Korona'nın adaleti diyorum ben buna.
Yarasaya dokunmuyor, insanı öldürüyor.
Giymiş tacını başına, kim efendi gösteriyor.
Bakmıyor, kimsenin gözünün yaşına, kılık kıyafetine.
Son model arabasına, bankadaki hesabına.
Hepimizin gözlerindeki korku aynı; ölüm korkusu.
Market tezgahlarına saldırışımız aynı.
Kalmadı fareden farkımız, telaşla kaçışımız aynı.
Sınır tanımıyor Korona.
Uzak Asya'dan Amerika'ya, Kuzey Avrupa'dan, Afrika'ya...herkes eşit korkuyor; fakir köylü, zengin tüccar, sıradan işçi, ünlü sanatçı, popüler sporcu, ben merkezci iş insanı, despot siyasetçi.
Kıyametin provasını yapıyor adeta. Önemi kalmıyor hiçbir şeyin... hayatta kalmaktan başka.
Kendini her şeyden üstün gören, dünyanın efendisi insan, nerede o devasa kudretin?
Bu kadar mıydı o yenilmez gücün, kuvvetin?
Hey Amerika!
Nerede o nükleer başlıklı füzelerin? Herkesi öldürmekle tehdit ettiğin.
Ey koca Rusya!
Kapatsana çelik ve soğuk duvarlarını, girmesin içeri kimse.
Ey Alman!
Ne oldu disiplinli çalışmana? Yetmedi mi?
Kibirli Fransız!
Anlamıyor mu bu küçük canlı, senin o burnu büyük duruşundan?
Ya bizim şanlı tarihimiz?
İman gücümüz?
Buda mı yetmedi?
Ortadoğunun kendi bedenini patlatan cellatları!
Yok mu bir intihar bombacısı,yok edecek bu küçücük virüsü?
Koca Çin!
Yapıyordun ya her şeyin aynısını. Yapsana bu meretin de düşmanını.
Tepeden konuşurken insanlık, düşmanı sanırken biri, diğerini, ders almalı artık bundan.
Ne kadar zayıf, ne kadar kırılgan...gözle görülenden korkmazken, gözle görülmeyenden yok olma ihtimalinden korkmak.
Korona, hepimize öğretti adaleti. Hepimizin eşit olduğunu.
Ne kadar zayıf olduğumuzu.
Kendine gel artık!
Dersini al bu küçük virüsten.
Bırakın böbürlenmeyi.
Birbirinizle savaşmayı.
Kim bilir?
Daha tehlikeli başka neler bekliyor seni?
Bırak harcamayı paranı; silaha, petrole, savaşa.
Ortak kullanalım dünyanın nimetlerini.
Yemesin bir Alman, Afrikalı'dan daha çok...giymesin bir İngiliz, Bangladeşli çocuğun diktiği kıyafeti. Ne işi var sansar derisinin, bir Fransızın üstünde.
Bırakın süs yapmayı, koca filin dişini. Medet ummayı bırak küçük iktidarına, Gergedanın boynuzundan.
Kimse açlıktan ölmesin.
Beyaz derili, kara deriliden üstün olmasın.
Bitsin, binlerce yıllık kölelik...
Tapınak inşaatından, arenaya...şeker kamışı tarlasından, fabrikaya.
Yer altında nasıl aynıysak hepimiz, yer üstünde de eşit olsun bedenimiz.
Bugün belki el çektiriyor birbirimizden ama mutlaka yarın, elele tutuşmalıyız yeniden.
Teşekkür etmeliyiz belki de bu küçük taçlı canlıya.
Hırsımızı indirir, vicdanlarımızı iktidara getirir belki de.
Kim bilir belki bir fırsattır yeni bir dünya düzenine.