense bu olaya bir anda odaklanıverdi. Ne hikmetse bir anda hümanisttik duyguları kabarıverdi. Gözlerim yaşarıyor bu duyarlılığa…(!)
Beyler, ülkenin bekası ve birliği için aylardan beri askerimiz, polisimiz can veriyor, kör mü olmuştu gözleriniz, nerdeydi bu müşfik insan severliğiniz ?
Yoksa Erdoğan’a, hükümete ve devlete karşı ölümler olunca bu makbul ölüm de, vatanı korumak ve PKK’lı itlere karşı verilen canlar önemsiz mi ?
Soruyorum sizlere benim Ankara’daki patlamada ölenlere gösterdiğim duyarlılığı sizler neden şehitlerimize göstermiyorsunuz, neden kalleşçe katledilen askerlerimize göstermiyorsunuz, neden vatan için tazecik körpe bedenlere sıkılan kurşunlara karşı göstermiyorsunuz…
Bu ne yaman çelişki ey hümanistler !
Yoksa siz ölümleri kategorize mi ediyorsunuz. Yoksa şu terör makbul, şu terör kötüdür diye mi düşünüyorsunuz ?
Yoksa benim teröristim iyidir mi demek istiyorsunuz?
Beyler bu ülke hepimizin, aklınızı başınıza almalısınız, sonra çok geç olabilir. Terörü iyi veya kötü diye işinize geldiği gibi, menfaatlerinize uygun şekilde sınıflandırmaya kalkarsanız o koruduğunuz “terör” emin olun ki, sizi de vurur ve vuracaktır da… Benden uyarması!..
Gelin hep birlikte terörün her türünü lanetleyelim, telin edelim, kınayalım…
Hele de hepimizin varlık sebebi, yaşam nedeni, var olmamızın yegane sembolü vatanımız için canlarını veren şehitlerimizle ilgili ayrı bir parantez açalım yüreklerimizde. Unutulmasın ki; vatana kurşun atanla vatan için kurşun atan asla bir değildir ve bu milletin maşeri vicdanında bir olmayacaktır da. Bu millet düğüne yollar gibi askere yolladıkları Mehmetçik’leriyle, onların şahadetiyle hiçbir ölümü eş tutmaz ve tutmayacaktır. Bu nedenle de, benim gönlümde, inancımda, itikadımda şehidimin, Mehmetçiğimin, gazilerimin yeri bambaşkadır ve öyle olacaktır.
Ankara’daki elim olayı takip ediyorum ve ne acıdır ki; buradan bile siyaset devşirenleri, husumetlerini pekiştirenleri, devlet düşmanlıklarını kusanları görüyorum. Erdoğan nefretinin, hükümet düşmanlığının, devlet husumetinin gözleri nasıl kör ettiğini üzülerek görüyorum. Terörün siyasi kanadı HDP başkanının ölümlerden rant devşirme çabasını, bazı medyanın devlet düşmanlığını körükleme gayretini ve Paralel Yapı’nın sınır tanımayan alçaklığını görüyorum. Böylesi elim ve acı bir olaydan bile ihanetler, kinler, husumetler ortaya dökülüyor.
Herkes eteğindeki taşları döküyor ortalığa. Bu olayın akabinde bile ortaya koyulan ihanetlerle ilgili savcılıkları göreve davet ediyorum. Bu olayları bile çarpıtarak terörü makulleştirmeye ve meşrulaştırmaya çalışarak, devlete düşmanlık yapanlarla ilgili suç duyurusunda bulunuyorum.
En başta da söyledim; terörün her türünü lanetliyorum, kınıyorum, kahretsin diyorum.
Ama;
Vatan için canını veren, cansiperane mücadele ederek, elini kolunu kaybeden, şahadet şerbetini içen askerimizi polisimizi hiçbir ölümle, hiçbir olayla, hiçbir durumla yan yana getirmem, eş değer görmem ve görmeyeceğim de !
Kimse kızmasın; benim için aslolan vatandır, vatan için şehitlik makamına erenlerdir. Ve Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi “Mevzu bahis vatan ise, gerisi teferruattır.”
Yeni 'Bir Portre'de güzel acısız yazılarda buluşmak ümidi ile sağlıcakla kalın.