Önümüzdeki günler çok şeye gebe…
Ne olacak?İlk başta, büyük devletler toplanacak ve Ukrayna'nın yeniden inşasını konuşacak.
Büyük büyük yardım paketleri dile getirilecek…
Neden?Çünkü Rusya-Ukrayna savaşıyla hedeflenen sürecin sonuna gelindi.
Maksat hasıl oldu ve bu safha da miadını doldurdu.
Sonuç peki;Perişan hale gelen bir Ukrayna,
Terör örgütleri ve teröristlere yeni bir yerleşim alanı olan Ukrayna,
Başta bazı Avrupa ülkeleri olmak üzere muhtelif ülkelerde sefil/perişan olan Ukrayna halkı,
Ve, uzun yıllar stabilize olmayacak/kendine gelemeyecek ve istikrara kavuşamayacak olan Ukrayna coğrafyası!..
Rus-Ukrayna krizi/savaşı öyle çok şeye hizmet etti ki,Bir taşla, o kadar çok kuşun avlanmasını sağladı ki…
Bırakın Rusya'ya etkilerini ve Ukrayna'ya yaşattığı harap halleri; Avrupa ülkelerini bile hizaya getirdi!
Tüm dünyayı kapsayan krizler silsilesini ve var olan krizlerin derinleşmesini getirdi…
Pandemi idi başlangıç,Adeta bir yağlı boya ustasının resim yapacağı tuvalin zeminini beyaza boyaması gibiydi Pandemi…
Sonrasında renkler devreye girdi,
Nakış nakış, ilmek ilmek işlendi…
Herkes Pandemi'yi bir şeylerin finali sanıyordu,
Ama her şeyin başlangıcından başka bir şey değildi.
Hangi şeyin derseniz;O ana dek düşünülen/planlanan ve simüle edilen küresel yeni düzenin en kapsayıcı/kuşatıcı ve görünür hale gelmesiydi.
Avrupa hizaya geldi mi? Geldi.
Amerika hazırlandı mı? Hazırlandı.
İngiltere Brexit'le başlattığı süreci taçlandırdı mı? Evet.
Şimdi de Rusya-Ukrayna savaşı misyonunu tamamladı ve bir önemi kalmadı…
Plan tıkır tıkır işledi/işliyor ve emin olun işleyecek…
İnsanlık öyle şeylerle yüzleştirildi ki; her şeye hazır bir psikolojik altyapı oluştu.
Artık ne yaşansa, ne görülse, ne yapılsa sürpriz karşılanmayacak bir evredeyiz.
Farkında mısınız,Dünya Kovid-19 virüsünü unutmaya bile başlamışken Çin yine ve yeniden önlemler paketi açıklıyor.
Çin'de başlayan Kovid-19 bir türlü bitmiyor ve üstelik yer yer kabarıyor.
Çin yönetimi ise garip bir şekilde
"sıfır vaka" yaklaşımıyla halkını kızdırıyor/geriyor ve adeta deli etmeye doğru ilerliyor.
Sizce normal mi?Bence asla değil…
Tabir caizse; bir şeyler oluyor şu Çin Krallığında…
Arkadaşlar,Mıntıka düzenlemeleri epeyce tamamlandı ve önemli bir safhaya gelindi.
Hani devasa bir tesis yapılacak olur; karınca gibi insan/onlarca araç-gereç çalışır ve kimse ne yapıldığını anlamaz da; belli bir süre sonra, planlanan tesis görünürleşmeye başlar ya; tıpkı bunun gibi, şuanda da küresel dizayn ve yeni düzen sistematiği yapılan makete benzemeye/ete-kemiğe bürünmeye ve görünür bir hal almaya başladı.
Artık hedef Çin.
Ana hedef zaten Çin'di ama bahsettiğim mıntıka düzenlemesi tamamlanmalıydı.
Ki, bu yapıldı sadece son rötuşları gerçekleşiyor artık…
İşte asıl bu noktadan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Eskiyen herkes ve her şey, değişime maruz kalacak,
Kendini yenileyemeyen veya hakim güç ve akla muhalif ve mugayir davranmayı bağımsızlık gereği sanan lider ve yönetimler hızlıca tasfiyeye uğrayacak.
Demokrasi vb. gibi yönetsel olgular şekil değiştirecek,
Önemli görülen pek çok şey önemsizleşecek, düne kadar önem atfedilmeyen ve hatta akla bile gelmeyen mefhumlar öne çıkacak!
Bu arada,Dikkatimi çeken bazı yorumlardan da bahsetmeden geçemeyeceğim.
Hala kimi yazar ve yorumculardan/uluslararası siyaset yapanlardan Avrupa ekolü veya Amerikan tarzı gibi kategorizasyonlar duyuyorum.
Hatta Türkiye özelinden hareketle;
"
Altılı masa Avrupa ekolünü tercih ediyor, Erdoğan ise Avrupa'yı da hizaya getiren güçle birlikte hareket ediyor" gibi sözler işitiyorum.
Geçin arkadaşlar bunları geçin,
Öyle ekol filan yok.Tek bir güç ve onun aklı var.Bunu görmemek için kör olmak gerekir.
Ki ben, altılı masanın böyle fraksiyonel ve ekolist yaklaşım içinde olduğunu hiç düşünmüyorum.
Küresel siyaset yazıcılarının ve yorumcularının bence bu noktada kategorize etme gibi bir zaafı var.
Global olandan yerele benzeşikleştirici bir takıntıları var sanki…
İç siyasette var olan iktidar/muhalefet olgusu olması gereken ve hatta karşıt olması gereken bir durumdur.
Bunlarla ilgili, dışsal bir yamamaya veya grupsal aidiyet kurmaya ne gerek var ki…
Kaldı ki,
Son tahlilde Avrupacılık/Amerikancılık/Avrasyacılık gibi sınıflandırmanın bir önem arz etmediğini, bu ülke ve coğrafyalar da dahil tüm dünyada yaşananları görüp de anlamamak için, gafil olmak gerekmez mi…
Arkadaşlar,Eskiden komünist/sosyalist yaklaşımda olan kimileri bunu yapardı ve Türkiye'de feodalite geçmişi ararlardı.
Çünkü Avrupa'da süreç böyle işlemiş ve sosyalizm, Feodal yapılara tepki olarak ortaya çıkmıştı.
Bence en büyük yanılgıları da böylesi bir sebep-sonuç ilişkisini Türkiye'de aramalarıydı!
Bugün, Türk siyasetini ve siyasi partilerini de küresel perspektifle kategorize etme yorum ve söylemlerini aynen böyle ve altyapıdan yoksun bir özenti olarak düşünüyorum.
Sonuç:Plan tıkır tıkır işliyor,Yok efendim şöyleymiş,Vay efendim doğalgaz yokmuş,Avrupa donacakmış,Amerika'da enflasyon yüksekmiş,Rusya hala güçlüymüş,İngiltere bile perişanmış filan falan gibi lafları umursamayın.
Kim ne derse dedin,
Bir Güç ve Akıl Sahipleri var,Bir de onların, aman vermez/taviz vermez ve gözü dönmüş yeni dünya planları var.Gerisi teferruat,
Gerisi laf-ü güzaf…
Yeni yılla birlikte olacaklara odaklanın siz…
Gerek Türkiye ölçeğinde ve gerekse de küresel bazda, bugünden yarına öyle gelişmeler olacak ki; artık kimse şaşıramayacak bile…
Çünkü şaşırma noktasını çoktan geçtik ve artık psikolojik olarak da her şeye hazırız!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.