'Güzel Vermek-Güzel İyilik' nasıldır ve nasıl olur!..

"Bir akşam vakti Hz. İbrahim'in yaşadığı köyden geçen yaşlı bir yolcu, misafir olup geceyi geçirebileceği bir ev aradı. 
Hz. İbrahim'in kapısını çaldı ve kendisini misafir edip edemeyeceğini sordu.
Yolcu seksen yaşındaydı ve o yaşına kadar hiç iman belirtisi göstermeden yaşamıştı.
Hz. İbrahim ise kapısını çalan bu insanı Hak yoluna davet etmesinin peygamberliğinin gereği olduğunu düşünmekteydi.
"Bir şartım var" dedi adama.
"Senin Allah'a iman etmeni istiyorum. Kabul edersen misafirim olursun."
Adam kızdı.
Kabul etmedi ve akşamın son ışıkları altında köyün ufkuna doğru ilerledi.
Tam o sırada Hz. İbrahim’e ilahi uyarı geldi.
"Ey İbrahim, biz o insana ömür verdik, mal verdik, evlatlar verdik, rızk verdik.
Bunun karşılığında ona şart koşmadık.
Ama sen kulum, ona bir gecelik misafirlik için iman etmeyi şart koştun."
Bu uyarıyla aklı başına gelen Hz. İbrahim hemen koşup adamı durdurdu ve evine çağırdı.
Adam;
"Koştuğun şarttan neden vazgeçtin?" diye sordu.
Hz. İbrahim;
"Allah bana hiçbir karşılık istemeden ve senin iyiliğin için olsa bile şart koşmadan iyilik yapmamı emretti" karşılığını verdi.
Bunun üzerine "seksen yıl bihaber yaşadığım Allah'a şimdi iman ediyorum" dedi adam.

İyilik-İyilik Yapmak…
İyidir, güzeldir, çok iyi ve çok güzel bir eylem ve haslettir.
Ama kırmadan, incitmeden, üzmeden ve ezmeden…
Minnet altında bırakmadan,
Müdanaa ettirmeden,
Ayrım gözetmeden,
Din, dil, ırk farketmeksizin,
Başa kakmadan,
Şart koşmadan,
Utandırmadan yapmak.
Yani, İyilik gibi iyilik yapmak…

Okuyunca burnumun direğini sızlatan, "hala varmış, çok şükür Allah'ım" dedirten bir "iyi ve iyilik" örneğini de paylaşmadan geçemeyeceğim.

"Tevatüre göre olay bir Ramazan'da, İstanbul Bağcılar'da geçer.
Bir grup insan bir araya gelip fakirlere yardım götürmeye koyulur...
Bir gün karşılarına çok muhtaç yaşlı biri çıkar.
Ona düzenli olarak 200 TL ödemeye başlarlar.
Aradan bir müddet zaman geçer.
Yine böyle bir çalışma esnasında başka bir fakire rastlayıp ihtiyaçlarını sorar, yardım önerirler.
Adam reddeder ve: "Bana her ay birisi 100 TL ödüyor zaten" der.
Bunun üzerine yardımsever insanlar; "bizi bu zatla tanıştır da çabalarımızı birleştirelim" derler.
Adam onları götürür.
Karşılarına çıkan kişiyi görünce çok şaşırıp, duygulanırlar.
Bu kişi, her ay 200 TL ödedikleri yaşlı ve çok fakir adamdan başkası değildir.
Bunu yaşayan yardımsever o güzel insanlar şaşırırlar ve yaşanılan bu örneklikten dolayı gözleri  dolu dolu Allah'a hamdederler."

Allah herkese "iyilik" yapmayı bile nasip etmez.
Verir ama verdirtmez.
Çünkü vermek, yani iyilik etmek, yani veren el olmak ilahi bir ayrıcalıktır.
Ama daha da önemlisi, verirken "güzel vermek",
"Güzel İyilik" yapabilmektir.
Mülkün sahibinin aracısı olduğunun bilinciyle vermek,
Malik gibi hareket etmeden,
Asıl sahibin nam ve adına vermek…
İşte o zaman yapılan, "güzel iyilik ve güzel vermek" olur…

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.


OGÜNhaber