Oldu sana “Fethullah Hoca Efendi Hazretleri”
Yani Hazreti Fethullah.
Adnan denen dürzü “Hoca” da kaldı.
Ahmet Hulusi’de şimdilik sıfat yok.
90’larda bas bas bağırdık.
Hatta Hürriyet’te yayınlanmayan son yazımda; “Eyyy Fethullah Gülen, senin Adnan’dan ne firkin var ? İkiniz de şarlatansınız“ demiştim.
Kırk kere davalık olduk Adnan’la, beraat ettim. Hatta o zaman yakışıklı erkekleri kullanıyordu.
Bir tane baş müridi vardı yakışıklı. Stand Up’ımın galasına gelmişti davetsiz, iki kişiyle.
Ben kovunca da silahını gösterme gafletinde bulunup, kendi ellerimden güzel bir dayak yemişti.
Şimdi FETÖ’yü en büyük düşman ilan edenler tarafından afaroz edildim, ambargo kondu, iftiralar atıldı ama kayıt olmadı çünkü asılsızdı.
Davetlerine, Olimpiyatlarına falan çağrıldık.
Herkes koşa koşa giderken, “İşim olmaz” deyip reddettik.
Ne oldu ?
Al birini vur öbürüne.
Şimdi alttan alttan Ahmet Hulusi diye biri geliyor.
Aman diyeyim. Bakın yine ben ve benim gibi analitik bakanlar uyarıyoruz!
Bu tehlikenin önünü şimdiden alın.
Basit, magazinsel bir vaka gibi görünen “Ceceli, eski karısı ve İntizar” hikayesinde bu derin kokuları hissediyorum.
Savcılar bu işin soruşturmasını ve sonuçta kovuşturmasını ciddiye almalıdır.
Ceceli, İntizar ve Ahmet Hulusi bağlantıları iyi araştırılmalıdır. Eve kamerayı kim ve neden yerleştirmiş, nereden servis edilmiştir?
Çünkü öncekiler de basit, magazine sayılabilecek kayıtlarla falan başladılar bu işe sonra giderek siyasi ve tehditkar bir hal aldı.
Bu magazin safhası, bu tip yapılanmalar için adeta bir staj ve halkı alıştırma dönemi oluyor.
Bu tipler, genellikle iktidardakilerle yada onların yakını ahbabı kişilerle sıcak ilişkilere giriyorlar.
Aman uzak durun.
Dışardan bakıldığında, en güvenilir tipler en başarılı dolandırıcılardır.
Çünkü tipinden dolandırıcılık akan insane kimse güvenmez.
Yeni dönemde umudum odur ki; geçmişten ders alınarak, bu tarikattı, cemaatti, hocaydı, şıhtı, şeyhti bunlardan uzak durulsun.
Bunlara STK muamelesi yapmak yanlıştır.
Bunların tamamı devleti ele geçirmek ister.
Dini de uydurdukları sözüm ona hadislerle yok efendim sünnetti falan diyerek eğip büküp istismar ederek çevreleine topladıkları naçarlar için uyuşturucu olarak kullanırlar.
Nasıl ki STK’ler devlet tarafından denetleniyorsa bu tarikat ve cemaatler de, aretık diyanet mi olur, içişleri mi olur bilmem, bir kuruluş tarafından denetlenmeli.
Dinin dışındaki ticaret ve siyaset gibi her faaliyetleri yasaklanmalı.
Yok cübbeliydi yok cübbesizdi bu gibi şarlatanlar ortlıkta dolaşıp milletin kafasını bulandırmamalı.
Tarikat ve cemaat liderlerine seçimle gelme şartı konmalı.
İdari kadroları olmalı.
Kurultayları olmalı.
O zaman STK gibi algılanabilir.
Çünkü başındakilerin ve yöneticilerin seçimle değiştirilemediği, babadan oğula, akrabaya ya da müride otomatikman geçen liderlik demokratik değildir ve tehlikelidr.
Çünkü böylesi bir hiyerarşik yapı başka otoriteyi ve hiyerarşiyi Kabul etmez. (Bknz: FETÖ)
Kimse “Tamam Fetö öyleydi, Adnan böyleydi ama bunlar masum, saf dindarlar” demeye kalkmasın.
Sezen Aksu ne demiş? Masum değiliz hiç birimiz .
Lütfen, lütfen bu güzel ülke “Şeyhler, tarikatlar, meczuplar ülkesi olmasın”
Akıl sağlığınızla kalın.