İsrail yine saldırdı.
Gerekçe ise Jerrah Mahallesinde dört binanın boşaltılarak Yahudi yerleşimcilere verilmesi idi.
Filistinliler bu dört bina sakinleriyle müthiş bir dayanışma oluşturdu ve boşaltma gerçekleştirilemedi.
Sonunda, burada yükselen tansiyon Mescid-i Aksa'da saldırıya dönüştü.
Neden/niçin peki?..
Birincisi;İsrail'de, Netanyahu hükümet kuramadı ve görev muhalefete verildi.
Muhalefet ise bölük pörçük.
Netanyahu durur mu!..
Orantısız güç kullanarak Kudüs'te Mescid-i Aksa saldırısı başlattı.
Amaç; kitleleri radikalleştirmek ve muhalefetin hükümet kurmasını engellemek.
İkincisi;Birkaç yazımda Papa'nın Irak ziyaretine parmak basmıştım. Bunun tesadüfi ve manevi bir ziyaret olmadığını söylemiştim. Papa'nın, özellikle Irak Şii'leriyle görüşme trafiğine dikkat çekmiş ve tehlikeye vurgu yapmıştım.
Düşünün, Arabistan'la İran arasında
–sözüm ona- dostluk rüzgarları esmeye başladı.
Henüz bir yıl önce,
"İran Arabistan'a saldıracak mı yoksa", denecek kadar düşmanlık varken,
Bugün Arabistan Veliaht Prensi Salman İran'a gülücükler gönderiyor/iyi ilişkiler kurmaktan bahsediyor.
Tahran ise bu sözleri "
memnuniyetle" karşıladığını sırıtarak dile getiriyor.
"Bu durumun İsrail'in saldırmasıyla alakası ne?", diyebilirsiniz.
Bölgede Arabistan/Birleşik Arap Emirlikleri ve bu ülkelerin iki prensi İsrail'in gözdesi/fahri elçisi ve güvencesi gibi…
Bunu, artık sağır sultan bile biliyor.
Hatırlayın; Trump'ın damadı Radikal Yahudi Kushner'in Prens Salman ve Prens Zayed'le nasıl sıkı-fıkı ve kanka gibi olduklarını…
İsrail'le başlayan diplomasiyi,
Karşılıklı elçilik açılmalarını,
Uçak seferleri başlatılması ve Arabistan/Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrailli diplomatlar arasında karşılıklı ziyaretleri…
Hal böyleyken, İran ve İsrail'in onulmaz husumetini ve dolayısıyla da her kayd-u şart altında Filistin'e destek vermişliğini düşünürsek;
Başlatılan bu ilişki ve görüşmelerin İran'ı sus-pus ettiği, İsrail'in ise azgın iştahını kabartarak, vahşet konusunda nasıl cesaretlendirdiğini görmemek için kör olmak lazım.
Başka bir husus;2013'ten beri görevde olan Katar Maliye Bakanı'nın
"yolsuzluk vb." gibi iddialarla azledilmesi…
Bu adamın İhvan'a yakın olduğunu/sempati duyduğunu bölgede herkes bilir.
İhvan'ın ise Filistin davasına hassasiyet ve duyarlılığı herkesin malumu…
Tüm bu gelişmeler Papa ziyareti sonrası görüldü/yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.
Bu gelişmeler mütecaviz/hırsız/katil/gözü dönmüş devlet İsrail'i daha da cesaretlendirdi.
Üstüne üstlük, İsrail'de yukarıda bahsettiğim siyasi belirsizlik/kaos ve istikrarsızlık da eklenince; İsrail eşkıyalığa başladı ve tek adres Filistin'e saldırdı.
İran'ın yapmacık kınaması,
Arap ülkelerinin sus-pusluğu,
Arap Birliğinin sonuçsuz toplantısı,
Avrupa Birliği gibi –güya- insan hakları havarisi kesilenlerin, konu Filistin olunca sesini bile çıkartmamaları,
Amerika'nın İsrail'i kınamak yerine Filistinlileri kınaması sonrası Türkiye ve Erdoğan'ın gösterdiği tepki çok önemli ve anlamlıdır.
Herkesi bir şekilde,
Arka kapı görüşmelerle,
Tehdit/şantaj ve rüşvetlerle susturabilen İsrail'e, Türkiye'den net/açık ve şiddetli bir kınama gelmesi,
Filistin'lilere aleni ve aşikare bir desteğin dile getirilmesi İsrail ve Yahudi'leri kudurtuyor.
Netanyahu'nun oğlunun sosyal medya paylaşımlarında Türkiye ve Erdoğan'ı hedef alması,
Erdoğan'ın söz ve söylemlerine
"minicik beyni" ve
"kalıtsal caniliğiyle" cevap vermeye çalışması bu hazımsızlığın bariz göstergesidir.
"Kürdistan" görseli paylaşıyor.
Yahu, ufaklık/çocuk/junior Netanyahu…
Bu ülke/ülkemiz/Türkiye senin paylaştığın gibi nice paçavraları yırtıp attı. Minicik/kuş kadar beyninle, sen Türkiye'ye kafa tutmaya/karşılık vermeye mi çalışıyorsun!..
İt ürür Türkiye yürür,Şu unutulmasın; Bugüne kadar İsrail topraklarını artırdı,
Hem de gasp ederek/işgal ederek ve canice…
Ama İsrail'in nüfusu artmıyor,
Buna mukabil Filistin nüfusu hızla artıyor.
Çok yakında "azınlık devleti"ne dönüşeceksiniz!..Hele de "yeni nesil" ve/veya "Z kuşağı" Yahudilerin Filistin/Kudüs meselesine çok daha farklı/relaks/dünyasalcı/eşitlikçi baktığını düşünürsek; önümüzdeki zaman kesitinde zulmünüz yanınıza kâr kalmayacaktır.
Not:Yazıyı yayına verecekken İsrail-Filistin ekseninden çeşitli haberler görüntülü şekilde medyaya düşüyordu.
Atılan roketler/füzeler ve saldırılardan bahsediliyordu.
Bu nedenle yarından itibaren İsrail'de bütün okulların kapatılma kararı alındığı söylendi.
Ve bu haberler "manidardır" ki, genelde İsrail kaynaklı …
Ve biraz önce,
Yani, 11 Mayıs gecesi saatler 24'e gelirken bir son dakika haberi düştü.
İsrail'de Lod Belediye Başkanı şöyle diyordu:
"Şehrin kontrolünü yitirdik. Sokaklarda Araplar ile Yahudi sağcılar arasında çatışma yaşanıyor.İç savaşa dönüşmemesi için ordunun müdahale etmesi lazım…"Düşen haberlere bakınca ve bunların genelde İsrail menşeili olduğunu görünce,
Belediye Başkanı'nın da orduyu daveti üzerine tedirgin edici bir hava hissediyorum.
Sanki İsrail bir plan yapmış; geniş kapsamlı/kanlı/topyekün bir saldırı planı. Bu haberlerle de küresel boyutlu bir algı operasyonuyla kamuoyunu hazırlıyor.
Adeta,
"bakın bakın… Asıl orantısız güç kullananlar Araplar ve biz de mecburen savunma hakkımızı kullanarak; iç çatışma ve Arap/Filistin saldırısını önlemek için orduyu harekete geçirdik…" diyecekler.
İsrail'in kontrolü kaybetmesi,
Şehirlerinin Filistinliler/Araplarca ele geçirilmesi,
İsrail güçlerinin mukavemet edememesi gibi bir durum bana hiç mi hiç mantıklı gelmiyor.
Ve anti parantez; geçen gün Kudüs saldırıları esnasında İsrail askerlerinin sanki organize şekilde
"Araplara Ölüm" sloganı atması da ayrı bir tedirginlik sebebi!..
Tipik Yahudi taktiği; önce mağduru oyna/kamuoyunu hazırla/cümle alemi yanına çek ve sonra acımasızca/canice saldır.
Burnuma pis kokular geliyor,
İsrail'in geçmiş katliamlarını da düşününce;
Normal değil; bu durum hiç normal değil!..Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.