İmaj Değil Gerçek; Zeynep Özal..

Merhaba Sevgili Ogün gazetesi okurları yeni Bir Portre’de yine sizlerleyiz.
Bu hafta o kadar çok tanıdığım portreler geçti ki, aklımdan ancak bir türlü bu güzel insanları kaleme dökemedim. Tam bu sırada benim nerede ise 25 yıllık gazeteci dostum arkadaşım Oya Demirtok imdadıma yetişti ve bu hafta ben konuk yazar olup portrene şöyle güzel Bir Portre yazayım sana deyince inanın çok sevindim ve hemen ona çok mutlu olacağımı söyledim. Nasıl mutlu olmam çok az insana nasip olan magazin Gazetecileri onur ödülünü taşıyan ve herkesin çok sevdiği gazeteci, yapımcı ve daha bir çok konuda başarılı bu güzel arkadaşım sayfama şeref vermişti.
Oya ile geçmişte çok anılarımız var ilk gazetecilik yıllarında beraber çalışmıştık ve Oya o yıllarda bize muhteşem bir "Kadın Moda" dergisi armağan etmişti. Bendeniz en kısa zamanda onun portresini yazarken bunları anlatacağım. Şimdi sözü uzatmadan hemen geçelim sevgili Oya Demirtok’un kaleminden Bir Portremize..

Zeynep ÖZAL

Ayşe, Fatma, Zeynep… Ahmet, Mehmet, Ali…
Bildik tanıdık isimler, hep kimselere benzemez dediğimiz ve "hayatımı yazsam roman olur" dediğimiz hayatlarımız…
Zeynep sıradan her genç kızın, her kadının yaşadığı sorunlarını yaşadı..
Aile içi kardeş, ana kız çekişmelerini…
Bluğ çağı travmalarını…
Unutulmaz sanılan unutulan, ama izi kalan ilk aşkı…
Her seferinde doğruyu bulduğuna inandığı sonu gelmeyen ilişkileri oldu.
Babasına hayran her kız çocuğu gibi, her aşkta, her erkekte babasını aradı…
Sevdi, sevildi yüreğinin götürdüğü yere gitti…
Aile'de erkek çocuklarının ön plana alındığını düşündüğü gün başlamıştı ki ilk isyankarlığı…
Okulunu, çok yetenekli olduğu resim hayatını bu isyanında feda etti…
İlk evliliğin de sabırlı olmayı, ailesini, annesini örnek alıp ideal eş olmayı seçtiğinde hayatının bundan sonrasında kendi kurduğu ailesiyle mutluluğu yaşayacağını düşünüyordu…
En büyük dileği kendi ailesi gibi çok çocuklu bir aile olmaktı ama yine gölgelenmişti mutluluk hayalleri…
Uzun tedavilere rağmen çocukları olmamıştı…
Yıllar sonra aile olmanın çocuk sahibi olmaktan geçmediğini içine sindirip… Çocuksuzda aile oluruz diyerek yaşadığı acıları, özlemleri yenmeye çalışırken karşısına çıkan hayati yalanı affedemedi…
Kocasının bildiği ve o acıları çektiği dönemde sessiz kaldığı gerçeği kocasının çocukluk arkadaşından öğreniyordu…
Kocasının çocukluğunda geçirdiği bir kazadan dolayı asla çocuğu olamazdı ve kocası onun yaşadığı hem tedavide ki fiziksel hem de gecelerce “çocuğum olsun ömrümden 10 yıl al Allahım” diyerek ağlayarak uyandığı ruhsal acılarını bilerek susmuştu…
Zeynep aldatılmanın acısını.
Yalanın nasıl acımasız bir gerçek olduğunu o gün öğrenmişti..
Artık yüreğinde, bedeninde, geleceğinde;

KENDİ GERÇEĞİNİ YAŞAMAK İSTİYORDU

Hayatı gerçek yaşadı…
Bir gün yıllarca çocuğu olsun diye tedavi olduğu doktora gidip asla evlenmeyi düşünmediği sevgilisinden olan evlilik dışı çocuğunu aldırdı…
Bir gün bohçasını aldı davulcu kocaya kaçtı…
Bir gün çocuğu olmasına rağmen bir kız çocuğunu evlat edindi…
Seviyordu sevildiğini biliyordu kıskançlığından ağzına silah dayayan adamla gözünü kırpmadan evlendi…
Yüreğinin götürdüğü yere giderken kadın olmanın haysiyetini asla bırakmadı…
Her zaman çalıştı…
Bankacılık, butik, reklamcılık ama hep bir işi oldu…
Her ayrılık her geri dönüşte kendine yetecek bir evi bir işi oldu…
Ailesinin kanatları altına dönmedi…
Yaşadığı toplumda kadının özgürlüğü hem ayıp hem günah hem de aslında örtülü yasaktı…
Zeynep’te yaşadıklarından ayıplanıyor, ailesine zarar verdiği düşünülüp suçlanıyordu…
Şımarık, ailesinin gücünü kullanarak daldan dala bir hayat yaşayarak ailesine zarar veren kadın imajı yaygındı…
Yeter dedi bir gün;
Zeynep bütün yaşadıklarını yazmak istedi. Ben bir imaj değil gerçeğim demek istedi…
Çünkü o Ayşe, Fatma, Zeynep değil!
Zeynep Özal’ dı…
Türkiye’nin belki de kaderini değiştiren en önemli lideri Başbakanı ,Cumhurbaşkanı
Turgut Özal’ın kızı Zeynep Özal..
Çocukluğumdan bugüne dedi ve yazdı…
Yaşarken ne kadar özgürse o kadar özgür yazdı…
Çok ilgi çekti, çok sattı…
Bu romanla kalmaz, film olur dendi..
Hatta herkes yarattığı imaja uygun Zeynep oynar bunu derken …
Zeynep hayatının en büyük rolünü oynuyor…
VE…
Hayatımı anlatıyorum dediği kitabı en büyük aşkıyla bitiriyordu…
Bizim için…

Turgut Özal… ÖZGÜRLÜKÇÜ, İLERİCİ, ÇAĞDAŞ BAŞBAKAN CUMHURBAŞKANI

Yaa Zeynep!
Babasını, arkadaşını, sırdaşını, dostunu hatta kimselerle paylaşamadığı aşkını kaybederken yine özgür, yine pervasız yine hayatın içinde herhangi bir Ayşe, Fatma, Zeynep’ti işte..
Gerçekleriyle yaşadıklarıyla sıradan, fakat taşıdığı soyadı Özal olduğu için sıra dışı…
Kader ki bu genç kadın hep sıra dışı Cumhurbaşkanı’nın sıra dışı kızı olarak hatırlanacaktı…
Türkiye Cumhuriyeti'nde nasıl iz bırakan "Özal'dan önce Özal’dan sonra" diye bir devir varsa Zeynep Özal için de babasının ölümü milat olmuştu… Babasıyla yaşadığı yıllar ve ölümünden sonra yaşananlar…
“Bir kitap okudum hayatım değişti” cümlesi benim hayatımda Zeynep Özal’ın bir kadın birkaç hayat kitabını okuduğumda anlamını buldu. Çünkü; kitabın son satırlarını okurken "bu özgür ruhla" mutlaka tanışmalıyım diye düşünüyordum…
Tanıştık, onun hayatını dizi yapmaya karar verdik 3 yıl birlikte o anlattı ben yazdım. Hatta zaman zaman halkımız bunları bilmese de olur diyerek anlattıklarını yazıya dökmeyeceğim kadar gerçekçi, dürüst, net bir insandı Zeynep Özal. Vee belki de hayatımda ilk kez bir imajı bir roman kahramanı nı gerçek hayatta ete kemiğe bürünmüş gerçek olamayacak kadar sahici bulmuştum…

Sizlerle paylaşma şansını veren Ogün Gazetesi'ne teşekkür ederken sahici yaşamlarda, gerçekliğini kaybetmemiş portlelerle buluşmanızı dilerim..


Gazeteci / Oya DEMİRTOK


OGÜNhaber