Af mı?.. Olmaz, olamaz, olmamalı!..

Hukuk; toplumu düzenleyen ve devlet yaptırımıyla güçlendirilmiş bulunan kuralların, yasaların bütünü,
Yani;
—Bir toplum ve bu toplumun bir devleti var,
—Bu devletin yaptırım, yani yargılama/cezalandırma yetkisi var.
—Devlet bu yaptırım yetkisini kanun/kural ve yasalarla tesis eder.
Bu durum, o devletin "Hukuk Sistemini" oluşturur.

Adalet ise hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme, adil olma durumu demektir.

Yani;
Bir devletin hukuk sistemi hak ve hakkaniyetliyse, hukuku gözetiyor ve ayırt etmeksizin/adil bir şekilde yerine getiriliyor ise; orada "adalet" var demektir.

Peki, şimdi bir soru soralım,
Bir devlet sübjektif şekilde veya toplumsal vicdana pek de uymayan şekilde hukuk sisteminde değişikliğe giderse adalet darbe alır mı?

Daha da açayım,
Mevcut hukuk sistemi çerçevesinde hakkında hüküm verilen ve infazı sürenlerle ilgili "af" içerikli bir düzenleme yapılsa ve infaz sona erse "adalet" olgusu ne hale gelir?

Eminim hemen herkes "olmaz/olmamalı; adalet olgusu ve maşeri vicdan yaralanmamalı" dersiniz.

Şunu da tespit etmekte fayda var.
Gerçi bilinen bir gerçek ama hatırlatalım yine de…

Hukuk Sistemi, "bireyden bireye, bireyden devlete, devletten bireye" ilişkilerin hak ve hakkaniyetli olmasını, yani adaletli olmasını sağlar.
Bu ince çizginin başarıyla yürütülmesi/yürütülmemesi toplumun adalet duygusunu pekiştirir veya eksiltir.

Tam bu esnada,
Yani, bir vatandaşa zarar veren başka birisi, hukuk önünde mahkum edilmiş ve cezasını çekerken,
Veya, vergi kaçırma gibi toplumsal hak gaspı da denecek bir fiili işleyerek devlete karşı suçu sabitlenen birisi bunun bedelini öderken veya ödemesi hükme bağlanmışken,
Devlet görevlilerinin bireylere karşı kamu gücünü yanlış/yanlı ve haksız uygulanması nedeniyle bireye verdiği zararın hukuk sistemince sübut bulması sonucu cezasını çekerken; yapılacak bir "af düzenlemesi"nin adaletle alakası olur mu hiç!..

Diyelim ki, devlet kendine karşı işlenen "kimi suçların cezasına dair" af uygulamasına gitti; hadi neyse diyelim (bence bunu da diyemeyiz de…) ama Ahmet'in Mehmet'e verdiği zararın cezasını, devletin affetmesi diye bir şey olmaz/olamaz/olmamalı…

Böylesi bir adım, toplumsal adalet duygusunu derinden zedeler ve vicdanları kanatır.
İnsani bir saikle yapılsa bile yanlıştır.

Eğer ki; siyasi bir fayda mülahazasıyla düşünülüyor ise iki kere yanlıştır.

Kaldı ki; "af düzenlemesi" içeriği/boyutu/kapsamı ne olursa olsun, umulan/beklenen/istenen siyasi bir faydayı da doğurmaz.

Geçmişte bunun örneklerini çok gördük.
Anadolu tabiriyle; "ettiğin hayır ürküttüğün kurbağaya değmez" misali sonuçlar yaşandığını, yaşayarak test ettik.

Allah bile insanın insana olan hak ödemesi/haksızlığın bedeli ve helalleşmeyle ilgili, "…Bana gelmeyin; birbirinizle helalleşmelisiniz. Kulun kula ettiğine ben karışmam demiştir" demiyor, İlahi Adalet lafını etmiyor ve sadece insanî/beşerî/hukukî boyutlarla konuşuyorum.

Çünkü ilahi adaletin tecellisi Allah'ın işidir,
Ben açık-yalın gözle/beşerî yaklaşımla/hukukî sistemce, tespit/tescil ve hüküm haline gelmiş bir infazı affetmenin hukuk sistemine vereceği zararı ve adalet duygusuna vuracağı darbeyi dikkate alıyorum.

Yaradan'ın işine asla karışmam/karışamam/haddimi bilmeyi tercih ederim.

Arkadaşlar,
Bu "af" denen şey defalarca yaşandı.
İnanın hiçbiri istenen hiçbir sonucu doğurmadı.
Zalimi daha zalim yaptı, zulmü daha da çoklaştırdı.
Ne bir insanî sonuç ve hayır getirdi, ne de affı çıkartan iradeye siyasi katkı sağladı.
Suçluyu hoyratlaştırdı ve daha bir azmanlaştırdı/azgınlaştırdı.

Duymuyor muyuz Allah aşkına,
Vurur-öldürürüm gider yatarım, nasılsa bir af çıkar,
Yine çıkar gelir, eksik bıraktığımı da tamamlarım gibi lafları…

Umuyorum ki, bu yazıma konu olan "af düzenlemesi" durumu, benim evhamım ve kuruntumdur.
Olsun, ben yine de yazayım/uyarayım/ikaz edeyim…

Bu arada, eğer böyle bir niyet varsa; yakında, "…konuyla ilgili çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Ahali merak etmesin; terör suçlarını/taciz-tecavüzü veya şu şu şu gibi suçları kapsama almayacağız…" gibi laflar edilmeye başlar.

Bunları söylerken muhatabım sadece iktidar değil.
Muhalefet cenahından da benzer sesleri işitiyorum.

Seçim yatırımı babında bile olsa, olası bir "af düzenlemesi" vaadi ne seçimde siyasi pirim yapar, ne de sonrasında millete/devlete bir fayda getirir.

Arkadaşlar,
Milletin bazı terörize gruplara/olaylara dair acıları hala çok taze ve aşırı hassasiyet gerektirir noktada..

Keza, bireylerin yaşadığı olayların acısı ise ölene kadar devam eder özellikli…
Bu yüzden de, özellikle muhalefetin "hak/hukuk" noktasında iktidarı şiddetle eleştirdiği bu süreçte "af"fı siyasi bir rüşvet olarak kullanması, emin olunsun ki; affedilmez ve halk tarafından cezalandırılır.

Bu arada, Cumhurbaşkanı'nın da olası bir affa taraf olmadığını ve gündemine almadığını biliyorum ve bunu söylemeden geçemeyeceğim.

Yok arkadaş yok; olmaz/olmasın.
Bence, iktidarda/muhalefet de/STK'lar da "af" kelimesini telaffuz bile etmesin.

Gerçekten bir mağduriyet varsa,
Haksızlık olmuşsa,
Haksız yere birisi mahkum ise;
(Ki, böyle durumlar var mı; kesinlikle var ve maalesef biraz da fazla)
Olay ve kişi odaklı "yeniden yargılama hakkı" oluştur ve buna uygun düzenleme yap.

Sadece hatayı düzelt,
Haksızlığı gider,
Mağdur olanı gözet…

Genellemeye giderek,
Toptancılık ederek,
Kapsamı geniş tutarak toplumsal vicdanı kanatacak şekilde bir "affetme"ye girişme, "af düzenlemesi" yapma!..

Bunları neden mi yazdım?
Kulağıma çalınan kimi söylentiler/duyumlar ve geriden geriye hazırlık yapıldığına dair izlenimlerim, bunları yazmaya sevk etti!..


Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber