bile bize çok gören terör belası ile yıkıldığımız şehit haberlerinden sonra oturup Anadolu'mu anlatan Bir Portre yazmaya karar verdim.
Anadolu; tarihin her döneminde önemini hiç kaybetmemiş bir “Vatan”dır. Bu topraklara sadece basit bir coğrafi tanım yapmak, “Anadolu”yu anlamamak, derinliğindeki yüceliği görmemek olur. Bu Anadolu ki; atalarımızın Orta Asya'dan göçü ve o büyük komutan Alparslan'ın Malazgirt zaferinden sonra bizim yuvamız olmuş mukaddes topraklardır. O Alparslan ki; ordusundan dört kat daha kalabalık "Diyojen" ordusuyla gözünü kırpmadan savaşa girmiş ve atının kuyruğunu kendi bağlayarak şehit olursam kefenim olsun dediği beyaz kıyafetiyle, işte bu “Anadolu” için korkusuz, cesur ve kararlılıkla Malazgirt savaşını başlatmış ve Allahın izniyle de kazanarak bu coğrafyayı milletimize kazandırmıştır.
Taaa o yıllardan başlayarak Anadolu, fetihlerin merkezi olmuş, ve “Türk- Cihan Hakimiyet” mefküresinin ve “İlayı Kelimetullah” idealinin dünyaya duyurulmasının menşei, kaynağı ve ana ocağı olmuştur.
Anadolu, ismiyle müsemma ( ana dolu, yani isminin içeriği gibi) olmuş, Anadolu’nun anaları, yiğit doğurmaya devam etmiş ve vatanları Anadolu’yu korumak için asla ve asla tereddüt göstermemişlerdir. Bir Ülkeye sahip olmak bambaşka bir değerdir, bambaşka bir kıymettir… Bir Vatana sahip olmak rehavet içinde bu vatanda yaşayıp da, vatan toprağını evinin balkonunda saksı toprağıyla aynı tutup, bu ülkede yaşayıp sırça köşklerden ahkam kesenleri anlayamayacağı ya da kerameti kendilerinden menkul “liberallikleriyle” idrak edemeyecekleri kadar derindir, önemlidir, ulvidir…
Anadolu'ya bakan Malazgirt zaferini ve şehitlerini görmelidir. Çünkü orda şehadet şerbetini içenler “ne için ölüyoruz ki, acaba gibi” bir kuşkuyu asla ve asla duymamışlardır…
Birinci dünya harbinde şehit olanlara baksınlar…
Hele de Kurtuluş savaşındaki azim ve izzetli mücadeleye baksınlar… Birinci cihan harbinde eşini kaybeden Anadolu'nun cefakar ana’sı iki oğlunu kurtuluş savaşında şehit veriyor ama tereddüt bile göstermeden bu defa torununu sırtına sarıyor kendi cepheye koşuyor ve Anadolu için mücadelesine aynen devam ediyor…
Ey bu vatan için mücadeleyi küçümseyip zihinlere tereddüt sokan kalemşörler, liboşlar, sözüm ona “vicdani retciler”...
Nankörlük etmeyin ve sakın günümüzdeki PKK itlerine karşı verilen mücadeleyi küçümsemeyin ve soru işaretleriyle karşılamayın... Bu mücadele sürecektir ve asla geri adım olmayacaktır.
Çünkü sizler her şeye materyalist gözlüğünüzle bakarken Anadolu’nun “Ana”ları hala yüce Peygamberimizin naklettiği gibi; “Allah yolunda ölenlere/öldürülenlere, ölüler demeyiniz; tam tersine onlar diridirler, fakat siz anlayamazsınız.” (Al-i İmran, 3/154) ayetine tüm imanlarıyla inanmaktadırlar…
Evet siz anlayamazsınız, anlamazsınız, anlasanız zaten şaşarız anlamanıza…
Evet biz sizlere inat, bu vatana kastetmeye çalışanlara inat, hala ve daima;
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır…..
Demeye ve bu vatan uğruna mücadeleye devam edeceğiz…
Çanakkale mücadelesine bakın bir…. Bakın ve görün mücadeleyi ve neyin mücadelesinin verildiğini….
“Eski dünya, yeni dünya bütün akvam-ı beşer” hücum etmiş ama Mehmedim ve Anadolum kararlı, azimli adeta gülümser gibi... Umursamıyor, korkmuyor ve pes etmiyor…
Sonuç ise yedi düvel hezimet yaşayıp geri dönüyor... Bu vatana kasteden ve bu vatanın evlatlarına silah tutan bu it sürüsü de aynı hezimeti yaşayacak ve bu lanet olası terör belası da, “ dahili ve harici bedbahtlar”ın desteğine rağmen bitecektir. Çünkü Anadolu, tıpkı Kurtuluş savaşındaki gibi aynı azim, inanç ve imanla;
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
Diyor, diyebiliyor ve diyecektirrrrr……..
Artık Ülkemiz üzerindeki oyunların son bulmasını ve bu Vatan'a bakan kem gözlerin, başka ulusların uşaklarının bu Vatanı bölemeyeceğini görüp, maşa olmaktan kendilerini soyutlamaları için bir uyarı olsun dileği ile Portremizi sonlandırırken haftaya yeniden buluşmak üzere sağlıcakla kalın sevgili okurlarım.