Soru şu:Erdoğan'ın Amerika seyahati nasıl geçiyor?Ne olacak?Nasıl sonuçlar doğuracak?..Veya, rutin bir BM zirvesine katılım şeklinde olup; seramonik/görüntüsel birkaç ritüelle mi sona erecek?..Her Amerika seyahatinde olduğu gibi bu seyahatin de çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Faydalı olabilmesi/yarar getirmesi/sıkıntıların azalması bakımından sonuç almak/almamak bağlamında…
Ben bu defa ümitliyim.
Faydalı başladığı/devam ettiği ve tam-tekmil olmasa da artıları fazla olan bir sonuca ulaşacağı kanaatindeyim.
Kaldı ki; duyumlarım da bu yönde…
Mesela;Yahudi Lobisiyle farklı boyut ve mahfillerde yapılan görüşmeler…
Daha önce oluşturduğumuz ama yaklaşık on yıldır kesintiye uğrayan işbirliği ve iletişimin canlandırılması için yapılan bu istişareler Küresel ölçek ve özellikle Ortadoğu özelinde, ülkemiz açısından çok önemli sonuçlar doğuracaktır.
Bu sürecin ekonomik getirilerini de göz ardı etmememiz lazım.
Çünkü Yahudi Lobisi küresel ölçekte çeşitli alanları kapsayan ciddi bir network…
Ekonomi/savunma/silah/siyaset/algı operasyonları vb. gibi alanlarda iç içe geçmiş ve gidişatı domine edebilecek bir güç.
Keza ve en önemlisi, küresel yatırımcılar ve fon kuruluşlarıyla yapılan ve bu defa ciddi bir yapıcılık içerdiğini gözleyip hissettiğim görüşme trafiği…
Bu kişi ve kurumlar öyle sıradan değiller.
Dünya genelinde hükmedebilen/yönetsel değişikliklere sebebiyet verebilen/ekonomiyi olağanüstü bir silah gibi kullanabilen kişi ve kuruluşlar…
Şunu görmemiz lazım; artık kimse/hiçbir ülke herkesten ve diğer ülkelerden bağımsız,
"Güç ve Aklı" elinde tutanlardan uzak,
"kutsal yalnızlık" içinde bir mesafe kat edemez ve refah ülkesi olamaz.
Bu noktada, haklılık/haksızlık tartışmasına girmek istemiyorum.
Bir önceki yazımda da söylediğim gibi "
küresel hümanizma" ütopyasına da girmeyeceğim.
Belki duygusuzluk/umursuzluk veya hakkaniyetsizlik iddiasında bile bulunulabilir ama ben, realite/var olan gerçeklik ve fiiliyatı nazarı dikkate alıyorum.
Bu yüzden, ülkesel bazlı da olsa bazen yel değirmenleriyle savaşmanın bir gereği yok.
Oyunu kuralına göre oynayacaksın…"İyi/tamam/hoş da; bu seyahatten nasıl kârlı çıkacağız? Sadece bu görüşmeler sonrası mı sonuçlar olumlu olacak?" diyebilirsiniz…
Evet öyle ama bu daha başlangıç…
Başarı için akıl ve akılcılık/tutarlılık ve güven/sabır ve ince diplomasi gereklidir.
Çünkü bu görüşmeler bir tercih gösterimi ve niyet izharıdır.
Türkiye'nin tercihini yapması ve tescili olacaktır.
Ve bir de, bu görüşmelerin sonuçlarına muvafık ve mutabık atılacak adımlar…
Mesela Çin'le/Rusya ile ilgili bundan sonraki diplomasiye dair yeni adımlar gelecek.
Çin'e karşı müşterek adım atılması söz konusu olacak.
Rusya ile mesafeli/daha net ve tarafını gösteren bir Türkiye refleksi gelecek…
Kaldı ki, artık Çin ve oluşturduğu Şanghay İşbirliği Teşkilatı'nın küresel ekonomiyi etkileyici ve güvenliği sağlayıcı/yönlendirici ve belirleyici boyutu gün be gün azalıyor.
İran'ın, tam üye oluşuyla ilgili yazdığım yazıda da bahsettim.Çin'in azametli/güçlü ve zengin boyutu kalmayacak/dize getirilecek ve zayıflatılacak.
Hal ve ahval böyleyken; biz neden zayıflayanların yanında yer alalım,
Neden yenilecek kesime yanaşarak, bile bile lades diyelim…
Bakınız;Çin'in ikinci büyük inşaat ve emlak şirketi Evergrande çöktü. Sizce, bu sadece rutin ekonomik teamüllerden dolayı mı ortaya çıktı.
Küresel hakimlerin bilgisi haricinde kendiliğinden mi oldu?..
Yakın zamanda, özel veya devlet şirketi boyutuyla küresel montanda devasa Çin şirketlerinin iflasını veya küçüldüğünü göreceksiniz.
Hakeza, Rus ekonomisi ve şirketlerinin de geriye gidişini görmek, kimseyi şaşırtmasın…
Tablo net, durum ortada ve yarını görmek için müneccim olmaya gerek yok.
Sonuç;Cumhurbaşkanı'nın dün yaptığı görüşmelerin gayet başarılı olduğu duyumlarını aldım.
Eğer ki, bugün de yapacağı görüşmeler ve olacak arka kapı diplomasiler düne paralel şekilde olur ve ilerlerse, özellikle ekonomik açıdan kritik eşikten geçmekte olan Türkiye için ciddi kazanımlar doğacaktır.
Olumlu olmasına en fazla bizim ihtiyacımız var.
Aksi takdirde "
ertelemeci" bir iletişim ve diplomasi yaparsak; bunun zararı, daha çok bize olur.
Ben, Sayın Erdoğan'ın bu ve benzeri şeylerin farkında/fevkinde ve ülkemizin zaman kaybına tahammülü olmadığının bilincinde olduğunu biliyorum.
Son söz ve seyahatin başarısı için en önemli şey; Güvenilirlik/tutarlılık…
Ki, bunu da seyahat öncesi cumhurbaşkanımızda ziyadesiyle görüp gözlediğimi düşünüyorum.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.