Recep Tayyip Erdoğan, ne istiyor?..

Merhaba Sevgili Ogün gazetesi ve Ogün Haber okurları; bu hafta sizlere geçen hafta kısa bir sohbet yapma imkanı bulduğum Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan'ın dış politika özellikle de Ortadoğu konusundaki nabzını ölçmeye çalıştım, sonuçta bu kısa sohbetten edindiğim düşüncelerimi siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.

Bildiğiniz gibi Arap Baharı’yla birlikte Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da taşlar yerinden oynamaya başladı. Hepimizin malumları üzere Tunus’la başlayan, Yemen, Mısır’la devam eden bu sosyolojik bilinç; gerek dışsal etkilerle, gerekse de oluşan özbilinçle devam etti. Şu anda ise Suriye’de maalesef ki çok dramatik şekilde sürmektedir.

Tüm bu hareketler  insanların bireyselliklerini yok eden  ve yok sayan yönetsel zihniyetlerin ilelebet payidar kalmayacağının ve mutlaka bir an gelip sönmeye mahkum olacaklarının göstergesidir.
Ortadoğu ise; tarihin hemen her döneminde sancının merkezi olmuş ve savaşlar katliamlar bu bölgeden eksik olmamıştır.

En huzurlu dönemini Osmanlı hükümranlığı altında iken yaşamışlar ve maalesef 20. yüzyıl ile birlikte yine kan ve gözyaşı bu coğrafyanın adeta kaderi haline gelmiştir.

20. yy ile başlayan süreçteki makus gidiş yaşanan toplumsal tepkimelerle değişim ve dönüşüm şeklinde birtakım sosyal kırılmaları başlatmıştır. Bu noktada yeni jenerasyonun daha birey merkezli düşünce yapısı ve daha özgür zihin platformu etkili olmuş, bilişim imkanları da eklenince sosyal patlamalar şeklindeki halk ayaklanmaları olarak kendini göstermeye başladı. Bu noktada 2002 de Türkiye’de iktidara gelen Recep Tayyip Erdoğan hükümeti ve onun liderliğinin de çok büyük moral motivasyon boyutlu itekleyici etkisi büyük olmuştur.Artık Ortadoğu halklarının yönetimlerine rağmen Türkiye’yi örnek alan ve bu yönüyle de fiiliyata dökülen yürüyüşü başlamıştır. Tarihi geriye döndürmenin de imkanı yoktur.

Peki Recep Tayyip Erdoğan ne istiyor?... İsrail’e tepki veriyor, İsrail’in Devlet Terörünü lanetliyor, mısırda konuşuyor, Suriye konusunda dimdik tavrını belli ediyor, Filistin davasına sahip çıkıyor…
Yani Tayyip Erdoğan ne istiyor?…

Tayyip Erdoğan Ortadoğu’nun makus kaderi artık değişsin istiyor, İslam alemi artık silkinsin ve kendine gelsin istiyor….

İslam ülkeleri yöneticilerine  sesleniyor ve halklarının sesine kulak vermelerini atalet ve tembellikten  kurtulup bu sese uygun bir yönetsel yapıya kavuşmalarını istiyor..

İslam ülkelerine  imamesi dağılmış tesbih taneleri gibi ayrışıp kalmamalarını ve bir an evvel toplanmalarını  ve tek yumruk olmalarını istiyor…

Zulme karşı sessiz kalmayın, zulme rıza zulumdür ey Ortadoğu, ey İslam alemi diyor….
Birkaç milyonluk İsrail’in zulmüne, katliamlarına, zalimliklerine sessiz kalmayalım ittifak içinde olalım, bilesiniz ki ihtilaf zaafı, ittifak ise zaferi getirir diyor…. Bir ve beraber olalım istiyor…
Filistin sorunu çözülmeden Ortadoğu’ya huzur gelmez diyor… bu sorunu dayanışma içinde çözebiliriz diyor ve istiyor.. Bu konuda Arap birliği teşkilatına, Arap ligi teşkilatına kalkın ayaklanın ve zulme sessiz kalmayın diyor…

Filistin’e sesleniyor ve El-Fetih örgütüne Hamas’a sesleniyor ve kendinize gelin aranızdaki nifak ve ayrılıkları bitirin, bitirmezseniz İsrail zulmüne devam eder diyor…

BM’ye  ve Güvenlik Konseyinin üyesi egemen devletlere sesleniyor ve sizin tarafsızlık teranesi altındaki, İsrail yanlısı “tek taraflı” tarafsızlığınıza inanmıyorum diyor… İslam ülkelerine birlik olursak BM konusunda daha büyük güce erişir yaptırımlar konusunda daha kuvvetli oluruz diyor.

Tüm İslam aleminin ve hatta Afrika ve Uzak Asya’daki pek çok mazlum halkların kendisinin bu dik ve omurgalı duruşuyla can bulduklarını ve ümitlerinin yeşerdiğini görüyor ve onların sesi olmak istiyor...

Mısır Başbakanı “ Tayyip Erdoğan Ortadoğu’nun lideridir” diyerek bunu o coğrafyanın en etkili ülkesinin sesi olarak dile getiriyor ve Tayyip Erdoğan da buna uygun şekilde “ nemelazımcılık” içinde İsrail’in ve ona açık-gizli destek veren Batılı güçlerin ve ABD’nin bu yaptıklarının  büyük zalimlik olduklarını  coğrafyadaki  tüm İslam ülkelerine hatırlatıyor.

Bir Müslüman bir zulüm görünce “ya eliyle düzeltir, ya diliyle konuşur, ya kalbiyle buğzeder” hadisi çerçevesinde zulme sessiz kalanlara sesleniyor…

Ey Ehli İslam  kalkın, uyanın,silkinin ve kendinize gelin… Beşikteki bebeği, seksen yaşındaki nineyi katleden katillere artık karşı duralım, sesimizi yükseltelim, tüm dünyaya  İsrail’in zulmünü gösterip tepki koyalım  istiyor….

Suriye’de caniliği babadan tevarüs etmiş genetiği boyutuyla zulme devam edip, bir yıldır halkını katleden oğul Esad’a tepki veriyor, onun zulmünün bitmesini istiyor çaba sarfediyor… İslam ecdadımızın ruhuna muvafık olarak mazlumun yanında yer alalım diyor ve istiyor…

Tıpkı Milli Şairimiz Mehmet Akif’in taaa 1913 yılında söylediği ve halen de tazeliğini kaybetmemiş beyitlerindeki gibi sesleniyor İslam ümmetine; bırakın ayrılıkları, nifakları, ikilikleri diyor;

Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam,
Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam,

Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
Fikr-i kavmıyyeti(ırkçılık mezhepçilik) şeytan mı sokan zihninize?
Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir.
Bunu bir lahza unutmak ebedi sefalettir…
Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;
Kaldırın ayrılık esbabını(ayrılık sebeplerini) artık aradan.
Girmeden tefrika(ikilik) bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.

Evet yüreklerimiz topluca vursun, birlik  için atsın, tek yürek, tek kalp tek yumruk olalım istiyor ve diyor ki; Biz tek yürek olalım, ittifak içinde birbirimizin ızdırabını hissedip ona uygun davranalım da;
“Öleceksek de adam gibi ölelim” diyerek yarın ruz-i mahşerde Yaradan’ın karşısına çıkmaya yüzümüz olsun demek istiyor……

Evet sevgili okurlarım bence Tayyip Erdoğan; artık İslam dünyasının kendine hak ettiği yerde olmasını ve Dünya yönetiminde söz sahibi olmasını istiyor ve bu konuda artık gemileri yakmış durumda. İstikrarlı bir şekilde yürüyor çizdiği yolda. Haftaya yeni bir Portrede buluşmak ümidi ile sağlıcakla kalın.

OGÜNhaber