Küresel gerçekleri akıl gözüyle görebilmek tek çaredir!..

IMF,
Yani, Uluslararası Para Fonu teşkilatı…
Ne zaman kurulmuştu?
1944'de, İkinci Dünya Savaşı sonunda doların rezerv para olarak kabul edildiği Bretton Woods'ta kurulan bir teşkilat.
Yani Amerika'nın,
Yani doların sahiplerinin,
Yani "Güç ve Akıl" sahiplerinin planı ve isteği doğrultusunda kurulan/kurdurulan bir teşkilat.
189 ülkenin üye olduğu bir kuruluş…

İşte bu IMF, geçen gün "Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nun Nisan-2022" sayısını yayınladı.
İçerikte iç açıcı bir şey var mı?
Çok üzgünüm ki, yok.
Özellikle, Rusya-Ukrayna savaşının etkilerinin küresel ekonomik büyümeyi düşüreceğini tahmin ediyor.

Sizleri sıkmadan, özetle ne dediğine bir bakalım.
Savaşın Küresel Toparlanmayı geciktirdiğini/geciktireceğini söylüyor,
Bu yıla ilişkin küresel büyüme tahminini yüzde 4,4'ten yüzde 3,6'ya indiriyor,
Bu bağlamda Amerika/Çin/Almanya/İngiltere de dahil olmak üzere küresel ekonomiye yön veren ülkelerin de büyümelerinin azalacağını dile getiriyor.
Rusya'nın ise 8,5 oranında küçüleceğini öngörüyor.
Bu nedenle de ülkelerin faiz artışları yapacağını,
Parasal sıkılaştırmayı artıracağını,
Ve bazı gelişen ülke ekonomilerinde ise, maalesef sıkı maliye politikaları, başka bir deyişle; kemer sıkma yaklaşımlarının kaçınılmaz olacağını dile getiriyor.

IMF'in bu açıklaması neden önemli?
Yazımın başında, IMF'e dair o bilgileri özellikle verdim.
IMF'in söyledikleri Amerika'nın ve dolayısıyla da doların sahiplerinin söylemidir.
Son birkaç yıldır söyleyegeldiğim gibi "Yeni Düzen" macerası devam ediyor.

Bu arada unutmadan söylemeliyim;
IMF, Covid tehlikesinin tamamen bertaraf olmadığına, halen Çin'de ve özellikle üretim merkezi nitelikli bölgelerinde görülen karantina/kapanma tedbirlerinin küresel ekonomik riskleri ciddi anlamda artırıcı etki oluşturacağına parmak basıyor.
Bu ne anlama geliyor?
"Çin'le işimiz bitmedi,
Covid üzerinden Çin'i ve Çin'in üretim kapasitesi vasıtasıyla da ülkeleri dizayn etmeye devam edeceğiz…" demektir.

İşin özeti şudur;
Plan tıkır tıkır işliyor,
Ve bedeli ne olursa olsun, "yeni düzen treni" hareketine devam edip, hedefine varacaktır.
Şimdi ise ekonomik enstrümanların kullanılma sürecidir.

Bakınız,
Lübnan moratoryum, Sri Lanka ise iflasını ilan etti.
İnişler/batışlar/bitişler en zayıf halkadan başladı,
Devamı gelecek mi?
Maalesef evet ve çok maalesef ki halka genişleyerek hem de…
Yaklaşık bir yıl önce bir yazımda devletlerin batışlarına/yönetimlerin düşüşlerine ve hatta rejimlerin/sistemlerin, haritaların değişeceğine dikkat çekmiştim.
Adım adım oraya doğru gidiyoruz.
Senenin ikinci yarısında, çok daha vahim durumlara şahitlik edeceğiz.

Hal böyleyken,
Gelişmeler bu cihette cereyan ederken,
Ülkelerin ayakta kalabilmesini sağlayacak en önemli unsur, hangi ülkenin nerede durduğuna/kimle iş tuttuğuna ve nasıl konumlandığına bağlı hale geldiği bir kompozisyon yaşıyoruz.
Ki, Rusya'nın Ukrayna işgali kararı,
Çıkan ve daha çıkması muhtemel sonuçlar bunun en büyük işaretidir.

Sonuç:
Türkiye'nin son birkaç aydır küresel gerçeklik çerçevesinde hareket ettiğini görmek, yeni şartlara uygun konumlandığını fark etmek, akıl ve akılcılık doğrultusunda gerçek bir "kazan-kazan" yaklaşımı sergilediğine şahitlik etmek, ülkemiz adına beni çok umutlandırıyor.

Sıklıkla vurguladığım gibi,
Romantizm ve hamasetten uzak şekilde bu adımları pekiştirdiğimiz takdirde, bir süre daha artan ve artacak olan sıkıntılardan kaçınılmaz şekilde biz de nasibimize düşeni alacak olsak da; birkaç yıl sonrası için çok daha kazançlı ve Türkiye'yi öne çıkartacak imkanlar elde etmemiz çok muhtemeldir.

Arkadaşlar,
Büyük resim bize bunları gösteriyor.
Eğer ki, içe kapanmadan,
Yaklaşan seçimlerin şehvetine kapılmadan,
Devasa küresel bir seçimin eşiğinde olduğumuzun bilinciyle hareket edersek; kazanan ve/veya bu süreci en az kayıpla kapatan nadir ülkelerden birisi Türkiye olacaktır.

Lütfen ve lütfen başımızı kaldırıp/gözümüzü iyice açıp/akıl gözümüzü kullanarak büyük resme odaklanalım!..
Tek ihtiyacımız olan budur!



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber