Bu hafta sizlere birbirinden ilginç iki kardeşi, çoğunuzun tanıdığı Avustralya'da uzun yıllar yaşadıktan sonra ülkelerine dönüp burada başladıkları yönetmenliğe,önce İmaj firmasında Cemal Noyan ile ortaklık yapan daha sonrada kendi şirketlerini kurarak yönetmenliğe devam eden yakından tanıdığım iki güzel kardeşimi Cem ve Tarkan Özel kardeşleri konuk edeceğim sizlere.Türkiye'nin gelmiş geçmiş en önemli sanatçılarından birisi olan Barış Manço'nun bir sözü ile hayatlarına bir yön vererek uzun yıllar yaşadıkları Avustralya'dan Türkiye'ye dönen Cem ve Tarkan Özel kardeşler, Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul için hazırladıkları proje ile çok iddialılar
B.PORTRE- Öncelikle hoş geldiniz. ''Bir Portre''ye konuk olduğunuz için teşekkür ederim. Lafı fazla uzatmadan söyleşimize geçelim, okurlarımıza kendinizi tanıtır mısınız?
CEM ÖZEL- Hoş bulduk, biz de bizi konuk aldığınız için teşekkür ederiz. Türkiye'ye
yıllar önce tatile geldiğimizde Barış Manço ile tanışma fırsatını bulduk, bizi Moda'daki evinde ağırlarken, kafamıza girerek söylediği bir şey hayatımızı değiştirdi: ''Çocuklar sizin yeriniz Türkiye'' bu aşamada Avustralya'da film şirketimiz devam etmekteydi ve Türkiye ile Avustralya arasında sürekli gidip geliyorduk. İstanbul'a yerleşip Türkiye'yi denemek istedik. İlk iki yılımız Türkçe öğrenmek ile geçti, sonra piyasada birkaç iş yaptığımızda buraya da alışmış olduk Türkiye'yi çok sevdik ve Türkiye'nin değerini bazı Türklerin çok iyi anlamadığını gördük. Maalesef yurtdışının gereksiz özentisi birçok gencimizi de gördük.
Sektör Reklam'da çok profesyonelken Televizyon ve Sinema alanında hala çok açık bir alan olduğunu gördük, ve özellikle sinema alanında ilerlemek üzere kendi şirketimizi kurduk. Türkiye'nin özellikle efsaneler ülkesi olduğunu görünce kesinlikle dünyaya satabileceğimiz çok kaliteli filmler yapabileceğimizi gördük. Truva filmini Türkiye'de Türkler tarafından yapılmalıydı, maalesef bu durumları Türkiye iyi değerlendiremiyor ve bizlere ait olan büyük efsanelerin yabancılar başka topraklarda çekiyor.
Son 27 yılımın Özel Efektlerle geçirmenin verdiği avantajlarla Türkiye'de çok kaliteli Hollywood düzeyinde yapabileceğimiz filmler olduğuna inanıyorum.
Avustralya'da sinema-televizyon okuyup ve orada öğrendiklerimizi ve Avustralya piyasasında uzun yıllar profesyonel ekipler ile çalışıp iyi projelerde öğrendiğimiz ve uyguladıklarımızı artık İstanbul'da uygulamak istiyoruz.
İnanıyoruz ki doğru projeler ve doğru ekipler bir araya gelmeyi başarabilirse, İstanbul küçük bir Hollywood olabilir. Bu örnekler özellikle Avrupa'ya baktığımızda birçok şehirde uygulanmakta. Beş yıl önce Prag ciddi bir atılım yaparak birçok Hollywood projesini kendisine çekmesini başardı. Çok pahalı olan Hollywood, artık Prag'da yarı fiyatına büyük projeler gerçekleştiriyor. Romanya, bu adımlarda ilerlemekte. Avustralya Sydney, sinema projeleri start alacak, bazıları Türkiye'yi hedeflerken, bazıları da Avrupa pazarını hedefliyor.
Artık yurtdışına açılarak sinema sektöründe İstanbul'un da çok kaliteli projelere imza atabileceğini kanıtlamalıyız. Spor ve müzik alanlarında Türkiye, birçok güzel projeye imza atarak Hollywood ayarında sinema projelerini gerçekleştiriyor. Biz inanıyoruz ki doğru projelerde İstanbul aynı adımları atabilir. Benim uzmanlık alanım olan ''özel efekt'' bunun önünü açacaktır çünkü sinemada en zor ve en pahalı sahneler özel efektler içerenlerdir. Artık sinema sektörü'nde kalitesini yükselterek hak ettiği dünya pazarında yerini almalıdır.
TARKAN ÖZEL â€'' Hoş bulduk. Türkiye'de son 10 yılda birçok projeye imza attık,İstanbul'da reklam sektörü çok ileri boyutta ve artık Amerika'ya bile reklam filmi çekebilecek kalitedeyiz. Ama televizyon ve sinema alanında ilerlemek istiyorsak çok çalışmamız lazım, maalesef televizyon yapımcılarının çoğu bütçe ve zaman yetersizliğinden dolayı kalitesiz projeler üretmekte. Bu kaliteyi arttırmak için de yapımcıların çoğu çaba sarf etmemekte, ama birkaç yapım firması çok kaliteli üretimler yapmakta.
Sinema, televizyonun bir adım önünde ilerlemekte, en azından son yıllarda daha kaliteli gişe yapan güzel filmler izlemekteyiz.
Bu sektöre yatırım yapan kişi sayısı az olduğundan, devletin desteği ile bu sektörü daha ileri taşımaya talibiz. Bir yönetmen olarak her zaman savunduğum en önemli kural, bu işin ekip işi olduğudur. İyi ekip ve sağlam senaryo projeyi her zaman başarılı kılar.
Bu ülkede çok para harcanarak filmlerin battığını gördüm. Anlamadıkları,iyi bir proje için çok para gerekmiyor, iyi bir proje için iyi bir ekip gerekiyor.
Daha çocukken Avustralya'da bu örneği bizzat yaşadım. Bütçesi olmayan bir film şirketi, bir araya iyi bir ekip getirerek bir plan yapar, görüntü yönetmeni yıllardır buzdolabında sakladığı bayat filmi kullanarak, bütçesizlikten kurguyu resmen mutfak masasında elleri ile filmi kesip aseton ile yapıştırarak ve ünsüz yeni oyuncuları kullanarak ''Mad Max'' filmine imza atıyorlar ve Mel diye biri dedikleri ''Mel Gibson'' doğuyor. Bu film ile beraber Avustralya film sektörü doğuyor ve ardından geçen 25 yıl'da Avustralya Sydney, Hollywood'a dönüşüyor. Türkiye'de ise sinema sektörü ''Eşkıya'' filmi ile ciddi bir hareket kazanmıştır. Her şey ağır ilerlediğinden henüz sinema, gerçek ve hak ettiği bir sektör olamamıştır. Bu alanda umudumuzu yitirmeden çok çalışmalıyız. B.PORTRE- Türkiye'de yapmayı düşündüğünüz yeni projeleriniz neler olacak?
CEM ÖZEL- Bu yaz mevcut sinema ve belgesel projelerimiz start alacak, bunlardan beni
en heyecanlandıran 2010 İstanbul projesidir. Hollywood kalitesinde prestij tanıtım yaparak, Türkiye'de henüz yapılmamış ''özel efektler'' ile donatılmış eski dönem İstanbul canlandırılacaktır. Constantin den Fatih Sultan Mehmet'e ve günümüze kadar nefes kesen görüntü teknikleri ile bir proje hazırlanmaktadır. Yıllardır yurtdışında yaşamış birisi olarak Türkiye'nin yanlış ve eksik tanıtılmasından sıkıntı duyan, duyarlı bir yönetmen olarak bu durumu değiştirmek bir vatan borcudur.
TARKAN ÖZEL â€'' Türkiye'de kendi şirketimizin yanı sıra yeni kardeş şirketimiz olan ATCO Entertainment beni çok heyecanlandırmaktadır. Bu yeni oluşum ile güçlü ve tüm dünya piyasasına İstanbul'u sokacak olan büyük projeler hedeflemekteyiz. Yabancı yapımcılar ile dünya piyasasına sinema projelerini, bizim topraklarımızda çekmeyi hedefliyoruz. Türkiye'deki mevcut teknoloji ve elemanlar yüksek kalitede proje üretmek için mevcuttur. Bizlere düşen görev sadece doğru insanları bir araya getirmektir. Gerisini sinemanın sihri halledecektir.
B.PORTRE- Sinema sizin için ne anlama gelir?
TARKAN ÖZEL â€'' ''Sinema, doğru insanların bir araya getirme sanatıdır.'' Bunu başardığımızda doğru sinerji ve enerji, özel bir sihir ile sinema perdesine yansır ve perdedeki duyguları seyircinin kalbine dokunur. Bu durum başarıyı getirir. Sonuç olarak sinema duygu işidir. Dünya'nın neresinde olursak olalım hepimizin duyguları aynıdır.
B.PORTRE- Benim soru sormama gerek kalmadan gündemi açıp içtenlikle birçok konuda bizleri aydınlattınız. Son olarak iki kardeş, üstelik ikiz kardeşsiniz ve aynı dalda ilerleyen iki kardeş, peki iş hayatınızda da beraber olmanız size hiç sorun yarattı mı yoksa bu bir avantaj mı sizler için?
CEM ÖZEL â€'' Keşke üçüz olsa idik.
B.PORTRE- Kısa ve çok anlamlı bir cevaptı. Türkiye'ye geldiğinizden sonra biliyorum ki birçok film ve efektlerde imzanız var. Acaba yapmak istediğiniz ama bir şekilde henüz yapmadığınız projeleriniz var mı?
TARKAN ÖZEL â€'' Tabi ki var, örneğin büyük bir heyecan ile başlayıp ortaklarımız yüzünden yapamadığımız bir ''Hür Kuş'' projemiz var. Türkiye'nin ilk savaş kahramanı ve ilk pilotu ayrıca ilk Türk uçağını yapan kişi. Bu projeyi bir gün mutlaka gerçekleştireceğiz. Ayrıca bir Çanakkale projemiz var, Çanakkale'de şehit olan bir Türk askerinin mektubundan yola çıkarak oluşmuş bir hikaye, bu da bizim için çok önemli bir proje ve mutlaka yapmayı düşündüğümüz Nuh'un Gemisi ile ilgili bir çalışmamız var bu üç proje de bizi çok heyecanlandırıyor. Kısmet olursa bunları mutlaka yapacağız.
B.PORTRE- Mutlaka başarırsınız, zira hem genç hem de çok yaratıcı kişilikleriniz var. Türkiye'deki oyuncuları nasıl buluyorsunuz,dünya ile karşılaştırırsanız bizdeki oyuncular ne kadar başarılı?
CEM ÖZEL â€'' Avustralya' da oyuncu olmak için önce 4 yıl okuman gerekiyor, okulu bitiren kişiler önce figüranlık yapmaya başlıyor. Burada başarılı olursa ancak oyunculuğa geçebiliyor. Türkiye'de başarılı oyuncular var ama süfle (sesli çekim) olmadıkça oyunculuk gelişemeyecektir. Zira gerçek oyunculuk sesli çekimde ortaya çıkar.
B.PORTRE- Sizlerle söyleşi yapmak çok zevkli idi, ilerde sizlerle tekrar beraber olmayı ümit ederim. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
TARKAN ÖZEL â€'' Bir konuya tekrar değinmek istiyorum biz 33 yıl Avustralya'da yaşadık, gençliği izliyorum bazen umutsuz görüyorum, yabancı özentiliği had safhada ve bir kısım gençlik bu umutsuzlukla cevabı yurt dışında arıyor.
Halbuki, cevap ülkemizde, yapılacak tek şey bu cevabın ülkemizde olduğunu gençlere göstermekten geçiyor.
B.PORTRE- Bu güzel söyleşi için teşekkür ediyorum her ikinize de, bu haftanın Bir Portre'sine renk kattınız.
Bu haftanın Bir Portresi'nin konukları sevdiğim iki yönetmen kardeşimle söyleşimizi tamamladık, bu arada bu iki genç kahramanın aldıkları yabancı kültüre rağmen özlerinden hiçbir şey kaybetmemiş olmaları da beni mutlu etti. Kendilerine canı gönülden başarı dileyerek vedalaştık.
Sizlerlerle haftaya yeni bir portrede buluşmak üzere sağlıcakla kalın diyerek vedalaşıyorum. CRA 14.Haziran.2009 Pazar - 04:32:00