Zaman; "ben demiştim, söylemiştim. İktidar şöyle yapmasaydı, Erdoğan şunu yapsaydı" diye konuşma zamanı değil.
Zaman; dahili ihtilafları rafa kaldırıp stratejik, dikkatli, akıllı ve akılcı "intikam" zamanıdır.
Birkaç noktaya dikkat çekmek ve tespitte bulunmak istiyorum.
Öncelikle ve özellikle soğukkanlı agresif, akıllı cesur, diplomatik askeri hareket etmek zorundayız.
Devletimiz ve askerlerimiz mutlaka gerekeni yapacaktır.
Buna eminim ve herkes emin olsun.
Evet, kabul ve tahammül edilemez kalleş ve kahpece bir saldırıya maruz kaldık.
Kış kış'lığını, Rus Rus'luğunu yaptı.
Ama içeride sığınmacılara dönük kaşıma ve provakatif söz ve söylemler işitiyorum.
Sakın ha bu tarz komplo teorilerine pirim vermeyelim, algı operasyonlarıyla hareket etmeyelim.
Yoksa asıl kaybı o zaman veririz.
Sakin olalım demiyorum ama soğukkanlı olmaya mecburuz.
Diğer bir husus;
Görünürde Rejime ama asıl Rusya'ya mutlaka misliyle karşılık verilmelidir ve verilecektir.
Çünkü Rusya muhatabının Ukrayna olmadığını farketmeli.
Kırım'a çökerken Ukrayna aciz kalmış uluslararası kamuoyu kısık sesiyle engel olamamıştı.
Suriye konusunda ise aynı şeyin olamayacağının gösterilmesi şart ve mutlaktır.
Bu bağlamda; ister Rejim Güçleri diyerek, isterse de doğrudan ama bir şekilde Rusya'ya zayiat verdirilmeli ve Putin silkelenmelidir.
Bunun için ne yapılmalıdır, yapılacaktır..?
TBMM savaş kararı almalı mıdır.?
Kesinlikle almalıdır.
Kararlılık ve caydırıcılık için bu şarttır.
Bu bağlamda Trump'la yapılacak muhtemel görüşme ve NATO'nun tavrı çok önemlidir.
Erdoğan Trump'tan ve NATO'dan muharip güç istemeyecektir.
Muhtemelen Rusya'nın Suriye'de kurduğu hava savunma sistemlerinin etkisizleştirilmesini talep edecektir.
Bu tesis edildiği takdirde sahadaki Suriye Milli Ordusu ve TSK, kara harekatını rahatlıkla realize edebilecek güç ve sayı ve yetenektedir.
Hava destekli bir harekatla çok hızlı şekilde en güneydeki gözlem noktamızın güneyine de inilecek potansiyel ve kabiliyet mevcuttur.
Eğer Trump ve NATO bu desteği vermezse ne olur.?
Türkiye durmaz ve siyasi hedeflerine uygun askeri harekatı yine başlatır.
Zor olur, sıkıntılı olur, riski fazla olabilir.
Ama Rusya'nın askerlerimize saldırısını sineye çekmez, şehitlerimizin intikamından vazgeçmez.
Kendi göbeğini kendi keser.
Bunun aksi hezimet duygusudur ve psikolojik kayıptır.
İki bin yılı aşkın devlet geleneğine sahip Türkiye bu ricat ve hezimet duygusunu yaşamaz, yaşayamaz.
Ağır bedel ödese de; daha ağır bedeller ödetir, ödetmelidir, ödetecektir.
Türk Hava Kuvvetlerinin kabiliyet ve potansiyeli Suriye hava sahasına girmeden de hedefleri vurabilecek ve etkisiz hale getirebilir imkandadır.
Eğer Batı ve ABD böylesi kritik kavşakta Türkiye'ye kısmi de olsa destek (Rus hava savunma sistemlerinin etkisizleştirilmesi) vermezse mültecilerle ilgili Avrupa kapılarının açılmasının bedeliyle yüzleşir. Bu ise AB için çok ağır sonuçlar doğuracaktır.