Türkiye-Kıbrıs ilişkileri iyi gitmiyordu.
Olmuyordu Akıncı ile…
Başka denizlere yelken açmayı, yabancı limanlara demir atmayı istiyordu…
26 Ağustos'ta, yani tam 52 gün önce bu duruma dair bir yazı kaleme almıştım.
O yazımın sonuç kısmıyla bu yazıma başlıyorum.
"…Kıbrıs'ta aklı selimin galip geleceğini, Doğu Akdeniz eksenli yaşanan küresel hengamenin Anavatan ve Yavru Vatan'a halel getirilmesine müsaade edilmeyeceğine kaniyim.
Bu bağlamda;
Türkiye ile uyum ve ahenkle Türkiye-Kıbrıs işbirliğini, kardeşliğini ve ortak menfaatini maksimize edecek; zulümkar EOKA'cılara, Yunan emeline, Fransız küstahlığına ve bölgede çıkar peşinde olan devletlere fırsat vermemek için Ersin Tatar yönetiminde bir hükümetin tesis edileceği inancındayım.
Ersin Tatar ise;
Daha bir sorumluluk bilinciyle,
Tarih ve istikbal şuuruyla,
Halkın eleştirilerine dikkat ederek geniş bir yelpaze oluşturması gerçeğinden hareketle;
Sorumlu bir devlet adamlığı refleksini sergilemelidir.
Buna mecbur ve hatta mahkumdur.
Çünkü Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin istikbali ve ülkesel menfaatleri her şeyin ve herkesin üstündedir.
Zaman fedakarlık zamanıdır.
Zaman tefrika, ayrışma ve Türkiye husumeti zamanı hiç değildir.
Başta Tatar olmak üzere; Ada'nın tüm politik figürleri bu bilinç ve algıyla hareket etmek zorundadır.
Yoksa yarın tarih nazarında hiçbirisi hesap veremez.
Zaman, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye'nin tam ve eksiksiz dayanışma, işbirliği ve tek yumruk olma vaktidir.
Kıbrıs Türk Halkının da, bu bilinç ve şuurla sandığa gidip en doğru kararı vereceğine inancım sonsuzdur…"
Evet bu yazımdan tam 52 gün sonrasına, yani bugüne dönecek olursak;
"Sağduyu" ve "Jeopolitik" denen iki kavram var.
Ulusal ve uluslararası siyasette çok kullanılır.
Hatta klişe haline gelmiş bile denebilir.
Mesela;
"Sağduyu galip geldi",
"Jeopolitik ve jeostratejik durum bunu gerektiriyor.." gibi gibi…
Peki bu iki kavramın anlamı nedir, ne demektir.?
Sağduyu: Doğru, gerçekçi, akla uygun ve yerinde yargılar verme yeteneği.
Jeopolitik: İçinde bulunulan coğrafyanın ve onun yanı sıra ekonomi, nüfus vb. gibi faktörlerin, bir devletin siyaseti üzerindeki etkisi.
Şimdi Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin seçim sonuçlarına bakarsak;
Sağduyu kazandı…
Yani Kıbrıs Türk'ü doğru, gerçekçi, akla uygun ve yerinde bir karar verdi.
"Ortak akıl" ve "Türkiye ile Birlikte" yaklaşımı galip geldi.
Kıbrıs Türk'ü "Jeopolitik gerçekliğin" güncel gereğini gördü ve ona göre karar verdi.
Yani Kıbrıs Türk'ü, içinde bulunduğu coğrafyanın, ekonominin, demografik durumun gereği cihetinde tercih sergiledi.
Ve Ersin Tatar kazandı.
Siyasette her zaman iki iki daha dört etmiyor.
Seçmen, tercihini parti liderlerinin tercihine de teslim etmiyor.
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bugün bunu gördük.
Mustafa Akıncı kaybetti, Tatar kazandı.
Peki kim sevindi, kim üzüldü..?
Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan üzüldü, Türkiye ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sevindi.
Bu bile aslında sonucun ne kadar önemli, stratejik ve manidar olduğunun göstergesi.
Yeni Dünya Düzeni kurulurken ve olayın mihenk taşı Doğu Akdeniz'e taşınmışken,
Bölge final noktası haline gelmişken,
Ve Ada, jeopolitik/jeostratejik haliyle sabit bir donanma gemisi gibiyken,
Ada ile Türkiye'nin politik birliği, stratejik beraberliği ve "Ortak Akıl" yaklaşımı olmazsa olmaz mesabesinde önemliydi.
Akıncı'yla bu tesis edildi mi idi/edilebilir miydi..?
Maalesef hayır..!
1974 Barış Harekatı öncesi Kıbrıs'lı Türklere zulüm ve katliamları yapan sanki Rumlar değilmiş gibi davranan bir Akıncı vardı.
Türkiye'ye meydan okumayı, karşı çıkmayı ve Rumlara mavi boncuk dağıtmayı tercih eden bir Akıncı vardı.
Her fırsatta Türkiye'nin Kıbrıs harici politikalarını bile eleştirmeyi maharet sanan bir Akıncı vardı.
Türkiye ile uyum, ahenk ve ortak akıl/ortak politika tesisini "biat" olarak görüp, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin küçümsenmesi gibi algılayan ve göstermeye çalışan bir Akıncı vardı.
Bu yüzden de; çok çok Hayır Olsun ve hayırlı oldu inşallah.
Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Tatar'ı yürekten kutluyorum…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.