Ama gündem duruyor mu..?
Hayır…
Suriye konusu hareketlendi.
Sanki Esad dönemi bitiyor gibi…
Ama asıl üzerinde durmak istediğim konu; Libya…
Dengeler değişiyor, hareket fazla ve Türkiye Destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti inisiyatifi her geçen gün daha da ele alıyor.
Türkiye virüs sürecini boş geçirmedi.
Bilakis fırsata çevirdi ve Libya'da mevzi kazanmayı sürdürdü.
Bu konuda en baştan beri devlet ve hükümetin çok iyi iş çıkardığını söylemiştim.
Ve hala da o kanaatteyim.
Libya stratejisi gayet akıllıca ve iyi ilerliyor.
BM'nin tanıdığı Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) bağlı güçler pazartesi günü sabah saatlerinde Vatiyye Hava Üssü'nü Hafter'e bağlı güçlerin elinden aldılar.
Burası oldukça stratejik bir nokta.
Burada bir Rus Hava Savunma Sistemiyle çok sayıda mühimmat ele geçirildi.
Harekatta Türk SİHA ve İHA'larının payı çok büyüktü.
Ama ilginç olan ise;
Üssü koruyan Vagner denen Rus paralı milislerin bir hafta önce Tunus üzerinden bölgeden çekilmesiydi.
Bu durum, Türkiye ile Rusya'nın tıpkı Suriye konusunda olduğu gibi bir mutabakat mı var ki sorusunu akla getirdi.
Şuanda hedef Hafter'in elindeki son üssün olduğu Tarhuna kasabası.
Burası da ele geçirilince psikolojik ve askeri üstünlüğü kaybetmiş olan Hafter'in şarteli çekilecek gibi.
Çünkü İtalya UMH'ya açık desteğini deklere etti ve görüşme talebinde bulunan Hafter yerine, onun Meclis Başkanını çağırdı.
Türkiye’nin tezlerini kabul etmiş vaziyette…
Durum Rusya boyutuyla da ilginç bir hal almaya başladı.
Lavrov'la telefon görüşmesi için talepte bulunan Hafter reddedildi.
Birleşik Arap Emirlikleri ise Libya'da acil ateşkes çağrısında bulundu.
Peki bu neyi işaret ediyor…
Türkiye destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin Hafter güçlerini bitirmeye yakın olduğunu…
Çünkü BAE Hafter'e verdiği o kadar destek sonrası, boşuna ateşkes çağrısında bulunmaz.
İngiltere'de Kraliyete yakın kaynakların şu beyanatı ise çok ilginç.
"Türk SİHA ve İHA'larından yerde hareket edip, kaçabilecek bir zırhlı araç yok"
İngiltere’den bunu duymak oldukça manidar.
İsrail'in de Libya politikasında ciddi farklılığa gittiği duyumları alıyorum. Bu konuda, Suudi Arabistan ve BAE'den farklı angajmanlara yöneldiği kanaatindeyim.
ABD ise ilginç bir Libya konusunda genel olarak sessizliğini koruyor.
Peki öyle mi..
Kapalı kapılar ardında Türkiye odaklı ciddi görüşme ve istişareler yapıldığını düşünüyorum. Adeta "birileri konuşsun biz ise mesafe katedelim" şeklinde…
Libya gibi coğrafyada, bu boyutta gelişmeler olurken sizce de ABD'nin sessiz ve bigane kalması mümkün mü…
Sonuç olarak;
Libya konusu yeni bir evreye giriyor.
Çünkü Tarhuna'dan sonra hedef Fizan.
Fizan neden önemli…?
Çünkü Hafter'e bağlı güçlerce kontrol edilen en zengin petrol yatakları burada.
Burayı elde tutmak için birileri Hafter'i kurban vermeye hazırlar.
Ki durum oraya doğru gidiyor.
Aynı Suriye'de Esad'ın gidicileşmesi gibi…
Tüm bunlar cereyan ederken; dün "Türklere, Libya tarihinin en büyük hava harekatını başlatıyoruz" diyerek kaybettiği psikolojik ve itibarî üstünlüğü yeniden canlandırmaya çalışan Hafter beyhude çaba içinde…
Sekiz savaş uçağı gönderdiği söylenen Rusya ise Libya'da elini güçlendirme peşinde.
Hafter sonrası süreç için güç konsolidasyonunda…
Bu çıkış gidişatın seyrini tersine çevirebilir mi..
Hiç sanmıyorum.
Ama dikkate alınmalı mı,
Tabi ki alınmalı…
Çünkü dün dedim, bugün de diyor ve yarın da diyeceğim ki; Rusya güvenilmez bir partner.
Putin güvenilmez bir lider.
Bu arada; Türkiye'nin yakın zamanda tıpkı Libya'da olduğu gibi başka bir ülkeyle de "münhasır deniz bölgesi" anlaşma yapması sürpriz olmaz.
Artık Tunus mu olur, Cezayir mi, Fas mı…
Bekleyip göreceğiz.
Ama en başta dediğim gibi; virüs var diye dünya durmadı ve küresel stratejiler son hızıyla ve hatta daha hızlanarak devam ediyor.
Libya ve Suriye konusunda önümüzdeki günler sürprizlere gebe….