Müslümanların en önemli ibadet yeri ve tevhid inancının simgesi camiler ile mescitler, dini, ilmi ve sosyal hayatın merkezleri arasında yer alıyor.
Asr-ı saadetten beri hem Allah'a ibadet edilen hem de ilim ve hikmetin öğrenildiği şerefli mekanlar olan camiler ve mescitler, toplumsal birliğin sağlanmasında önemli rol oynuyor.
Yeryüzünde inşa edilen ilk mescit olan Mekke'deki Kabe, inşa edilen her mescit ise Kabe'nin yeryüzündeki şubesi, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa'nın kardeşleri olarak kabul ediliyor.
Hz. Muhammed'in, İslam'ı tebliğ için gittiği bölgelerde mescit inşa etmesini örnek alan Müslümanlar, asırlarca gittikleri veya fethettikleri her bölgede cami yaptı.
Türkiye'de 88 bin 537 cami var
Bu çabalar kapsamında Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde vakıflar, dernekler ve hayırsever vatandaşlar aracılığıyla on binlerce cami ve mescit inşa edildi.
Diyanet İşleri Başkanlığından edinilen bilgiye göre Türkiye'de 88 bin 537 cami bulunuyor.
Bu camilerin 7 bin 776'sı Selçuklu ve Osmanlı devletleri döneminde yapılırken, 80 bin 761'i Cumhuriyet döneminde inşa edildi. Ülkede son 15 yılda ise 13 bin 874 cami yapıldı.
Öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığınca 1-7 Ekim'de düzenlenecek, "Camiler ve Din Görevlileri Haftası"nın bu yılki teması, "Camiler ve Din Hizmetine Adanmış Ömürler" olarak belirlendi.
Hafta boyunca yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirilecek etkinliklerle cami ve din görevlilerinin İslam tarihi ve medeniyetindeki yeri ve önemi üzerinde durulacak.
"Hz. Adem'den beri insanlar ibadet yeri inşa etti"
Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü Cami Hizmetleri Daire Başkanı Neşet Bodur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hz. Adem'den beri tüm insanların mutlaka topluca ibadet edilecek bir yer inşa ettiğini belirtti.
Bodur, Kur'an-ı Kerim ve hadislerde Müslümanların ibadet mekanlarının "mescit" olarak ifade edildiğini daha sonra içinde cuma namazı kılınan ve hutbe okunan büyük mescitlere, cemaati bir araya toplayan manasında "el-mescidü'l-cami" denildiğini kaydetti.
Türkiye'de zamanla bu tamlamanın "cami" kısmının tek başına kullanılarak yaygınlık kazandığını, "mescit" isminin ise müstakil olmayan, çok daha küçük ibadethanelere has kılındığını ifade eden Bodur, "Camilerin minareleri tevhidin sembolü, ezanları şehadetin temeli, mihrap, kürsü ve minberleri hak ve hakikatin sesi, safları huzur ve güvenin teminatıdır." diye konuştu.
"Dünyanın her yerinde camiler var"
Bodur, Hz. Muhammed'in İslam'ı tebliğ etme vazifesiyle görevlendirildiğinde Kabe'nin yanında namaz kıldığı Daru'l Erkam'ın, Müslümanların toplandıkları ve topluca namaz kıldıkları yer haline geldiğini vurgulayarak, onun hicret yolculuğunda Kuba Mescidi'ni, hicretin ardından Mescid-i Nebevi'yi inşa ettiğini anımsattı.
Mescid-i Nebevi'de topluca namaz kılındığını, yanına inşa edilen "Suffe" denilen yerde ise eğitim-öğretim faaliyetinin yapıldığına işaret eden Bodur, şu bilgileri verdi:
"Allah Resulü'nü örnek alan Müslümanlar da gittikleri her beldede Kabe'nin şubesi olan camileri inşa etmişlerdir. Bugün dünyanın her yerinde camiler var. Ülkemizde de nüfusun artması ve şehirlerin büyümesiyle her geçen gün cami sayımız artmış ve 90 bine yaklaşmıştır. Müminleri bir araya getiren, birliğin, kardeşliğin, tek yürek olmanın en büyük merkezlerinden biri olan camiler, bugün de ibadet edilen kutsal mekanlar olmanın yanında birer ilim, irfan ve kültür merkezidir. Gelecekte de bu fonksiyonunu fazlasıyla icra edeceğine inancımız tamdır."