Cumhurbaşkanlığı Makamına, 20.07.2016
Konu:15 Temmuz Darbe girişimi ve düşüncelerim
- Tarihin en kanlı darbe girişimini yaşadık. Acımasızlıkta emsalsizlik gösterildi. Çünkü darbe yapıcılar bilindik askeri ideoloji ile hareket etmeyen zihinsel bir bağımlılık içinde bir nevi “Mankurt Kamikaze”ler idi, bu nedenle de 15 Temmuz gecesi sonrası asla bir rehavete girilmemelidir. Aksi takdirde Allah korusun daha beter sonuçlara maruz kalınabilir.
- Böylesi "Sapkın ve Haşhaşist" zihinsel yaklaşımla hareket edenler böylesi bir hareketle her şeylerini ifşa etmezler. Bunların bu darbe girişimi A planı ise, bunların B ve C planlarının da mevcut olacağı tedbiriyle hareket edilmesi mutlaktır.
- Mevcut enterne edilen kamu görevlileri ve bu konuya müdahil olanları tutuklamak yeterli tedbir değildir. Bu süreçte bazen en yakınımızda bile olanların bazılarının “bizdenmiş gibi” bir davranışla darbe karşıtı tavırlarla bir kamuflaja girmiş olmaları çok muhtemeldir. Şuanda asıl dikkat edilmesi gereken 15 Temmuz darbesiyle görünürlük arz etmeyen gizli boyut ve kişiler olduğunu unutmamalıyız.
- Bu paralel yapı bilişimi çok başarılı kullanmaktadır. Günümüzde her tür provakasyon ve algı oluşumu, yönetimi yapılabilmektedir. Bu açıdan da mutlak tedbir ve önlem esas olmalıdır. Halkın milli, dini, manevi duygularını kullanmaktan bir nebze olsun imtina etmeyen ve katliamı gözünü kırpmadan yapabilen bir güruhla yüz yüzeyiz. Bu nedenle de bu kitlenin “Kaos” oluşturmaya yönelik algı oluşturmalarına müsaade edilmemelidir.
- Bu darbe sonrası alınacak önlemlerin uygulanmasında görevlendirilecek bürokrasi çok ciddi seçilerek oluşturulmalıdır. Çünkü askeri ve emniyet görevlilerinden hala ve henüz pek çoğundan emin değiliz ve güven içinde asla olmamalıyız. Aksi takdirde paralelciyle mücadeleyi bir başka paralelciye yaptırmaya kalkmış oluruz ki sonu vahamet olur. Çok ciddi eleminasyon ve itina ile seçilmiş vatanperver olan ve de geçmişinde yürüyüşü bu kesime dair net olmuş kişilerden mücadele ekipleri oluşturulması en önemli parametredir.
- Tüm kamu kurumlarında ciddi temizlik faaliyeti yapılmış ve yapılmaktadır. Ama lütfen ve lütfen boşalan yerler doldurulurken yeni gelen kişilere çok çok daha dikkat edilmelidir. Aksi takdirde yağmurdan kaçarken doluya tutulmak canımızı daha çok acıtacaktır. Bu bağlamda gösterilmesi gereken hassasiyet olmazsa olmaz mesabesindedir.
- Darbe karşıtı ve Demokrasi yanlısı kitleler sokaktadır. Bu tarihimizin gurur levhasıdır. Bu konuda bazı hususlara dikkat edilmelidir. Birincisi bu kitlelerin politize olduğu algısına ve provakatif faaliyetlere imkan verilmemeli ve azami dikkat gösterilmelidir. İkincisi ise; muhtemelen önümüzdeki haftadan itibaren toplumun bir nebze teskin olması sonucu, görevden alınan veya içeri atılan FETÖ’cülerin yakınları sosyal medya imkanlarını da kullanarak sokaklara çıkmaya başlayabilirler. Provakatörler ve ajanlar her tür iletişim imkanlarını kullanarak bu kitleyle Demokrasi yanlısı, Darbe karşıtı kitleyi karşı karşıya getirecek “Kaos” senaryolarını uygulamaya koyabilirler. Bu ise toplumsal kargaşa, kavga ve iç savaşa sebebiyet verebilir. Bu noktaya çok dikkat edilmelidir.
- Darbe karşıtı, demokrasi kitlesi olan halkımızın, bizlerin sokaktan çekilmesi sonrası bir soyut boşluk oluşabilecektir. Bunu fırsat bilenlere imkan vermemek için, olağanüstü hal de dahil sokaklar art niyetlilere asla bırakılmamalıdır. Gördük ki; sokaklar her şeydir, her şeyin başlangıcı ve bitirildiği yerdir.
- Bu darbecilerin yakınları kanalıyla gerek sokaklarda ve gerekse de sosyal medya üzerinden maneviyat algısı oluşturmaları engellenmelidir. Daha önce de örneklerini gördüğümüz gibi, Kuran’ı Cevşeni eline alan ve özellikle başörtülü olanlarla maneviyat geleneğini sömürücü olarak sokağa çıkanlara imkan verilmemelidir. Her türlü kanuni önlem alınmalı ve aynı zamanda Diyanet işleri, Kanaat Önderleri, İlahiyat Fakülteleri hocaları tarafından yapılacak çalışmalarla milletimiz aydınlatılmalı ve bilgilendirilmelidir.
- Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı Cuma hutbelerinde, sosyal ve görsel medya kanalıyla sürekli bir şekilde, dini duyguların sömürülmemesi için ciddi ve bilinçli çalışmalara hemen başlamalıdır. Darbe ve sonraki gecelerde okunan Sela’ların toplumda oluşan pozitif etkisi ve katkısı dikkate alındığında, diyanet işlerinin, imamların, ilahiyatçıların yapacağı bu tür çalışmalar, dini duyguları sömürmekten imtina etmeyen bu hain kesimin yakınlarınca kullanılarak millette şüphe ve tereddüt uyandırmasına meydan vermeyecektir.
- STK'lar, Belediyeler ve Parti teşkilatları çok dikkatli olmalı ve içlerine girecek provakatörlere karşı uyanık ve müteyakız olmalıdır. Temizlik harekatı çok hızlı şekilde bu Teşekkülerde de yapılmalıdır.
- Devletimiz de hepimiz de tehlikenin ne kadar vahim ve büyük olduğunu 15 Temmuz gecesi yaşadık. Bu açıdan devlet, gerekirse anayasa değişikliği de dahil, hızla kanuni düzenlemeler yapmalıdır. Bu örgütün derinlere inen hücresel boyutlarını dikkate alarak kurumsal muhataplığı olacak yeni bir mücadele konseptini acilen oluşturup başlatmalıdır.
- Bu FETÖ Terör örgütü lideri kanımca “Hasan Sabbah ve Haşhaşilik” yapılanmasını çok iyi incelemiştir. Karşımızda normal bir insan yoktur. Tıpkı Hasan Sabbah gibi, paranoyak, şizofreni içinde çok zeki ve cinnet halinde bir sapığın yönettiği bir örgüt mevcuttur. Bu sapkın zihniyet ve kişi, hezeyanik emelleri ve cinnet fantezisi için her türlü düşmanla menfaat ilişkisine girmekten imtina etmeyecek düzeyde ihaneti yapabilen birisidir. Her türlü dini, manevi, insani değeri kullanmaktan zerre kadar geri durmayacak yapıdadır. Kişisel olarak da Sayın Cumhurbaşkanı’mızı “Şizofrenik saplantı” haline getirmiş bir “Psikopatik kişilik”tir. Böyle kişilikler psikoloji bilimi açısından da irdelenmeli ve bunların çok zeki insanlar olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda bu alçak, bu günümüz Hasan Sabbah’ının cinnet senaryolarının ölmedikce bitmeyeceğini bilerek hareket etmeli ve tedbiri hiç bırakmamalıyız.
- Gülen gibi ruh hastası bir kişilik bu alçak darbeye tek başına girişmemiştir. Bunu kullanarak ülkemize ve özellikle Cumhurbaşkanı’mıza ayar vermek isteyen odaklar ve en başta da özellikle ABD’de bazı kesimlerle gereken görüşme ve iletişim hızla gerçekleşmelidir. Çünkü bu darbe girişiminden ABD’nin haberinin olmaması mümkün değildir. Bu anlamda da en başta ABD olmak üzere hızlı ve ciddi bir dış politika ve uluslar arası iletişim girişimi başlatılmalıdır.
- Kamu bürokrasisi ve TSK, medya, STK ve iş çevrelerinde yapılacak görevden alma ve tutuklama işlemleri çok hızlı yapılmalı ve birkaç günü geçirmeden bitirilmelidir. Aksi takdirde yükselen muhalif iç ve dış sesler artacak ve mücadeleye yorgunluk verebilecektir. Darbe Girişimi’nin kızgınlık ateşi sönmeden ve halk sokaktan çekilmeden bu azletme ve tutuklama çalışmaları tamamlanmalıdır. Ondan sonra gelişmeler ışığında ortaya çıkacak arizi tutuklamalar sorun olmayacaktır. Ama toplu görevden almalar ve tutuklamalar çok hızla ve bir an evvel tamamlanmalıdır.
- Darbe Girişimi sonrası yapılan iş ve işlemler sonrası ise uyuyan hücreler ve kendini gizleyen paralel unsurlarla ilgili asıl mücadele başlatılmalıdır. Çünkü bu kesim öyle kalleş ve sinsidir ki; pek çok kişi ve şahsımca düne kadar kripto ve aleni FETÖ’cü olanların Demokrasi ve darbe Karşıtı gösterilere katılarak Gülen karşıtı söylemler serdettiği ve devlettenmiş gibi davrandığı yaşanan bir realitedir.
- Karşımızda bir tilki, sırtlan, yılan, ve şeytan mevcuttur. Bunların başı olan psikopat şerefsiz de öyledir müntesipleri de aynı sinsi kişiliklerdedir. Bu açıdan da; bu kesimin fiili, medyatik ve sosyal medya üzerinden “algı oluşumu” operasyonlarına karşın devletin de benzeri bir kurumsal boyut kazanarak mücadeleyi başlatması ve onlardan bir adım öne geçecek maharete kavuşması mutlak gerkelidir. Düşmana onun refleksiyle ve onun yürüyüş tarzıyla hareket etmedikçe düşmanı alt etmek zorlaşır. Bu açıdan devlet olarak yeni bir “Derin devlet” konsepti oluşturulmalıdır. Bu yeni süreç mücadele sistematiği bu bölümü de kapsamalıdır. İnandığı tek değer önce Allah sonra Devlet olan ve devlete sadakati her şeyin önünde olan, her türlü siyasi, cemaati ve kişisel emellerden arınmış sadece devlet diyebilecek kişilerden yeni bir “derin devlet” oluşturulmalıdır. Bu kişiler FETÖ’cülerden daha derin, daha sistematik, daha uzun soluklu olmalıdırlar ki; devletin kılcallarına nüfuz etmiş alçak, hain ve terörize FETÖ’cüleri inlerinde tesbit ederek afişe edip devletten sökerek cezaya müstehak hale getirebilelim.
- Devlet tüm bu süreçleri yönetirken soğukkanlılığını mutlaka korumalıdır. Görevden almalar ve tutuklamalarda suçluyla suçsuzu ayırt edilerek hareket edilmeli ve bir “mağdurlar kitlesi” oluşturmamalıdır. Çünkü bu defa da, yelpaze genişlemiş ve yeni bir kırgın, kızgın kitle oluşturmuş olabiliriz. Bu açıdan da; ince eleyip sık dokumak ve at izini it izine asla karıştırmamak gereklidir. Çünkü devlet adildir, adil ve kanuni hareket etmek zorundadır.
Arz ederim.
Yorum yapmıyorum, okuduğunuzda sanırım hepiniz bu yazının altına imza atacaksınız. Bir sonraki Bir Portrede buluşmak üzere Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.