Doğrusu ben de bekliyordum ama 20 Ocak'ta Biden'ın göreve başlamasından sonra…
Fakat Pompeo'nun açıklamalarını duyunca start erken verildi, dedim.
Neden mi bahsediyorum.?
ABD-Rus ilişkileri ve Amerika'nın Rusya'yı daha sert ve etkili sıkıştırmasından.
Ne dedi Pompeo;
"Bana her zaman düşmanımızın kim olduğu soruluyor.
Cevabım şöyle: Yaşam tarzımızı, devletimizi, temel demokratik ilkelerimizi yok etmek isteyen çok sayıda ülke var. Rusya da kesinlikle bu listede yer alıyor.
Rusya özgürlük isteyen ülkeler için gerçek bir risktir" diyen Pompeo, işin bam teline şu sözlerle vurgu yapıyor.
"Rusya'nın oluşturduğu tehlikeyi küçümsemek istemem ancak Çin ABD için daha önemli bir varoluş tehdididir…"
Uluorta ve güncele dair söylenmiş sözler değil.
Yeni dönemde ABD için iki ana kavram var.
"Hasım/Düşman ülkeler ve varoluş tehdidi ülke; Çin"
Bunları duyunca Pompeo yeni yönetimin "Geçici Dışişleri Bakanlığı" görevine başlamış dedim.
Hal ve ahval böyleyken 2021 yılında Rusya'yı çok zor günler bekliyor.
Kaldı ki son bir-iki aydır aldığım duyumlar, "Akıl ve Güç" kaynaklı bilgiler bölgesel ölçekte Rusya'nın yalnızlaştırılacağına işaret ediyor.
Yeni yaptırımlar yolda.
Son yıllarda petrol fiyatlarındaki düşüş ve uygulanan yaptırımlarla gün be gün zorlanan Rus Ekonomisi daha da kötüleşecek gibi.
Sadece ekonomik hamleler mi..
Bölgesel etkinlik ve bölge ülkeleriyle ilişki ve işbirliğinde oluşturulacak kopmalar ve Rusya'dan uzaklaşmalar da yaşanacak.
Rusya Ortadoğu, Afrika, Baltık Cumhuriyetleri ve Akdeniz havzasında etkinlik kaybedecek.
Ki bu sayede ABD için "varoluş tehdidi" görülen Çin'in Rusya üzerinden oluşturduğu Asya-Ortadoğu ve Akdeniz gücü zayıflatılacak.
Yani, Rusya yalnızlaştıkça Çin daha da yalnızlaşacak.
Keza, Rusya ile olan ilişkilerini zayıflatmak için İran'la yeni uzlaşma zeminleri aranacak ve hatta oluşturulacak.
Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Lübnan, Bahreyn gibi ülkeler Rusya'dan uzaklaşacak.
Biden yönetimi, Almanya üzerinden Avrupa Birliğinin Rusya'ya karşı daha sert tavır alması ve hatta yeni yaptırımlar gündeme getirmesini tesis edecek.
"Çin-Uzakdoğu ve Güney Asya'ya geçmeden Türkiye'nin pozisyonu, Rusya ilişkileri ve bölgesel gelişmeler nasıl olacak ki, o halde.." dediğinizi duyar gibiyim.
Ülkemiz için doğru strateji ve yerinde hamlelerle ciddi fırsatlar doğurabilir.
Mesela, Kuzey Irak ve Suriye'de Türkiye'ye dönük terör odakları pasifize edilip özellikle Suriye'de azaltılması düşünülen Rus etkisi Türkiye ile ikame edilebilir.
Önceki yazımda söylediğim gibi son birkaç yıldır "hasım-düşman" gibileştiğimiz ülkelerle yeni ve birliktelik içeren olumlu ilişkiler başlayabilir.
Tabi bunların ön şartı Rusya'dan uzaklaşmak ve ABD-AB hattına daha yoğun yakınlaşmaktır.
Çünkü Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerini şuana kadarki gibi sürdürmesi, ABD'nin planladığı hamlelerin amacına ulaşmasını sekteye uğratabilir veya geciktirebilir.
Bu nedenle de Türkiye ve S-400'ler konusunda ABD ile mutabıklaşılan bir nokta oluşması her şeyin başlangıcı olacaktır.
Böylesi bir başlangıç ise Türkiye için yeni fırsatların doğması ve kötü-çok kötü geçmesi beklenen 2021'in umulandan çok daha iyiye dönüşmesi demektir.
Çin'e gelince…
Yeni ABD yönetimi de, Çin'le ilgili "imha/zayıflatma/güçsüzleştirme" stratejisini aynen sürdürecektir.
Çin'in Rusya, Avrupa ve Londra bağlantılarının zayıflatılması ana gündem maddesi olacaktır.
Bu minvalde Çin'in bölgeselleri Pakistan-Afganistan, Kuzey Kore ve Japonya ile ABD arasındaki müttefiklik daha da geliştirilecek; Çin'in ikamesi bu ülkelerle yapılacaktır.
Hatta bazı konu ve alanlarda Hindistan bile devreye girecektir.