Bu arada kendisini arayıp seni portre yapacağım dediğimde bana
''Şimdilik beni ismimle portre yapma ama sana anlatacaklarımı ismimi vermeden anlat okurlarına da dost nedir, dostluk nedir gerçek dost nedir, okusunlar'' deyince bende anlattıklarından da feyz alarak bu haftaki Portremin adına da
''Gerçek Dostlar'' dedim....
Hepimizin hayatında mutlaka bir çok dost vardır,yada öyle gözüken dost müsvetteleri mevcuttur.İşin kötüsü bu dost müsvetteleri dost gibi göründükleri için düşmandan daha tehlikeli olurlar. Tabi Bir Portre'nin konusu ne bu dost görülen aslında zavallı müsvettecik insanlar nede düşmanlarımız. Portremizin konusu gerçek dostlarımız..
Hayatınızda gerçek kaç tane dostunuz vardır hiç düşündünüz mü?
Aileniz dışında bir gün başınız zorda kaldığında menfaatsiz,çıkarsız kaç tane dostunuz koşar yanınıza ?
Peki sizler bu dostlar için ne yaptınız ?
Sizin yanınızda olmasını istediğiniz dostlarınızın,siz zor günlerinde yanında oldunuz mu?
Almadan vermek her daim Allah'ın işidir.Yüce yaratanın dışında hiçbir şey almadan size bir şeyler vermez,veremez. Evinizdeki, bahçenizdeki çiçekleri sulamazsanız onlar size çiçek açar mı ?
Ağaç sulanmaz,budanmazsa ne kadar meyve verebilir size?
Beslediğiniz kedi,köpek eğer bakamazsanız,aç bırakırsanız ne kadar sever,sevebilir sahibini ve bir gün gelip açlıktan size saldırmaz mı ?
Tavuk'a yem, su vermezseniz istese de yumurtlayabilir mi? Kısaca doğa'da her şey alma ve vermeye göre ayarlanmıştır.
Bu dengede almadan veren çok az insan veya varlık vardır doğada Allah'tan başka.İşte bu dengede almadan verenler yüce Allah tarafından seçilmiş kullardır.
Bunlardan dostlarımız olabilirse ne mutlu sizlere ve inanın böyle dostları olan insanlarda zaten gerçekten yüce Allah'ın lütfuna erişmişlerdir bana göre.Şimdi diyeceksiniz ki nereden çıktı bu anlamlı sözler ve bazı dostlarımın yazılarımı okuyunca hemen beni arayıp bu hafta yine bir şeylere mi canın sıkıldı diye soracaklarını biliyorum.
İnanın bu yazımın başında asla kimseyi kırmak ve gücendirmek gibi bir amacım olmadı,şükürler olsun canımda sıktın değil ama yalan dünyada dost olmayanları veya dost gibi gözüküp arkamızdan kuyumuzu kazanları yada dost görünüp en ufak bir sıkıntında anında yanından kaybolanları anlatmak için portremize başlamadım bu insanlar zaten bol miktarda mevcuttur hayatımızda,ben hakiki, gerçek dostlardan bahsedeceğim sizlere...
Peki böyle dostunuz kaç tanedir, ''Oğlum bana bir şey olursa ve bir gün başın sıkılırsa ... amcana gidersin, sizler ona emanetsiniz '' diyebileceğiniz?
Benim babamın bu şekilde oldukça fazla dostu vardı ve ben bu güzel insanların destekleri ile bir yerlere geldim. Tabi o yıllar günümüze göre dostluğun çok daha temiz ve menfaatin kazancın önünde olduğu yıllardı. Bizler bu insanları tanıyıp görerek büyüdük. Şimdi ise ben düşündüğümde oğluma bu sözü söyleyebilirmiyim diye, biraz düşündükten sonra evet böyle dostlarım benimde var diyorum. Ancak babamın bana bıraktığı liste kadar kalabalık değil. Eh onlarda zaten kendilerini biliyorlardır, burada reklama ihtiyaçları yok.
Ben gerçek dostluğu ve dostu bu yüzden geçmişte tanıdım babamın arkadaşları ile isimlerini kısaca hatırlamam gerekirse (hiç birini zaten unutmadım ve çoğunu rahmetle anıyorum) Nevzat amca (Nevzat Koçoğlu), Şefik amca (Şefik Yaman),Alber dayday, Zaven amca,Nihat ağabey(Nihat Böytüzün),Ali ağabey(Ali Örmen),Bikan abla(Bikan Özdemir),Rıza amca (Rıza Can) ve daha bir çok isim mevcuttu.
Peki şimdi ne oldu da bu insanlar yok?
Neden şimdi hayat daha zorlaştı ?
Şartlar daha değişti?
Dostluk adını başına menfaati aldı?
Ve böyle olunca da gerçek dost ve dostluk kalmadı? Bu soruların cevaplarını sayfalarca yazsak sanırım yinede tam cevabını veremeyiz.Gelişen dünyamı dersiniz, maddenin manadan daha üstün geldiğini mi anlatırsınız.
Yoksa aile,akraba,dost üçgeninde büyüklerimizin bizleri fazlamı eğitimsiz bıraktığını mı söylersiniz bilmiyorum ama bir çok değer gibi bu konuda da değerlerimizi yitirdiğimizi söyleyerek noktalamakta fayda var bu konuyu da.
Ancak benim bildiğim bir şey varsa oda şu sevgili okurlar,tabi kendi adıma söylüyorum bunu ben babamı ve şu an yaşamayan amcalarımı Nevzat Koçaoğlu'nu, Şefik Yaman'ı, Alber dayday'ı, Zaven Acemyan'ı, Ali Örmen'i, Muzaffer Mermer'i, İshak Kalender'i, Rıza Can'ı ve ismini hatırlayamadığım bir çok büyüğümü çok ama çok özledim.
Sanırım sizlerinde özlediği böyle çok büyükleri mevcuttur. Ayrıca yine gençliğimde dost,arkadaş,yoldaş olan şimdi rahmete erişmiş olan sevgili dostlarım, ağabey ve ablalarımı da, mesela Murat Şenol Kaptan, Selçuk Akıncı, Hilmi Topaloğlu, Fikret Özbek, Erdoğan Aydın, Cenk Koray, Mehmet Uygun, Nazım Tur, Halil Oral, Ayten İlhan Şerif, Atilla Palas, Atilla Kaya, Tuncay Boylu, Emin Terzioğlu'nu da çok özlediğimi söylemeliyim.
Tabi ki bir gün onlar ile buluşacağız bunun vaktini bizlerin bilmesi de mümkün değil. Ama düşündüğümde yarım asırı geride bırakırken çocuklarımıza maalesef çok da iyi bir dünya bırakamadığımızı söylememiz yanlış olmaz ve onların bizler kadar şanslı olmadığı kesin zira onların asla saydığım veya sayamadığım kadar güzel dostları olmayacak.
Dedelerimiz,babalarımızın gerçek dostları vardı. Bizlerin dostları oldu. Çocuklarımızın ise sadece arkadaşları olacak. Ben yinede gerçek dostlar ile dolu, birbirini seven bir dünya diliyorum.
Haftaya yeni bir portrede buluşmak üzere sağlıcakla kalın sevgili okurlarım. CRA 14.Ekim.2009 Çarşamba - 20:37:00