Ahlak, ahlak, ahlak…
İlle de ahlak.
Herkese ahlak,
Herkesçe ahlak…
Bireysel ahlak, Toplumsal ahlak…
Ahlakçılık değil ahlaklılık…
Sosyal medyayı tartışıyoruz.
Öyle bir zemin ve platform ki; sınırsızlığın sınırsızca, hadsizce ve ahlaksızca tezahür ve irtikap ettiği cinayet silahına dönüşebiliyor.
Ki bunun pratiklerini içimiz acıyarak, tiksinerek, iğrenerek görüyor ve yaşıyoruz.
Kişisel ve toplumsal ahlak erozyona uğramışsa,
"Kendin için istemediğini başkasına da yapmayacaksın" gibi en insani ilksellik kalmamışsa,
Siyasi ahlak yerlerde sürünüyor ve rakibini alt etmek için her şey mübah görülüyorsa,
Haysiyet cellatlığı, itibar suikastı ve iftira utanç yaşatmıyorsa,
Mahremiyet, kutsiyet, özel hayat gibi mefhumlar ayaklar altındaysa; yasak da getirsen, ceza da versen, zecri önlemler de alsan beklenen sonuç hasıl olmaz.
İktidara yapılırken muhalefet içten içe memnun oluyor ve timsah gözyaşları döküyorsa,
Muhalefetin başına gelince iktidar gerekli tavır ve tepkiyi göstermiyorsa,
Haz ve hız almış başını gidiyor, otoriteye başkaldırı popüler ve belden aşağı vuruşlar sıradanlaşıyor ise,
Aynı ve benzer olaya "kimin başına geldiğine" göre tepki/tepkisizlik oluşuyor ise,
Sosyal medya denen kontrolsüz, sorumsuz ve büyük sorunlu zemin bireysel ve organize şekilde hasım, rakip veya bir diğerini yoketme aracı olarak kullanılıyor ise;
Yapılacak düzenlemenin en geniş yelpazede, en genel boyutta ve en kabul görür şekilde olması lazımdır ve şarttır.
Böylesi bir düzenleme ve disiplinin vakti çoktandır geçiyor bile…
Son dönemlerde bilindik isimlere dönük sosyal medya saldırıları aysbergin görünen yüzü.
Emin olun ki; bugüne kadar kimlerin canı yanmıştır, kimlerin…
Ama, hep bu sosyal medya farelerinin, vampirlerinin, katillerinin yanına kar kaldı.
Ahlak zaten sükut etmiş.
İnsaf kurumuş.
Vicdanlar kapkara olmuş.
Bence sorun asıl burada ve bir "ahlak" sorunu.
Hal böyleyken; düzenleme elzem.
Fakat Allah rızası için düzenleme yaparken politik faydacılıktan uzak, siyasi hesaptan arî ve münferit tasarruftan uzak olsun.
Ve inşallah Meclisteki tüm partilerin ortak görüşüyle geniş bir destek ve katılımla yapılsın.
Toplumsal katmanların hepsi olmasa da kahir ekseriyetinin onayı alınacak bir düzenleme olsun.
"Ohhh be… nihayet.. Artık şereften yoksun müptezel kişilikler şereflere saldırırken bin defa düşünecekler" diyebilecek bir uygulama getirilsin.
Ahlakın sükut ettiği yerde kanuni düzenlemeler ne derece başarılı olur bilemem ama belki de caydırıcılık getirir de; sorumsuz ve sınırsız alçaklık ve iğrençlik bir nebze olsun azalır.
Bu arada sosyal medya enstrümanlarının bir silah gibi kullanılacağı tehlikesine dikkat çekmiştim.
Bu saldırılar aslında ona, buna, şuna değildir.
Bireysel ve toplumsal ahlakadır.
Ahlakı basitleştirme ve sıradanlaştırmaya dönüktür.
Sıklıkla cereyan eden olay sıradanlaşmayı ve önemsizleştirmeyi getirir.
Bu durum aslında ahlak denen olgunun basitleştirilip, yok edilmesinden başka bir şey değildir.
Tehlikenin de en büyüğü budur.
Bu durum silah, savaş, kaos, terör ve siyasetle ele geçirilemeyen bir ülkeyi varken yok etmekten başka bir şey değildir.
Sosyal medya bu saldırı silahlarının yapamadığını yapabilen "akıllı ve yumuşak güç"tür.
Hedefi ise toplumsal, milli ve bireysel ahlaktır.
Ahlaki çöküş kamusal çöküşü de getirir.
Devletin zayıflamasını doğurur.
Toplumsal çürümeyi hızlandırır ve azmanlaşmayı getirir.
İşte bu nokta; kişi hak ve mahremiyetinin, devlet otoritesinin, ülkesel değerlerin yok sayılıp, canavarlaşmanın oluşmasından başka bir şey değildir.
Yok efendim iktidar tüm medyayı yandaş yapmış da; kimse sesini duyuramıyormuş da; sosyal medya tek yolmuş…
Velev ki öyle bile olsa bu yapılan hayasızlığı, şerefsizliği, rezaleti, alçaklığı meşru kılar mı..
İki yanlıştan bir doğru çıkar mı…
Bana kimse, ama diye başlayan cümle kurmasın.
Kimse olayı siyasi mülahazayla izaha çalışmasın.
Hiç kimse iktidarın uygulamalarını gerekçe göstermesin.
Sosyal medyanın sosyalliği bitmiş, insafı yitmiş, insanlığı silinmiş, ahlak pazara düşmüş haldedir.
Yaşanan olaylar izahtan varestedir.
Hiç kimse kusura bakmasın; "ama-fakat-lakin" demeksizin kınıyorum, lanetliyorum ve düzenlemenin mutlak şart olduğuna ve ivedilikle yapılması gereğine inanıyorum.
Ki, yaşadıklarımıza bakın.
Annelere reva görülen söz ve yakıştırmalara bakın.
Dün bir anneye, bugün başka bir anneye dair söylenen sözlere bakın.
Söylenen sözleri burada dile getirmekten haya ederim, hicap duyarım.
Yazıklar olsun, yazıklar olsun.
Herkes aklını başına alsın.
Sağcısı solcusu, dincisi, laiki, politik/apolitik olanı, ama hemen herkes; saldırı, sakın sizden, sizin safınızdan olmayana oluyor diye sessiz kalmayın.
A şahsını sevmeyebilirsiniz, siyasi fikrine veya dünya görüşüne katılmayabilirsiniz.
Ama bu saldırı bugün ona yarın sana, öteki gün bana olur.
Sakın susmayın ey insanlar ve ey birazcık kalmışsa insaf sahipleri…
Susma; sustukça sıra sana gelecek…