Allah aşkına bırakın artık, Rusya'dan/ Çin'den/ Şanghay Beşlisi'nden medet ummayı!

Son günlerde Türkiye kamuoyunda yaşanan gelişmeleri biraz şaşkınlık ve biraz da hayretle izliyorum.
Öyle bir haldeyiz ki; ikiye yarılmış karpuz gibiyiz!
En basit bir olayda bile,
Siyah/beyaz kadar ayrışabilmeyi çok güzel becerebiliyoruz!

Mesela;
Özbekistan'da çekilen ve Cumhurbaşkanı'mızın da yer aldığı bir fotoğraf karesi…
Erdoğan'ı sevelim veya sevmeyelim ama güzel bir enstantane…
Fakat tarafgirliğimiz öyle bir hale gelmiş ki; bu fotoğraftan bile Erdoğan'ı eleştirmeye çalışıyor, açık arıyor ve kerhen de olsa "eh işte, fena değil" bile diyemiyoruz!

Yahu, orada oturan Tayyip Erdoğan değil; Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanıdır.
Birazcık yahu, birazcık; dahili ihtilafları bir kenara koyup Türkiyecilik yapsak ne olur yani…

"Sen böyle diyor ve eleştireni eleştiriyorsun ama iktidar taraftarları o fotoğraf üzerinden siyasi güç devşirme peşindeler.
Ya buna ne dersin…" diyenler olabilir.
Velev ki öyle ve birileri abartılı övgü/övme/yüceltme içinde diyelim,
Yerme/küçültme/önemsizleştirme konusunda gösterilen abartının onlarınkinden bir farkı var mı peki!

Dar düşünceler, dar görüşler!..
İktidar/muhalefet ayırt etmeksizin tüm siyasi taraflar hemen her şeyden siyaset devşirmeye, kendi partisine paye çıkartmaya ve karşısındakini gömmeye çalışıyor.

Sadece siyasiler mi,
Keşke öyle olsa; bahsettiğim karpuz gibi yarılma, toplumun kılcallarına kadar işlemiş maalesef!
Küresel ölçekte yaşanan ekonomik sıkıntılar,
Gıda ve enerji krizleri,
Lojistik zincirindeki kırılmalar kimsenin umurunda bile değil!

Rusya-Ukrayna sorunu ve Çin-Tayvan gerginliğinin sıcak savaşa dönüşme riskinin doğuracağı sonuçlar,
Avrupa'da yaşanmaya başlayan resesyon ve olabilirliği pek muhtemel karışıklıklar bizi hiç ilgilendirmiyor sanki!

Keza Amerika ve Avrupa'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımların sıkılaştırılması ve hatta Rusya'ya destek olan ülkeleri bile kapsar hale gelmesi,
Hakeza, benzer bir yaptırım sürecinin Çin'e de uygulanmaya başlanması ve Çin'de başlayabilecek bir "içe kapanmacı" yaklaşımın, özellikle hammadde ithalatını Çin'den yapan gelişmekte olan ülkelerde nasıl bir karmaşaya yol açacağı gibi sorunlar sanki bizi hiç etkilemeyecek gibi iç siyasetin şehvetine/hırsına ve ne pahasına olursa olsun rakibi yok etme iştihasına kapılmış gidiyoruz!..

Arkadaşlar,
Dünya bir "dehşet dengesi" ile karşı karşıya!
Daha da derinleşerek ve hatta iyice dengesizleşerek devam edeceğe benziyor!
Kantarın topuzu kaçtı-kaçacak ama bizim umurumuzda bile değil; hala oyunda ve oynaştayız!

İktidara/muhalefete,
Büyük partilere/küçük partilere,
Yazarlara/yorumculara,
Akademisyene/ortalama vatandaşa,
Herkese sesleniyorum!

Yahu siz ne yapıyorsunuz!
Neyin derdinde ve nelerin telaşına düşmüşsünüz!
At gözlüğünü bırakın; yeni bir dünya kuruluyor ama biz, sadece görüntüde/gösterişte ve şekilde boğulmuş gidiyoruz!

Son günlerde garip bir şekilde sanki Doğu'yu yeniden keşfetmenin dayanılmaz cazibesine kapılmış; ışık "Şanghay Beşlisi"nden yükselir hevesi ile adeta kanatlanmış uçuyoruz.

Arkadaşlar,
Oradan bir cacık çıkmaz…

Hepiniz bilirsiniz,
Kış mevsiminde yalancı baharlar olur,
Ama aldatıcıdır,
Buna rağmen bademler, başlarına geleceği bile bile çiçek açarlar.
Bile bile lades dercesine…
Bastırır karakış; karıyla/boranıyla/donuyla/ayazıyla…
Bademlere ne olur derseniz?
Hüsran…
Aynen bunun gibi,
Avrupa ve Amerika'yı yabana atarak,
Yaşanan sıkıntılar nedeniyle bu ülkelerin zayıfladığını sanarak,
Gelişmelere anlık ve güncel bir gözle bakarak,
Ve bir de, aslında kendi sıkışık/kapanık ve izole olan Rusya'nın cazibesine kapılarak; "biz gayet iyi durumdayız. Herkes bizim kapımızda ve herkes bize itibar ediyor" aldanmacılığı ve rehavetiyle hareket edersek, hayalini kurduğumuz sahte cennet yarın-birgün cehenneme dönüşür!
Herkes ama herkes gözünü açsın ve bu gerçeğin farkına varsın.

Siz sanıyor musunuz ki; bu kış, ayazda kalması muhtemel bir Avrupa, bunu sineye çekecek…
Sanıyor musunuz; Rusya Avrupa'ya rest çekecek/Amerika'yı yok sayacak/"dolarsız da yaşarız" /"kendi kendimize yeteriz" avuntusuyla önümüzdeki yaza, hiçbir şey olmamış ve her şey bugünkü gibi kalmışcasına ulaşacak!..

Şaşarım bu akla ve Çin'in/Rusya'nın galebe çalacağına inananlara,
Şaşarım, Rusya'dan/Çin'den Türkiye dostluğu çıkartmaya çalışan ve Putin'in sahte tebessümlerine aldanan aklı evvellere!..

Lütfen biraz realist olalım,
Dünyayı ve küresel gelişmeleri doğru okuyalım,
Gerçeklerden ve gerçeklikten kopmayalım.

Rusya/Ruble, Çin/Yuan kendini bile kurtaramayacak,
Kendi vatandaşlarına bile himmet edemeyecek!
Görmüyor musunuz bunu…

Evet göremiyorsunuz,
Göremediğiniz için de bilmiyorsunuz,
Bilmiyor olunca da, rahatça ve bol keseden ahkam kesebiliyor; Rusya/Çin fantezisiyle "Büyük Doğu Bloku ve Parasal Sistemi" oluşturabiliyorsunuz.
Aslında onlar küresel kompozisyonun ne olduğunun ve gidişatın nereye doğru evrildiğinin bizden daha çok farkında!
Ki, bu yüzden sürekli bir "felaket yedeklemesi" ve "daha kötüye hazırlık" içindeler…
Ama biz?
Sanki "hayat bir gün, o da bugün" dercesine törene/düğüne gidip de, orada en popüler olmuşluk hissi içinde; Ağustos Böceği'nden farksısız!

Hanımlar Beyler,
Kış geliyor kış!
Yıkarak, dondurarak, açlıkla, yoklukla, kargaşayla geliyor!
Üstelik bu gelen kış, yazın gelmesiyle de bitmeyecek ve belki de, dört yıl/dört mevsim yaşanacak!

Defalarca söyledim,
Bas bas bağırdım,
"Yeni Düzen/Yeni Dünya/Yeni Parasal Sistem geliyor, doğru tarafta olmalıyız, tutarlı/güvenilir ve akıllı-akılcı şekilde davranmak tek yolumuz" diye söylemekten dilimde tüy bitti!

Şimdi herkes dinlesin,
Daha açık söyleyeceğim.
Rusya dört bir yandan sıkışmış/sıkıştırılmış halde,
Henüz yiğitliğe leke sürmüyor ve Putin efendi kuyruğu dik tutmaya çalışıyor.
Ama kazın ayağı öyle değil.
An itibariyle tek kapısı Türkiye ve bize karşı da sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya devam ediyor.
Artık Rusya ve Putin'e, Türkiye'nin kendisine değil de, asıl kendisinin Türkiye'ye mahkum ve mecbur olduğunu hatırlatma vakti geldi ve geçiyor bile…
Kaldı ki,
Uluslararası istişarelerim/yabancı dostlardan duyumlarım/deneyim ve okumalarım çerçevesinde 2022 sonu gelmeden, Türkiye'nin de, Rusya'ya uygulanan yaptırımlar konusunda hassas olması net ve aleni bir dille ifade edilebilecek.
Hatta Rusya'yla bazı ticaret kalemlerinde, alışverişin bıçak gibi kesilmesi talep edilebilecek!
Hemen "Türkiye bağımsız bir ülke/Kim yapacakmış bunu; Amerika mı/Amerika haddini bilsin ve bize hangi ülkeyle iş tutacağımızı dikte etmesin" diyebilirsiniz ve hatta dediğinizi duyar gibiyim!
Retorik ve teorik olarak doğru ve haklı olabilirsiniz.
Ama haklı olmanın pratikte bir anlamı var mı/bugüne kadar oldu mu veya bundan sonra olabilecek mi!
Olmadı/olmayacak ve bu tarz söylemler hamasetin ötesine geçmeyip, karın doyurmayacak!

Ben size, şunu özellikle söylemek istiyorum;
Uluslararası hukuk, güçlünün hukukunu uygulatır,
Ekonomik/kültürel/siyasi/teknolojik boyutta kim güçlüyse onun hukuku geçerlidir.
Ve bugün de, bu güç Amerika ve Avrupa'nın elindedir.
Başka bir deyişle, Amerika ve Avrupa dahi, güçlünün elinde ve kontrolündedir.
Kimse ideolojik fantezi yapmasın,
Çıkıp da, hamaset/tarihsel nostalji ve gerçeklikten kopuk sadece ütopik ve idealizm kokan ama idealitenin yakınından bile geçemeyen laflar etmesin!

Arkadaşlar,
Güç ve Aklı elinde tutanlar (çok geriye gitmeden söyleyecek olursak) 75 yıldır bu dünyayı yönetiyorlar.
Hatta dünyayı parmağında oynatıyorlar!
Bana kimse doğru/yanlış aforizması yapmasın!
Ben gerçeklik ve realiteden bahsediyorum.
Adamlar parayı bollaştırıyor; seni/beni/onları alabildiğine rehavete sokabiliyor,
Biz daha sarhoşluk içinde ve lüksün tadını yudumlarken,
Verdikleri bir kararla parayı çekiyor/faizi artırıyor/enflasyon gibi bir belayı bile ihraç edebiliyorlar ama bizler farkına bile varamıyoruz!

Bu arada, halimize/gücümüze/güçsüzlüğümüze bakmadan, "…ama onlar kendi ülkelerine ve kendi ekonomilerine baksınlar; bizden beter haldeler" gibi beylik cümlelerle züğürt tesellisine yönelmekten de geri durmuyoruz!
Halbuki bir kıymeti harbiyesi yok,
Türk'ün Türk'e propaganda yapmasından öteye geçmeyen söz ve söylemler!

Son tahlilde,
Onlar yine kurtulur ve kendini kurtarırlar,
Kabak, onlara/onların ürettiği mala/bastığı paraya muhtaç olan biz ve bizler gibi gelişmekte olan ülkelerin başında patlar!
Ki bu durum, defalarca yaşandı ve hatta test edildi!

Sonuç;
Bütün dünya kulak kesilmiş FED'in faiz kararı ve Başkanı'nın yapacağı açıklamayı bekliyor…
Ne demek bu?
Bırakın aldıkları/alacakları kararları; adamların bir sözü/açıklaması/fikir beyanı bile dünya ekonomisini indirip çıkartmaya yetiyor demektir!
Daha söylenecek söz var mı,
Veya,
Bunun üzerine, söyleyecek sözüm var diyen yel değirmeni savaşçısı var mı!



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber