Frankfurt,Almanya'nın beşinci büyük kenti…
Bağımsız bir imparator kenti olarak bilinen Frankfurt tarihte Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nun taçlandırma şehridir.
Günümüzde Frankfurt sadece Almanya değil; Avrupa çapında da önemli bir finans, fuar ve hizmet merkezidir.
Alpha World Cities olarak adlandırılan tek Alman büyükşehridir.
Şehir, Avrupa Merkez Bankası'na, Almanya Merkez Bankası'na, Frankfurt Borsası'na ve Frankfurt Fuarı'na ev sahipliği yapmaktadır.
Frankfurt Havalimanı'nı anlatmaya bile gerek yok. 75 milyon yolcu uçurmasıyla dünyanın 15. Avrupa'nın dördüncü sırada gelen havalimanıdır.
Avrupa'nın en büyük gökdeleni bu şehirdedir.
Almanya'nın en yoğun iş bölgesi ve Satın Alma Paritesine göre Avrupa'nın en zengin kenti olarak sayılmaktadır.
Ayrıca Almanya'da Türklerin de en fazla yaşadığı şehirlerin başındadır.
Peter Feldmann diye bir adamdan bahsedeceğim,Bu nedenle bu girişi yaptım…
Feldmann 7 Ekim 1958 yılında doğmuş
(64 Yaşında),
Akademik ve siyaseten güzel bir kariyeri var.
1979'da Frankfurt Ernst-Reuter-Schule'den mezun olmuş,
İsrail'de çalışmış,
1986 yılına kadar Marburg Üniversitesi'nde siyaset bilimi okumuş.
Siyasi kariyeri 1974'de/daha 16 yaşındayken Almanya Sosyal Demokrat Partisi'ne
(SPD) katılımıyla başlamış.
1988'de Frankfurt Belediye Meclisine ve 2004'te partisinin meclis grubunun başkan yardımcılığına seçilmiş.
25 Mart 2012'de ise Frankfurt Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş ve bugüne kadar da bu görevi sürdürmüş…
Allah'ı var; çok da başarılı bir belediye başkanlığı yapmış…
İşte bu Feldmann, 2016 yılında Zübeyde Temizel isimli bir Türk vatandaşıyla evlenmiş.Gayet normal ve makul bir durum; yadırganası bir şey yok.
Ama olan bundan sonra olmuş işte!
Frankfurt savcılığına bir ihbar gelir.
Savcılık bunu ciddiye alır ve araştırır.
Sonrasında somut doneler bulmuş olmalı ki, Feldmann'la ilgili 2021'in Mart ayında,
"eşine haksız menfaat sağlamak ve görevini kötüye kullanmaktan" dolayı soruşturma başlatır.
İddiaya konu olay şu:Nüfuzunu ve makamını kullanarak, eşini bir kreşte müdürlük görevine getirtmiş,
Bir de yüksek maaş verilmesini sağlamış,
Üstelik bu kreş kamu okulu da değil; özel bir kreş.
Hatta seçim kampanyasına fon sağlayan bir kurumun işlettiği bir kreşmiş…
Şimdi de, bu olayla ilgili cereyan eden siyasi gelişmelere bakalım;Frankfurt Savcılığında yolsuzluk davası devam eder ama Feldmann tüm suçlamaları reddeder.
Bunun üzerine Belediye Meclisi azil kararı alır.
Feldmann bunu da kabul etmez.
Bunun üzerine referandum düzenlenmesine karar verilir.
Ve o an gelir,
8 Kasım 2022'de referandum yapılır.
Sonuç?Feldmann, katılan seçmenlerin yüzde 95'inin oyuyla görevden uzaklaştırılır…
Bunu duyunca kendi kendime dedim ki,
"acaba bir Türk'le evlenmek, böyle müthiş kariyeri olan ve başarılı belediye başkanlığı yapan bir Alman'ı bile torpilci mi yaptı"…Hani bizim genetiğimiz ve geleneğimizde var ya…
Hatta bir hastaneye giderken bile, tanıdık sorar ve adamını bulmaya çalışırız ya…
Hani, olacak işlerimizde bile zorluk çıkartmaktan haz alan kamu bürokrasimiz var ya…
Hatta bugün git yarın gel demeyi, oturulan koltuğun gereği sanan zihniyete sahibiz ya…
Ona istinaden yani…
Ama daha manidar ve örnek alınması gereken ise şu;Hak etmeyeni hak etmediği bir göreve, makam ve nüfuz kullanarak getirmeye hem belediye meclisinin azil kararıyla ve hem de halkın oyladığı referandum sonucuyla sergilediği tavırdır!
Şapka çıkartıyorum.Ve Frankfurt ahalisini kutluyorum.
Neden?Çünkü dediler ki;"Ey Feldmann,Ey 10 yıldır şehrimizi yöneten başkan…Tamam iyi yönettin,Tamam başarılıydın,Tamam bugüne kadar falso vermedin, yamuğunu görmedik,Belki de ilk defa böyle bir şey yapmış bile olabilirsin.Ama kusura bakma,Bir kere taviz verirsek; yol olur yol…Taviz tavizi doğurur ve bu pratikten hareketle, herkes nüfuz kullanarak yakınlarına menfaat sağlamaya/kayırmaya ve yüksek maaşlı iş ayarlamaya başlar.Kızma ve kusura bakma ama orada bir dur,Her ne kadar, ithamları reddetmiş olsan da; ateş olmayan yerden duman çıkmaz misali, artık bizim midemiz bulandı.Böyleyken seninle yola devam edemeyiz.İşte, buna müsamahamız yoktur!.."Şimdi soruyorum;Almanya nasıl sanayinin merkezi,
Avrupa'nın lokomotifi,
Ve dünyanın başat ülkelerinden birisi olmuş; anladınız mı!
Bunun adı nedir biliyor musunuz;
Bunun adı ahlaktır/ahlaklı olmaktır.
Ahlaktan tavizin olmamasıdır,
"İstisnalar kaideyi bozmaz" demeyip;
"kaideyi bozan istisnaya göz açtırmayız" demektir.
"
Frankfurt olarak hakkımızı ararız ve alırız" mesajıdır.
"Çalıyor ama çalışıyor gibi şark kurnazlığı içeren/ahlakçılık söylemleriyle bezenen/yanlışı yanlışla kamufle etmeye çalışan bir zihniyete, Almanya'da yer vermeyiz/vermeyeceğiz" demektir.
İşte bu yüzden,
"Biz Almanya'yız" demektir…
Neden mi yazdım bu konuyu?Pakistan'daki kayırmacı/kazanmacı ve nalıncı keseri gibi kendine yontmacı kamu yönetimini görünce, kayırmasız-tavizsiz yönetime/güzel ahlaka ve ahlaklı halka,
"güzel örnek nasıl olur"u göstermek için yazdım!..
Gerçi hepiniz biliyorsunuz ama kayıtlara geçsin diye söylüyorum ki;Pakistan bir İslam ülkesiyken, bu Almanya denen ülke ve Frankfurt ahalisi
"Müslüman bile değil!"..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.