1918-İspanyol Gribi Salgını sonrası yüzyılın en büyük salgınıyla karşı karşıya olduğumuz bugünlerde; bir başka önemli, değerli ve kıymetlidir.
Kimden mi bahsediyorum…
Doktor, hemşire, yönetici, idari personel; kısaca başhekiminden odacısına kadar tüm Sağlık Çalışanlarından…
Onlar bizim;
Kahramanlarımız,
Sağlık askerlerimiz,
Virüs terörizmine karşı canını siper edip; halk sağlığını korumaya çalışan muhafızlarımız.
İçinden geçtiğimiz günler herkesin ve hepimizin itina göstermesi, önlemlere riayet etmesi ve hassas davranması gereken bir süreç.
Neden peki.?
Çünkü virüsün bulaşması ve yaygınlaşması riski büyük.
Bu yüzden devlet ve konunun otoritesi bilim insanları "Evde Kal" diyor.
Sen, ben, o, biz, siz; bir şekilde evde kalabiliyoruz.
Kimilerimiz işini evinden yürütebiliyor.
Bazılarımız bilişim imkanlarıyla evden organize olabiliyor.
Ama doktorlar, hemşireler..!
Onlar çalışıyorlar.
Hastanedeler,
Hatta evlerine gidemiyorlar,
Aile fertlerinden uzaklar.
Çünkü doğrudan saldırı ve yoğun virüse en maruz kalabilir durum ve konumdalar.
Bizler "bir" risk altındaysak, Sağlık Ordumuz "on" risk altında, maalesef.
Ama buna rağmen cansiperane mücadele edip, işlerini yürütüyorlar.
Yanıbaşındaki evine gidemeyip, kamu misafirhane ve otellerde kalmak zorunda kalıyorlar.
Bu yoğun çalışma içinde virüse maruz kalıp yoğun bakımda yatanlar var.
Hayatını kaybeden şehitler var.
İstanbul Çapa Tıp hocası Prof. Cemil Taşçıoğlu koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.
Mekanı cennet olsun.
Hocamıza minnet doluyuz, şükran borçluyuz.
Ruhun şad olsun, hocam.
Hal ve durum böyleyken; sağlık çalışanlarımıza öncelikle devlet olarak daha bir farklı ve özenli davranmak zorundayız.
Böylesi kritik süreçte onların koruyucu ve korunucu malzeme ve materyallerini eksik bırakmamalıyız.
Maske, tulum, eldiven, dezenfektan, solüsyon vb. gibi ihtiyaçlarını acilen gidermeliyiz.
Maddi ve psikolojik boyutla ne yapılsa eksik olacak bile olsa; yapılabilir şeyleri azami ölçüde yapmalı ve yalnız olmadıklarını hissettirmeliyiz.
Başka ülke hekimleri çalışmaktan kaçarken,
ABD ve İtalya gibi ülkeler cazip maddi imkanlarla ülkesine hekim çağırırken;
Bizim hekimlerimiz, hastane çalışanlarımız, sağlık yöneticilerimiz cihad yapar gibi, savaş verir gibi, ibadet eder gibi,
Geriye bakmadan, geri dönmeden, hastalanma ve ölüm riskine rağmen,
Çalışıyorlar, mücadele edip virüsü etkisizleştirme çabasındalar.
Onlar doktor, hemşire ve sağlık çalışanı ya…
Sanırız ki biyonik varlıklar.
Sanırız ki; onlara virüs, mikrop, enfeksiyon işlemez, hiç hasta olmazlar.
Yok efendim yok.
Onlar da et, kemik ve ruhtan müteşekkil, sen gibi, ben gibi; yatan, kalkan, uyuyan, hastalanabilen bireyler.
Üstelik hastalıklara sebebiyet veren ortam ve olgularla iç içe durumdalar.
Ve hemen, her an ve hepimizden daha fazla maruz kalabilir konumdalar.
Onlar da korkuları, üzüntüleri, endişeleri, kaygıları olan insanlar.