Hal böyle iken dahi sizlere yazmaktan, Siz Milletimin bekası için hayati önem taşıyan uyarıları sizlere aktarmaya devam etmekten ve Ülkemin yarınları için Yüce Allah'ın şahsıma bahşettiği imkanları seferber etmekten asla vazgeçmeyeceğim. Bu yazıma iki günde birçok yerden olumlu ve olumsuz tepkiler geldi. Kimileri yazımı çok iyi analiz edip, tebrik ederken bazı okurlarım ise "Tüm Cemaatleri bu FETÖ örgütü ile bir tutmuşsun" diyerek sitem ettiler. Bu neden ile konuyu tam anlayamadığını düşündüğüm sevgili okurlarım için bir kez daha açıklayarak yazmayı uygun gördüm. Olur ki biz anlatımımızda hata yapmışızdır.
Vatan ve millet bekası için devletimizin uzun zamandır sürdürmüş olduğu zorlu operasyonlara rağmen FETÖ terör örgütü 15 Temmuz günü Ülkemizi, Milletimizin iradesini ve Devletimizi ele geçirmek hülyası ile kanlı bir hamle yapmıştır.
Fakat, iradesini ele geçirmeyi hayal ettikleri Kahraman Millet'im bu alçak örgüte geçilmez bir kalkan olmuş ve destansı kahramanlıklarımıza bir yenisini daha eklemiştir. Bu Kahraman ruhu ve şuuru kaleme alırken dahi bambaşka duygular arasında heyecanımı kontrol edemez oluyorum...
Bizler rivayeten 5000 yıldır dünya üzerindeki zalim toplulukların zulmüne meydan okumuş ve muzaffer olmayı adet edinmiş bir ceddin varisleriyiz. Bu tarihi gerçekleri, bize bu tuzakları kuran alçakların dedeleri de bizzat, kendileride şifaen iyi bilmektedirler. Yani bizler onların hafızalasında ele geçirilemez bir toplumuz, ama bir yolu bulunup mutlaka ele geçirilerek durdurulması gereken bir milletiz.
Sizlerden biri olmakla övündüğüm kıymetli milletim; Son günlerde yaşadığımız bu olaylar sadece bir ruh hastası hayalperestin kurduğu bir avuç inanç taciri teröristin gerçekleştirdiği olaylar değildir. Yaşananlar, çok daha büyük bir dünyevi gücün, bu alçak din sömürücüsü fetö terör örgütünü taşeron olarak kullanması ile vücut bulmuştur.
Peki bu kan emici güçlerin Asil Milletim'de farkettiği zayıf nokta neydi ?
Bu ucube iblis FETÖ lideri bu projede neden tercih edilen adam oldu ?
İşte tamda bu sorulara vereceğimiz cevaplardaki hassas noktalar, siz kıymetli okurlarımı dünkü Bir Portre yazımda samimiyetle ve sizlerin yardımına ne kadar ihtiyacımızın olduğunun farkındalığı ile ikaz ettiğim noktalardır...
7. YY'ın ortalarında yüce dinimiz İslamiyet hızla yayılmakta idi. Abbasiler Türkleri İslam dinine davet ettiğinde dedelerimiz İslamın tarifini duyar duymaz hiç şüphe etmeden ve kılıç çekmeden İslamı kabul eden iki milletten biri olmakla şereflenmişlerdir. Çünkü onlar Levh-i Mahfuz'da yazılı olduğu üzre İslama katılıp, insanlığa İslamı öğretiler ile kıyamete kadar hizmet etmekle görevli olarak yaratılmışlardı. O tarihlerden günümüze kadar İslam hep merkezimizde olmuş ve bize İslamla gelen her kim olursa olsun İslamın hürmetine başımıza taç, kalbimize taht etmişizdir.
İslama ve Rasülallah'a olan düşkünlüğümüz bizim hayatımıza bereket kattığı gibi, düşmanlarımıza da şeytani ilhamlar katmıştır.
İşte bu sevdamız, kan emici düşmanlarımız için zayıf nokta olarak görülürken, bizler için ise zayıf noktalarımızı kuvvetlendirdiğimiz manevi bir besin olarak görülmüştür Elhamdülillah...
"Milletimizin iradesi 5000 yıldır geçilemez bir sur gibi düşmanlarımızın önüne set olmakta. Bunu bilen alçaklar artık surlarımızı aşarak değil, surlarımızın içinde bizden sandığımız aşağılık taşeronlar marifeti ile bize saldırma yolunu kullanmaktadırlar. FETÖ terör örgütü lideri ve havarileri bizlere İslam maskesi ile yanaşmaktan başka bir yol seçmediler. Müsadenizle bu maskeyi biraz detaylıca tarif edeceğim, çünkü maskeyi ancak tam olarak idrak ettiğimizde, altından çıkan canavarı tam olarak görebiliriz. Bu alçaklar önceleri, manevi açlığımızı bize fark ettirme ve bu açlığa İslamla derman olma gayretinde olan kıymetli alimlerimizi taklit ederek yaklaştılar. fatır suresi 5. ayette rabbimizin "dikkat edin! iblis ve köleleri sizi allah ile kandırmasın" buyuruğunda tarif ettiği iblis ve köleleri bizleri Allah ile kandırabileceklerini kitabımız kur'andan öğrenmiş ve bize tuzak kurmuşlardır. Bu münafıklar, müslümanlara Allah'a tasavvufi yollarla ulaşabilmenin mümkün olduğu müjdesini veren velilerimizi taklit ederek bizlere türlü numaralar yapıp akıllarımıza hükmetmeye çalıştılar. İnsanları huzur ve güven içinde yaşatabilmenin tek yolu olduğuna inandığımız islamı insanları kandırmak için kullanabildiler. Böylece önce insanlarımıza kendilerini şefaat makamı olduklarına inandırdılar, sonra şefaati kolaylaştırıcı sahte kampanyalar düzenleyerek namazı gerekirse kılma, gerekirse başını aç, gerekirse makamını sat, gerekirse haksız kazanç elde et, gerekirse başkalarını ekarte ederek sınava tabi makamlara çök, gerekirse vb.gibi sahtekarlıklarla insanları akıl felcine uğrattılar. İşte burası çok önemli, akıl tutulmasının tek tedavisi olan Kur'an-ı Kerim'i bizlere anlatan allah dostları ve gerçek alimlerimizi taklit edebildikleri için kurbanları hastalıklarını farketselerde bu şeref yoksununu Allah dostu sanarak zaten tedavinin menbağında olduklarına inanmaya başladılar... Siz feraseti acı imtihanlarla kazanmış milletime aşikar olan paralel işleyişi anlatmaya daha fazla devam etmeyeceğim..."
Tüm yaşadığımız bu acı olayların bizlere kattığı acı tecrübeleri olmuştur. Lakin ben görülmesi gereken Milli tehdit içeriği yüksek olan bir konuya dünden bugüne bir kere daha dikkat çekmeyi kendime borç bilirim,
Şöyle ki;
Haşhaşi kafalı bu teröristlerin, "Allah'ın rasulü Muhammed Mustafa aleyhisselam efendimizin tarifini tam manası ile yaşayıp yaşatma mücadelesinde olan Allah dostlarımız ve alimlerimizin kisvelerine bürünerek tahrip ettikleri devlet organlarına" aynı niyet üzere iştah kabartan grupların varlığını gözlemlemekteyim.
Şu cemaatçi bu cemaatçi kişilerin paralelcilerden boşalan kadroları çoktan zapt etmiş oluşu beni MİLLETİM adına fazlası ile kaygılandırmaktadır. Kötü niyetli olması muhtemel fırsat gözeticilerinin bu fırsatı değerlendirmeye devam etme olasılığını bugünden görmek ve derhal önlem almak vatan müdafaası sorumluluğumuz için zaruretimizdir.
Umuyorumki,
Bu şahsiyetsiz davasız ve Vatan'sız teröristlerin, Muhammed Behauddin Nakşibendi hazretleri, Abdulkadiri Geylani hazretleri, İmam-ı Rabbani hazretleri, Beyazıt-ı Bestami hazretleri, Molla Gürani hazretleri, Yunus Emre hazretleri, Mevlana Celaleddin-ü Rumi hazretleri, Akşemseddin hazretleri, Hacı Bayramı Veli hazretleri, Şeyh Şabani Veli hazretleri Sultan Abdülhamid Han hazretleri gibi ve bugün hala hayatta olan ve kıyamete kadar varlıklarıyla bizlere ışık tutacak olan Allah dostları gibi zaatların Allah'a ulaşmak ve ulaşılmasına vesile olabilmek için gösterdikleri tasavvufi gayretler, bu alçakların dünyevi emelleri için ziyan edilmeyecektir...
İslami kamuflaj olarak kullanan gülen cemaati adı altında sahte Mehdi'lik iddiası ile Ülkemizi kana bulayan FETÖ'ye ve bu yapıya benzer olası yapıların bizleri bir kere daha allah ile kandırmalarına millet olarak müsaade etmemeliyiz...
Saygıdeğer okurlarım,
Ben Yunus Emre'yi Yunus yapan, Mevlana hazretlerini Mevlana yapan yolun tasavvuf yolu olduğunu bilmekteyim, işaret etmek istediğim tehdit bir daha islam maskesi ile kandırılma ihtimalimizi hiçbir zaman unutmamaktır...
Ben diyorum ki; din adamları rahleden politik planlar yapmasın, siyasetçilerimizde islam üzerinden siyaset yapmak yerine, yaptıkları siyaseti islami ve insani vicdana göre yapsın.
Bir sonraki Bir Portrede buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun.