Hepinize Mutlu Yıllar

Dile kolay dostlar tam yarım asır yaşıyor olmak, bunun için yaratan Allah'a ne kadar şükür etsek az değil mi?

Doğup büyümek ve sıramız gelince de sonsuz âlemde yolculuğa çıkmak. Önemli olan ise bu yolculuğa çıkarken sonsuz âlemde Yüce Allah'ın karşısına bu dünyadan nasıl ve ne şekilde çıkacak olmamız. Hangi görevlerimizi yerine getirebildik?

Hangilerini getiremedik? Allah'a karşı bir kul olarak borçlarımızın ne kadarını eda edebildik?
Ama en önemlisi bilerek kul hakkı ile Yüce Yaratanın karşısına nasıl çıkarız? İnanın dostlar çok girdaplı yaşamımda devamlı bu duayı yaptım, Yüce Allah'a ''Rabbim beni huzuruna kul hakkı ile alma'' diye. Biliyorum ki çoğunuz bu duayı her yakarışınızda yapıyorsunuzdur benim gibi.

Öyle ya Hakka kavuşuyorsunuz ama orada sizi karşılayan büyük sınav var ve bu sınavda ki ilk soru '' Söyle bakalım kul hakkı ile geldin mi?'' eğer gittinse, vay sana, zira Yüce Allah buyuruyor ki;''Ya kulum ben bağışlayıcıyım, ancak bir suçu bağışlayamam, o da karşıma kul hakkı ile gelme'' İşte dostlar bende bu yüzden o çok bağışlayıcı yaratanın karşısına kul hakkı ile gitmemek için boğuşan aciz kullarından biriyim.

Tabii çok günahlarımız vardır huzurda hesap sorulacak, birçoğuna ''Ey Rabbim sen büyüksün bizi affet'' diyeceğiz ve sonrası da onun takdiri olacak ancak ya kul hakkı?

Şimdi diyeceksiniz ki, ya arkadaş anladık yarım asırlık olmuşsun ve yeni bir yaşına girdiğin bu günde çok mu kul hakkı taşıyorsun da böyle bir günde çok güzel duygular ile Allah'ım şükürler olsun bir yılı daha izninle geride bıraktım demek yerine sanki günah çıkarır gibi başladın kul hakkından bahsetmeye.
Şüphesiz istemeyerek de olsa kul hakları vardır üzerimizde ve tabii ki varsa, var olanlardan da helallik almak en acil görevimizdir.
Benim de var olabilir ve bende son nefesimi vermeden bu helallikleri alırım inşallah.
Ama sorarım size kul hakkı sadece birine borcun olup ödememek midir?
Yoksa bilerek ya da bilmeyerek birinin hakkında yapmış olduğun yalan, söz, laf, gıybet, iftira da kul hakkı değil midir?

Siyasetle uğraşan ve yapamayacakları sözleri vererek halkı kandıran siyasilerimiz de, bu anlamda istemeseler de (istisnalar hariç) kul hakkı yemiş olmuyorlar mı, sizce? Ben yine de Siyasetçilerimize dokunmadan geçeceğim şimdilik. Korkumdan değil asla ama bende yanlışlıkla bu konuda hak yememiş olmak için.

Aslında anlatmak istediğimde ne kadar başarılı oldum bilmiyorum ama ''kul hakkı'' öyle basit bir kavram değil.
Kul hakkı sadece birinin parasını alıp geri vermemek, ya da hakkını yemek değil (tabii o da kul hakkı) kul hakkı öyle büyük bir kavram ki, aman dostlar dikkat edin Yüce Yaradan'ın karşısına kul hakkı ile gitmeyelim.

Ben geçmişte hakkımı yiyen birçok insanı istemeyerek yaptığını düşündüğüm için takdir Yüce Yaradan'ın diyerek af ettim. Ama herkes bunu yapar mı onu bilemem. Ama bilerek hakkımı yiyen, iftira atan, arkamdan konuşan, özellikle de nankörlük yapanlara asla hakkımı helal etmedim. Bunu ben de yaptımsa onlar da helal etmesin ve Yüce Allah'ın huzurunda da cezamı çekeyim.

Aslında yarım asırlık hayatımda hiç mi hatam olmadı?
Olmaz mı bizler kuluz hatalarla doluyuz, ama inanıyorum ki çoğunun hesabını ben verdim.
Ya yaptıkları hata ve cezaların bu dünyada hesabını vermeyenler?
Merak etmeyin onlar şimdi gıybet içinde yaşasa da, bilmiyorlar ki bu dünyanın birde öbür tarafı var ve orada hiç biri, ne nam, şan ya da parası sayesinde hesap vermekten kurtulamayacak ve o gün geldiğinde bakalım onları kim kurtaracak esas hesaptan? Kimleri mi kastediyorum söyleyeyim sevgili okurlar, kendilerini çok tepelerde görüp para ya da şöhretleri sayesinde ben her şeyi yaparım diyenler. İsim mi istiyorsunuz?
Veririm ama sığmaz ki satırlara ama şöyle diyelim,
Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü unutup haksızlık yapan, bulundukları mevki ve yerleri kötü kullananlar, ne olacağım demeyip ne oldum diyenler, paralarının gücü ile insanları ezmeye çalışanlar, hayatları boyunca asalak geçinip bunu da kendilerine bir hak sananlar, sürekli yalan ve iftira ile kendilerine pirim sağlayanlar, bu liste uzayıp gider dostlar...

Bu çok önemli bir şey sevgili okurlar biz ne dersek diyelim tek ve gerçek hâkim Allah'tır ve günü geldiğinde bizlerden her şeyin hesabını soracak olanda O'dur.
İşte bunu bilmeyen ve unutanlar; yaşayın gününüzü şimdilik ama o gün geldiğinde vay halinize! Yüce Allah bizleri bunları bilenlerden eylesin...

Şimdi gönlünüz huzurlu ise hadi hepiniz yeni yaşlarınızı kutlamaya hazırlanın, benim Ağustos sizin de Eylül, Ekim ya da başka bir ay olsun.
Allah ömür verirse o günlerde gelecek ve size de, dostlarınız ''Mutlu yıllar '' diyecektir.
Hediye mi? Yok canım ne hediyesi bu yaştan sonra en güzel hediye, bir gülücük, bir tatlı dilek, bir dostun bir çift tatlı sözü, ya da sevdiğin insanlardan gelen sıkı bir sarılma sonrası gelen öpücüğü.
Daha ötesine de, ne hacet...

Efendim demeyin sakın bana hani Bir Portre nerede diye eh bir haftada ben yapıvereyim kendimden Bir Portre olmaz mı? Ve ya adını koyalım Yaş günü Portresi diyelim çok istiyorsanız.
Ben de bu vesile ile isimlerini tek tek yazmayacağım (zira onlar kendilerini bilirler zaten) ancak kısaca şöyle özetleyeyim.
Bu yaşıma kadar desteğini, sevgi, saygı ve fedakârlığını benden hiç esirgememiş aileme...
Büyük, küçük kısaca beni gerçekten seven tüm dostlarıma sonsuz teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.
Yarım asra yaklaşan hayatımda kaybettiğimiz sevdiklerime Yüce Allah'tan rahmet dilerken, yaşayan tüm dostlarıma ve okurlarıma da Allah huzurlu ömürler versin diyorum.

Haydi, gelin şimdi hep beraber bir doğum günü dileği tutalım ve diyelim ki...
ALLAH HEPİMİZE MUTLU, SAĞLIKLI,HUZURLU ve BİR GÜN HAKK'A ULAŞTIĞIMIZDA HESABINI VEREMEYECEĞİMİZ GÜNAHLARIMIZIN OLMADIĞI BİR ÖMÜR NASİP ETSİN...
Bu vesile ile idrak etmeye başlayacağımız mübarek Ramazan ayının hepinize huzur ve sağlık getirmesini dilerim.

Haftaya yeni Bir Portrede buluşmak ümidi ile sağlıcakla kalın...


 


OGÜNhaber