Kerç Köprüsü'nün vurulması ve Rusya-Ukrayna savaşında girilen yeni evre!

15 Mayıs 2018 için "tarihi bir gün" demişti.
Çünkü Rusların 100 yıllık hayali gerçekleşiyordu.
2014'de Kırım'ı ilhak eden Putin söz vermişti ve bu sözü yerine getirmenin gururunu yaşıyordu.

Kerç Boğazı Köprüsü veya Kırım Köprüsü diye isimlendirilen geçitten bahsediyorum.
Avrupa'nın en uzun köprüsü,
19 km. uzunluğunda,
Teknik ve doğal tüm zorluklara rağmen inşa edildi.

Kırım'ı, Rus anakarasına bağlayan bu köprü, oldukça stratejik bir öneme sahip…

8 Ekim 2022'de yine "tarihi bir gün" yaşandı ve Ukrayna bu köprüyü vurdu.
Patlama, Ruslar tarafından adeta Putin'in kalbine yapılan bir saldırı gibi algılandı.

Rusya durur mu?
Mümkün mü; hemen saldırılara başladı.
Çünkü Kerç Köprüsü'nü vurduranlar ve hatta vuranlar (ben patlamayı Ukrayna askerlerinin bile yaptığına inanmıyorum da, neyse) Rusya'dan gelecek hamleyi ve Kiev başta olmak üzere Batı sınırındaki Liviv'e dahi saldıracağını biliyorlardı.

Önümüzdeki günlerde daha çok Avrupa'ya mesaj mesabesinde, daha ilginç ve sofistike Rus saldırılarına şahit olacağız!

Bu olayla birlikte Rusya-Ukrayna savaşı yeni bir evreye girdi.
Sadece Rusya veya sadece Ukrayna açısından değil; özellikle Avrupa/Amerika ve mücavir ülkeler açısından da yeni bir süreç başladı.
Bu olay, Ekim girdiğinden beri peş peşe yaşanan ve birbirinden bağımsız olmayıp, doğrudan veya dolaylı şekilde birbirini tamamlayan olağanüstü gelişmeler zincirine atılan önemli bir halka oldu.

Neler olmuştu; gelin hafızalarımızı biraz tazeleyelim;
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü petrol üretimini iki milyon varil kısmaya karar verdi,
—Deutsche Bank ve Credit Suisse gibi iki dev bankanın batma tehlikesiyle başbaşa olduğu kamuoyuna açıklandı,
Bu iki bankada baş gösterecek bir krizin, 2008 krizinden 4-5 kat daha büyük bir hasara yol açacağı yorumları yapılmaya başlandı.
—Papa Françis, başta bu iki banka olmak üzere, Vatikan'ın tüm finansal varlıklarının çekilerek Vatikan İor Bank'a getirilmesini söyledi. Bir hafta geçmesine rağmen haber yalanlanmadı,
—Avrupa Birliği Rusya'ya yaptırımlar konusunda mutabakata varamadı.
Tüm bunlar olurken Ukrayna'nın Kerç Köprüsü'nü vurması ve sonrasında verdiği mesaj aslında Rusya'dan ziyade tüm dünyaya idi.

Peki, bunlara dair yorumlarım neler?
Ben, yaklaşık 5-6 yıldır ileri sürdüğüm ve iddia ettiğim teorimin arkasındayım.
Bu gelişmelerin de, Yeni Düzen planının realizasyonu yolunda atılan adımlar olduğuna kuşkum yok.
Çünkü bu iki büyük bankayı büyüten ve 100 trilyon dolarlık mükellefiyet düzeyine getiren, "Yeni Düzen" dediğim yeni sistematiğin dizaynırı olan aynı akıl ve güçtür.

Keza, Amerika eliyle karşı çıkıyor görünse de, petrol üretiminin kısılmasını isteyen de yine "Güç ve Akıl" sahipleridir.
Hakeza, Rusya'ya yaptırımlar konusunda gevşeyen ve istenilen mutabakatı tesis edemeyen Avrupa'ya ayar vermek için Ukrayna'ya/Zelensky'ye Kerç Köprüsü'nü vurdurarak savaşı yeni bir evreye sokan da, yine aynı güç ve akıldır.

Arkadaşlar,
Enflasyon küresel ölçekte artmaya devam edecek.
Hatta derinleştiği artık aşikare hale gelen ve daha da genişleyerek derinleşecek olan resesyon (durgunluk) eşliğinde…
Eş zamanlı, faiz artırımları da sürecek,
Sadece Amerika'da değil; Avrupa Birliği de artırmak zorunda kalacak…
Ve bu durum, Avrupa'yı olağanüstü sıkıntılarla yüz yüze getirecek.

Düşünsenize,
Almanya gibi dünyanın sanayi devi bir ülkede endüstriyel üretim düşmeye başladı.
Üstelik enflasyon yüzde 10'lara erişti.
Sadece Almanya mı?
Bütün Avrupa ülkeleri yükselen enflasyon ve perakende satışlarda ciddi düşüşlerle karşı karşıya…

Bu arada bazı ilginç şeyler de oluyor.
Mesela, Amerika'da tarım dışı istihdam verileri olumlu ve işsizliğin azaldığı şeklinde geliyor.
Hem de FED'in kararlı ve devamlı faiz artırımlarına rağmen…
Biliyor musunuz; ben, bu tarım dışı istihdam verileri ve azalan işsizlik rakamlarına pek de inanmıyorum.
Neden?
Çünkü FED'in/Doların Sahipleri'nin planlarının ana enstrümanlarından birisi de ekonomik enstrümanlar ve alt madde olarak da faiz artırımı ve parasal sıkılaştırmadır.
"…işte bakın, faiz artırsak da Amerika'da resesyon yaşanmıyor. O halde tam gaz devam" demek için verilerle oynadıklarını düşünüyorum.
Çünkü her faiz artışı ve yakılan dolar, doların değerini ve önemini biraz daha artırmakta; böylelikle de doların sahiplerinin küresel belirleyicilikleri ve planladıkları süreçler tıkır tıkır işlemektedir.

Ne olacak? Gidişat nasıl gelişecek?
Krizler devam edecek,
Kimse, öyle birkaç ay sonra veya 2023-2024'e varınca bitecek gibi beklemesin.
Hatta çeşitlenerek/derinleşerek sürecek.
Sertleşecek, savaş/çatışma/iç karışıklıklar doğuracak.
Çünkü bu kriz/krizler sarmalı bir plan dahilinde ve planın final evresidir.

Türkiye'ye gelince…
Açıkçası Ukrayna-Rusya gerginliğinin girdiği yeni evreden dolayı kaygılarım arttı maalesef.
Türkiye'nin Rusya'ya uygulanan yaptırımları konusunda zorlanmasından tedirginim.
Ki, maalesef THY/BOTAŞ/Petrol İthalatı üzerinden sıkıştıracaklarına dair duyumlar alıyorum doğrusu,
Tıpkı, Mir Ödeme Sistemiyle ilgili kamu bankalarının sistemden çekilmek zorunda bırakılması gibi!

Avrupa üzerinden gelecek böylesi bir dayatma ve zorlamanın Türk ekonomisini daha bir zorlayacağı ve zora sokacağından korkuyorum.
İhracatımızı yüzde 60-70 oranında Avrupa'ya yaptığımızı düşünürsek az bir zorlamanın çok büyük negatif sonuçlar doğurması kaçınılmaz…
Ama Türkiye'nin, Rusya ve Ukrayna ile olan ilişkilerinde mevcut pozisyonun devam etmesinin pek de mümkün olmayacağını Türk devlet yetkililerinin bildiğini ve buna uygun senaryo/pozisyon alternatifleri düşündüklerini varsaymayı tercih ediyorum.

Özetle;
Bundan sonraki süreç Türkiye de dahil; bütün gelişen ekonomiler için çok daha zor geçecektir.
Ekonomik veriler daha da kötüleşecek,
Gıda krizi daha da derinleşecek,
Enerji konusu daha bir hissedilir sıkıntıya dönüşecektir.
Sizleri rakamlara/verilere boğmak istemedim ama tüm veriler bu cihette ve ufukta düzelme emaresi görülmüyor.
Bu da demektir ki; halkların/bireylerin/toplumların yaşamı daha zorlaşacak/her geçen gün daha bir beter hale gelecektir!

Not:
Kılıçdaroğlu, bir Amerika ziyareti gerçekleştirdi.
Aldığım duyumlar, pek de memnun kalmadığı cihette…
Özellikle aday belirleme konusunda kendisi haricinde birinin aday gösterilmesinin daha uygun olacağına dair düşünce ve önerilerin Sayın Kılıçdaroğlu'nun biraz moralini bozduğu söyleniyor…
Zaten, kokusu çıkar yakında…


Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber