Uyanır uyanmaz telefonu elime alırdım.
Rutinim olmuştu, sanki…
Bu sabah da öyle oldu.
Acaba ne mesaj ve kaç cevapsız arama vardı ki..
Sosyal medya hesaplarım ne alemdeydi..
Beğeniler, eleştiriler, yorumlar…
Bu istemsiz ve refleksif düşüncelerle hemen yanıbaşımdaki sehpanın üzerinden telefonumu aldım.
Hayret…!
Ben yattıktan sonra ne arayan olmuş ne mesaj atan…
Halbuki böylesi bir şey, vaki olmuş değildi.
Şaşkınlıkla, akşamdan sözleştiğim arkadaşımın numarasını çevirdim.
"Dıt dıt dıt sesi… ve beyinde dolaşan sivrisinek etkisi uyandıran bir vızıltı ve cızırtı" gibi bir ses gelmeye başladı.
Sonra bir başkasını,
Ötekini, aradım…
Hep aynı şey…
Arama yapamıyordum.
Bir gariplik vardı.
Olmaz, olamazdı.
SMS ve Whatsapp mesajı atmak istedim.
Olmadı…
Twitter'a yöneldim, hemen.
Giremedim bile…
Facebook'a, İnstagram'a da…
Bir an aklıma geldi; acil yapmam gereken banka işlemlerim vardı.
Yöneldiğim Mobil bankacılık da açılmadı.
Yok yok… Kesin bir gariplik var.
Evdekilerden birine seslendim.
Daha ben sormadan "telefon, internet ve TV'ler çalışmıyor" dedi.
Herkes bir panik içindeydi.
Sanki bir anda elsiz, kolsuz, gözsüz, kulaksız ve "akılsız"laşmıştık.
Çaresizlik içinde debelenirken bir anda ev telefonu aklıma geldi.
Yıllardır, kullanmaya kullanmaya iyice unutmuştum.
Cihaz bile bağlı değildi.
Beş-on dakikalık arayışla evin en izbe köşesinde saklandığı yerden çıkartıp kablosunu bağladığım telefonun ahizesi bir elimde, diğer elim ise tuşlarda idi.
Basamıyordum tuşlara…
Çünkü arayacağım herhangi birinin ve hatta en yakınımın bile numarası aklımda değildi.
Kaldı ki; arasam da, bir başkasının cep telefonunu arayabilecek; onlar da kesik olduğu için cevap alamayacaktım.
Ama son bir ümitle arama yapamadığım telefonumun rehberinden aldığım numaraları çevirdim.
Kapı duvardı ve hiç kimseyi arayamıyordum.
Sanki hayat durmuş gibiydi.
Gelir nasılsa; düzelir, dedim.
Bir saatten fazla zaman geçti ama yine düzelme yoktu.
Banka evime yakındı.
Bari gidip bankada işlemlerimi yapayım; hem de yürümüş olurum dedim ve evden çıktım.
Ama hala aklım telefonlardaydı; sokakta tanımadıklarıma bile "sizin de telefonlar çekmiyor mu" diye soruyor ve hepsinden de; "bir gariplik var ve kimsenin telefonu çalışmıyor" sözünü duyuyordum.
Bankanın önüne geldiğimde bir şaşkınlık daha yaşadım.
Ana-baba günü gibiydi.
Garip bir panikle para çekmek veya bankacılık işlemleri için, herkes bankaya hücum etmiş; önünde yığınak oluşmuştu.
Nereden ve ne hikmete binaen olduğunu bilmiyorum ama, o an aklıma Korona ve Pandemi geldi.
"Yahu insanlar bu kadar içiçe olmuş. Hastalık yayılacak…" diye düşündüm.
Ama telefon ve internet kesintisiyle ortaya çıkan panik, Pandemi'yi bile unutturmuştu.
Gördüğüm kalabalık karşısında gerisin geriye döndüm.
Dakika geçmesin ki; telefonumu kontrol etmeyeyim…
Her defasında da "maalesef" diyordum.
Kaygılanmaya başladım.
"İletişim kopacak, insanlar mağdur olacak ve perişan olacağız", diyordum.
Olmaz arkadaş, olamaz. Böyle hayat nasıl olacak… Her şey birbirine girecek, "kaos ve kargaşa olacak…" diye kaygılanıyordum.